Görüş Bildir

Figen Yüksekdağ Haberleri

Figen Yüksekdağ ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Figen Yüksekdağ ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

HDP'de Eşbaşkanlar Belli Oldu
Pazar günü olağanüstü kongreye gidiliyor…Halkların Demokratik Partisi (HDP) 2. Olağanüstü Kongresi'ni 22 Haziran Pazar günü Ankara Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu'nda yapacak. Yeni eşbaşkanlarını da seçecek olan HDP, cumhurbaşkanı adayını da Kongre'de açıklayacak. Demokrat Haber’in HDP kaynaklarından edindiği bilgiye göre eşbaşkanlık için çok sayıda başvuru yaşandı. Görüşmeler sonucunda Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın eşbaşkan olmaları konusunda uzlaşı sağlandı. Kongrede parti tüzüğünde ve programında da değişiklikler gerçekleştirilecek. Tüzük TBMM'de grubu olan bir partinin ihtiyaçlarına göre düzenlenecek. Eşbaşkanlık sistemi de resmi olarak tüzüğe girecek. Tüzük değişikliği ile parti içinde bir tür ombudsmanlık mekanizması da oluşturulacak. Bunun disiplin uygulamalarının dışında bir işlevi bulunacak. Politik ve idari sorunlarla ilgili bir tür arabuluculuk, ombudsmanlık işlevi görecek. Uzlaşma Kurulu, Hakem Kurulu gibi bir ismi olacak ve farklı birey ve grupları biraraya getiren HDP’de kurumsal denge mekanizması işlevi görecek. CİNSİYET EŞİTLİĞİ Kadın kotası yerine cinsiyet eşitliği gelecek. Yüzde 40 kadın kotası yerine gelecek cinsiyet eşitliği ile kadınların en az yüzde 50 temsili sağlanacak. Kadınlar daha fazla oranda aday olursa daha yüksek sayıda da yer alabilecek. Gençlik kotası da yüzde 20'ye çıkarılacak. HDP’nin parti programında da bazı değişikliklere gidilecek. Program “demokratik ulus” ve “demokratik cumhuriyet” ekseninde yenilenecek ve “demokratik özerklik” ve “yerinden yönetim” daha net bir şekilde tarif edilecek. İşçi haklarına ilişkin de değişiklikler yapılacak. Kongrede eşbaşkanlık ve parti organları için de seçimler yapılacak. Aynı zamanda güçlü bir Danışma Meclisi oluşturulacak. Eşbaşkanlık için çok sayıda başvuru yaşanan HDP’de Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın eşbaşkan olmaları konusunda uzlaşı sağlandı. FİGEN YÜKSEKDAĞ KİMDİR? 1971 Adana Yumurtalık doğumlu olan Figen Yüksekdağ HDP bileşenlerinden Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP)’nin Genel Başkanlığını yapıyordu. CUMHURBAŞKANI ADAYI KONGREDE Cumhurbaşkanlığı adaylığı için de çalışmalarını sürdüren HDP'nin adayını da kongrede açıklaması bekleniyor. Genel seçimlere parti olarak girip %10’u geçmeyi hedefleyen HDP Cumhurbaşkanlığı seçimine de kendi adayıyla girerek oy oranını yükseltmeyi hedefleyecek. Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda da Selahattin Demirtaş’ın ismi öne çıkıyor. Rakel Dink ve Hatip Dicle gibi çok sayıda isim de önerilen isimler arasında yer alıyor. Mehmet Göcekli / Demokrat Haber
'Birlik Arayışı İlk Defa Bu Kadar Güçlü Olarak HDP'de Ete, Kemiğe Büründü'
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hafta sonu gerçekleştirilen kongre sonrasında ilk defa partisinin grup toplantısında konuştu. Grup toplantısına şüpheli asker ölümlerine değinen Demirtaş, bu konuda yargılama açısından hiçbir sonuç alınamadığını ve askeri yargılarda hepsinin 'kaza' olarak tutanaklara geçtiğine işaret etti. 'Bir zihniyet devrimi ve dönüşümü yaşanıyor. Ortadoğu gibi köklü ve feodal kültüre sahip coğrafyada, Türkiyeli, Kürdistanlı kadınlar yürüttükleri mücadele ile siyaset sahnesine damga vuruyorlar' diyen Demirtaş, kongrenin öncelikle ezilen ve dik duran kadınlara hayırlı olması gerektiğini söyledi. Demirtaş, 'Türkiye'de ilk defa bir araya gelmez, birbirine selam vermez denilenler bir araya geldi. Başörtülüsü, Alevisi, Türkü, Kürdü, genci yaşlısı ile bir araya geldi. Bütün yok sayılanların ortak partisinde yürüyüşüne ne kadar güçlü devam edeceğini ortaya koydu. Elbette bu çok uzun zamandır devam eden bir arayışın yeni atılımıydı. 1960'lardan günümüze birlik arayışı ilk defa bu kadar güçlü olarak HDP altında ete, kemiğe büründü. Artık bundan sonra bize devredilen bayrağı ileriye taşımak bizim boynumuzun borcudur' dedi. Demirtaş, önlerinde muazzam bir fırsatın olduğunu ve kimsenin AKP ile CHP'ye muhtaç olmadığını söyledi. Türkiye'de 4 parti olmadığını belirten Demirtaş, AKP, CHP ve MHP'nin Anayasa teklifleri ile tekçilik anlayışlarına bakıldığı zaman tek olduklarını vurguladı. Demirtaş, 'Konuşmalarına bakın aynı danışman tarafından yazılıp, önlerine konulmuş gibidir. Çünkü paradigma ve dünyaya bakış aynı. Bunların hepsi bir ağaca bakınca odun gören anlayıştan geliyorlar. Yeni bir anlayışa yelken açmak isteyenlerin gözü HDP'dedir. Seçim partisi olmadık seçim partisi olmayacağız. Tek ölçümüz sandık olamaz. 'Sandık=demokrasi' anlayışını biz bir aldatmaca olarak görüyoruz. Tek başına sandık değildir demokrasi' vurgusunu yaptı. Demirtaş, Kürt halkına yaklaşımın demokrasi anlayışının ölçüsü olduğuna işaret etti. Sandığın sadece demokrasiyi belirlediği anlayışının bir aldatmaca olduğunu söyleyen Demirtaş, 'Biz bu gerçeğin farkında olarak sandığı değerli görüyoruz. Tek başına her şeydir demedik demeyeceğiz. Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere de bu anlayış ile yaklaşacağız. Asıl önemli olan toplumsal demokrasiyi mahallede, sokakta, köyde, evde ve zihinlerde inşa etmektir. Demokrasi bir kültür işidir. Sandıktan kültür çıkmaz. Türkiye devlet yönetme veya hükümet etme modellerine henüz uğramamış bir kültürdür. Başbakan'ın zihninin tahayyül edemeyeceği bir kültürdür' dedi. Demirtaş, demokrasinin formel bir durum olmadığını kaydederek, demokrasinin yürek işi olduğunu hükümette ise bunun olmadığını belirtti. 'Medya, para, devletin bütün olanakları, sandık kurumları, YSK onlarda, bizler böyle seçime girip buradan çıkana demokrasi diyeceğiz. Bunu bize yutturmaya çalışıyorlar. İşte HDP sistemin bütün aşağılık yönlerini teşhir için çatı partimiz olacaktır' diyen Demirtaş, kendilerine gelecek için sunulan bütün projeleri alaşağı edecek bir model ile yürüyeceklerini ve ortak vatan vurgusunu yapacaklarını söyledi. Devleti, milletin hizmetkarı yapıncaya kadar mücadele edeceklerini de belirten Demirtaş, 'Bizim kitabımızda kutsal devlet yoktur. Bunu bitireceğiz. Biz devleti ele geçirmek için yola çıkmadık. Yarın iktidar olduğumuz zaman ilk yapacağımız şey devletin, başbakanın yetkilerini kısıtlamak olacak. Yetkinin yüzde 80'inin yerel yönetime devredeceğiz. Kongremiz bunun gerçeği yansımasıydı. Halk iktidarının gümbür gümbür geldiğinin göstergesiydi' ifadesini kullandı. Demirtaş, hızla Meclis gündemine devam edeceklerine işaret ederek, HDP grubunun ana muhalefet partisi görevini gördüğünü söyledi. Demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Soma işçi katliamından sonra gündeme gelen ama asıl derdi başka olan bir torba yasa tartışılıyor. Şu anda komisyonda. AKP'nin duruşunun teşhir olmadığını düşünüyoruz. Basın emekçileri bu konuya daha fazla yoğunlaşmalı. Soma'da 301 işçi katledildikten sonra Erdoğan ve hükümeti ailelere dönük olumlu düzenlemeler yapacaklarını ifade etti. Birkaç pozitif düzenlemeyi bunun içine koydular. Torba yasa dediğimizin içinde yok yok. AKP'nin rezaletlerinin bir ayakkabı kutusu içinde tutulmasıdır. Maden işçileri için olumlu düzenlemeler haricindekilerin hepsi halkın özgürlüklerini elinden alıyor. Bir tane mavi boncuk yanına 2 tane kaktüs. Tasarı geldiğinde 61 maddeydi. Fırsat bu fırsat deyip şişirdiler ve şimdi 106 madde oldu. 3 tane madde emekçilerle ilgili. Geri kalanların hepsi yıllardır çıkarmayı deneyip de başaramadığı işlerdir.' Demirtaş, tasarıda taşeron sisteminin kaldırılması yerine taşeronlaşmayı genişleten maddenin yer aldığını söyledi. Demirtaş, torba yasayı 'ucuz tüccar mantığı' olarak değerlendirdi. Demirtaş, hazırlanan Torba Yasa ile kamu emekçilerinin haklarının da ellerinden alındığını ve hükümetin istediği memurları süreceğini ve istediği zaman mahkeme kararlarını uygulayacağını söyledi. Demirtaş 'Bunun adı tam faşizmdir. Kenan Evren bile buna cesaret edememişti. Mahkeme kararını 2 yıl uygulamayacağını düzenliyor. Bu da torbanın içinde. Halkın dikkatli olması lazım. Birde bakan sendikalarla ortaklaştık diyor. O ortaklaştığın sendika senin kurduğun sendika. Başkanını sen seçtin. Ona da sendika demeyelim AKP'nin çalışan kollarıdır. Kendi kurduğun sendikaya, memur sendikası deme. Bu sendika ile ortaklaşmış onlar da itiraz etmemiş. Onların derdi 'padişahım çok yaşa' deyip Erdoğan'ın arkasından yürümek. Belki cebindeki para düşer onlarda arkadan toplarlar. Bu mu sendikacılık?' dedi. Demirtaş'ın ardından ise HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ konuştu. Yüksekdağ, önemli ve zorlu bir sürecin eşiğinde olduklarını vurgulayarak, 'Yeniden yapılandırma ve kolektif dayanışmamız önümüzdeki bütün zorlu engelleri aşacak gücü bize verecek. HDP ilk merhaba dediği günden bu yana şaşırtmaya devam ediyor. Umudumuzu kırmadık, çünkü umudumuzu kıran engellerden daha güçlüydü umudumuz' diye konuştu. Türkiye'nin iki seçeneği olduğunu bunun birinin 'Kokmuş' siyasetin devamı olduğunu diğerinin ise HDP'nin açtığı ışıktan yürümek olduğunu kaydeden Yüksekdağ, 'Bu yolu açtıkları için mutlu olduklarını ama çok emek vermeleri gerektiğini vurguladı. HDP'yi bu sürece getiren bütün dostlarımızı minnetle selamlıyorum. Başta Sabahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü'yü saygıyla selamlıyoruz' dedi. Demokrat Haber
'Özerklik En Çok İzmir'e Yakışır'
Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın seçim çalışmaları kapsamında düzenlediği mitinglerin finali İzmir Gündoğdu Meydanı'nda gerçekleşti. HDP Milletvekilleri A.Levent Tüzel, Sırrı Süreyya Önder, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sabri Topçu da mitinge katıldı. Miting için Aydın, Denizli, Muğla, Manisa ve diğer bölge illerinden binlerce kişi İzmir'e geldi. Miting meydanına girerken yapılan arama kontrellerinden geçen bazı vatandaşlar üzerlerindeki sarı, kırmızı ve yeşil renkteki kıyafetler bahane edilerek içeri alınmadılar, bunun üzerine yaşanan kısa bir gerginlikten sonra vatandaşlar içeri girdiler. Çeşitli sivil toplum örgütlerinin, derneklerin destek verdiği mitingde konuşan Demirtaş'ın hedefinde Başbakan Erdoğan ve IŞİD vardı. 'SİZİ YUHALATANA OY VERMEYİN' Kadınların önemine vurgu yapan Demirtaş, 'Sizin kaderiniz tacize, tecavüze uğramak, katledilmek eve kapanmak olamaz. Şen kahkahalarınızla toplumun geleceğini yaratacaksınız. Size hakaret eden yuhalatanlara neden oy veresiniz' dedi. İktidarın gençlere dair dair yapabildiği tek şeyin dindar ve kindar nesil yetiştirmek olduğunu belirten Demirtaş, 'Gençlerin genç adaydan, genç tavırdan yana olmaları lazım. Yarın sandık başında fotoğraflara baktığınızda tek seçenek olduğunu göreceksiniz. Demirtaş'a değil kendi geleceğinize oy verin' ifadelerinde bulundu. 'IŞİD NEYSE İSRAİL DE ODUR' IŞİD'in lanetlenmesi gerektiğini söyleyen Demirtaş, ' IŞİD vahşetini, barbarlığını kınıyorum.Buradan Şengal halkına, katliam tehdidi altında bulunan halkımıza dayanışma duygularımızı gönderiyoruz. Kobaniye, Rojova'ya selamlarımızı gönderiyoruz. Umarım insanlığın başına bela olan olan IŞİD yok edilir.. Bir tarafta barbarlık IŞİD tarafından gerçekleştiriliyorsa diğer tarafta Gazze de İsrail tarafından gerçekleştiriliyor. IŞİD neyse İsrail de odur. Aynı duygularımızı Filistinli halklar için paylaşıyoruz. Ama hükümet IŞİD için sesini çıkaramıyor, aman dokunmayalım diyorlar. Neredeyse bu örgütün haklı olduğunu söyleyecek durumdalar. İzmir'de 13 yaşındaki çocuğu kolundan tutup terörist derken, IŞİD'le ilgili dikkatli cümleler kuruyorlar, adeta meşru gösteriyorlar' dedi. 'BU SEÇİM ADİL DEĞİL' 'Bu seçim adil değil' diyen Selahattin Demirtaş, 'Bu seçim AKP 'nin adayının bütün devlet olanaklarını, finans gücünü, medya gücünü arkasına alarak haksız bir şekilde yürüttüğü son derece çirkin bir seçime dönüşmüş durumda. Bizler onlar gibi mitingler yapamıyoruz, onlar gibi süsleyemiyoruz ama emin olun sizin verdiğiniz emek daha dürüstçe çünkü sizin bağışlarınız yüreğinizden geliyor' ifadelerinde bulundu. KENDİNİZE OY VERİN Etnik kimliğimin bir önemi yok diyen Demirtaş, 'Yarın oy kullanmaya gideceksiniz, oy kullanırken Laz kendini, Çerkez kendini, Türk kendini, Kürt kendini, Ermeni de kendini görecek. Kendinize oy vereceksiniz. Bana değil. Böylece bu ülkeyi yeni baştan yaratacağız hep beraber el ele. 'ÖZERKLİK EN ÇOK İZMİR'E YAKIŞIR' İzmir'in AKP'den çok çektiğini söyleyen Demirtaş, İzmir'de yaşanan hukuksuzluklara değinerek, 'İzmir'de yaşayanlar burada karşılaştığınız hukuk dışı şeyleri benden iyi biliyorlar. Yüzde 50 halkın iradesi ile Aziz Kocaoğlu'nu o koltuğa getirdiler. Ama Kocaoğlu burayı yönetemiyor. Neden? Çünkü gerekli çoğunluğu sağlayamamasına rağmen, İzmir'de gücü bulunmamasına rağmen AKP, İzmir'i Ankara'dan yönetiyor. İzmir'in bütün çılgın projelerine oradan idare ettiriyorlar. İzmir'in ovasını, tarlasını, bağını, bahçesini, tüm ekolojik dengesini tarumar ediyorlar. Aldıkları kararlarla İzmir'i İzmirlilere dar ediyorlar. Belediyenin parası yok, mecliste karar alamıyor, ne yapacaklar, nasıl yönetecekler maddi destek olmadan? İzmir halkı AK Parti'ye mi oy vermek zorunda? İşte bizim yeni yaşam çağrımız burada başlıyor sevgili kardeşlerim. Özerklik dediğimiz şey budur. En çok da İzmir'e yakışır, en çok da İzmir bunun faydasını görür. Burada kime oy verdiyseniz yetki onda olsun. Siz belediye başkanını seçmişsiniz ama vali sizlere ve yöneticilere hakaret ediyor. Bu valinin yardımcısı ne diyordu? Soma'da yaşanan katliam için 'Aklını kullananlar kaçtı' diyordu. Emekçiye, madenciye olan yaklaşım bu. Eğer burası yerinden yönetim modeli ile yönetilseydi, sizler bu vali yardımcısını bir günde değiştirebilirdiniz. Ama şimdi yapamıyorsunuz. AKP istediği valiyi atıyor, istediğini ise görevden alıyor. Siz oy vererek getirdiğiniz belediyeden yeterli hizmet alamıyorsunuz. İşte özerklik tam olarak bunlara çare olacak. Yıllardır metroyu bitiremiyorlar, bütçe yok. İstanbul ve Ankara'daki metrolar 2-3 katı bir maliyetle üstelik ulaştırma bakanlığının desteği ile bitiriliyor ama İzmir'e bu destek yok. Bunlar sadece İzmir AKP'ye oy vermiyor diye oluyor. Madem bize oy vermiyorsunuz bizler de sizi cezalandırırız diyorlar' dedi. İzmir'in yeni yaşam çağrısına kulak vermesi gerektiğini söyleyen Demirtaş, 'Bir tarafta bizim evrensel ilkelerimiz, yüzyıllardır insan hakları çerçevesinde belirlenen değerlerimiz var. İzmir halkı ilkelerin yanında mı olacak yoksa ilkeleri umursamayıp koltuk sevdasına tutulanların mı yanında olacak?' dedi. BÜTÜN RENKLERLE MEYDANLARDAYIZ 90 yılda hiçbir zaman halkın temsilcilerinin iktidara gelmediğini dile getiren Demirtaş, '90 yıldır iktidarda halk yok. Devlet sadece kendi için orada. Türkler de yönetmiyor ki devleti, hepimiz beraber eziliyoruz. Sadece öyle düşünmemizi sağlamaya çalışıyorlar. Aramıza nifak tohumu ekiyorlar. Biz burada ırk, dil, din, cinsel yönelim ayrımı yapmamalıyız. Farklılıklarımızla beraber olmalıyız, yaşamalıyız. Bakın burada her kesimden insan var, Türk, Kürt, Alevi, Aünni, LGBT, Çerkez, Laz ve daha sayamadıklarımız. Hepimiz beraber olmalıyız. Aç insanın Laz'ı Türk'ü Kürt'ü yok. İşte bütün renklerle meydanlardayız. Birbirimizi suçlayarak kardeşliği inşa edemeyiz. Ezilen bütün kimlik ve inançlarımızla renklerimizi yarın sandığa yansıtalım. İzmir halkı uzatılan bu barış ve kardeşlik elini tutmalıdır. Demokratik çözüm Kürtler ve AKP arasında değildir. Halklar arasındadır. Yeni anayasayı da ancak böyle yazabiliriz' dedi. Yaklaşık 1.5 saat süren konuşmasının ardından arabasına binmek üzere sahneden ayrılan Selahattin Demirtaş'a vatandaşın ilgisi büyüktü. Neşe Yavuz / Ege'nin Sesi
Kobani'ye Destek İçin İstanbul'dan Yola Çıktılar
IŞİD'in saldırısı altındaki Kobani halkına destek vermek isteyen bir grup, bugün Kadıköy'den otobüsle yola çıktı. HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ'ın da katıldığı uğurlama sırasında bazıları gözyaşı döktü.Terör örgütü IŞİD'in Suriye 'nin Rojava bölgesindeki Kobani halkına yönelik saldırılarını protesto eden ve Kobani halkına destek vermek için Suruç'a doğru yola çıkan 50 kişilik bir grup, bugün saat 13.00'te Kadıköy eski Salı Pazarı girişinde toplandı. Protestocu grup içinde yer alan HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, 'Bugün bir yolculuğa çıkmak için bir araya geldik. Bu yolculuk bir özgürlük yolculuğu, insanlık değerleri için direniş yolculuğu, bu yolculuk dayanışmanın ve Rojava'daki o büyük insanlık davasını sahiplenmenin yolculuğudur. Bu yolculuk haramilerin saltanat kuramayacağı iradesini ilan etme yolculuğu. Bugün Kobani'de gerçekleştirilen direnişe sahip çıkmak bütün dünya halklarının, dünya kamuoyunun aslında birinci görevi. Bugün buradaki dayanışmayı bütün dünya kamuoyunun ve insanlık değerlerinden anlayan, anladığını söyleyen bütün kesimlerin göstermesi gerekir. Ancak hayatın siyasetin gerçeklerine baktığımızda bu cevabı göremiyoruz. Çünkü Rojava'daki bu barbarca saldırıya karşı IŞİD adı verilen bu cinayet şebekesinin saldırılarına karşı direnenler sadece Kürt halkı ve Rojava'da Kürt halkıyla birlikte mücadelesini ortaklaştırmış, diğer halklarımızdan kesimler' dedi.OTOBÜSE YÜRÜMELERİNE İZİN VERİLMEDİŞanlıurfa'nın Suruç ilçesine gitmek istediklerini söyleyen grubun kendilerini bekleyen otobüse yürümesine polis izin vermedi. Polisle grup arasında kısa süren bir gerginlik yaşandı. Anlaşmanın ardından otobüsün kalabalığın olduğu yere gelmesine karar verildi. Otobüsün gelmesinin ardından yolcular sevenleriyle birbirlerine sarılıp vedalaştı. Vedalaşma sırasında gözyaşı dökenler oldu. Yolculuk öncesi bazı gençler hatıra fotoğrafı çekildi. Otobüse binen yolcular geride kalanlar tarafından zafer işaretleriyle uğurlandı.(Cengiz ÇOBAN / DHA)
HDP'li Yüksekdağ: 'Kobani Değil Türkiye Düştü'
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, 'Kobani düştü düşecek dediler ama düşen Kobani değil Türkiye oldu' yorumunu yaptı.HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında konuştu. İşte Yüksekdağ'ın konuşmasından satırbaşları:Kobani düştü düşecek denirken, insanlar kardeşlerinin yaşamı için sokağa çıktı. Demokratik bir biçimde başlayan eylemler ve sahiplenme tutumu, kurşunlarla, linç tezgahlarıyla kesilmeye çalışıldı. Bir sıkıyönetim ve darbe uygulaması zemini yaratıldı.- Kobani’nin düşürülmesine kilitlenmiş siyaset, AKP’nin başı gibi davranan Cumhurbaşkanı ve onun kışkırtıcı sorumsz tavrı bu noktaya getirdi. Kobani  ha düştü, ha düşecekti, 'çifte bayam' olacaktı ama Allah zalime bayramı nasip etmez. Kobani’deki soylu insanlık direnişi Kobani’nin düşmeyeceğini bütün dünyaya ilan etti.'Kobani değil Türkiye düştü'- Kobani düştü düşecek dediler ama düşen Kobani değil Türkiye oldu. Hükümetin karanlık hesapları düştü. Türkiye itibar kaybetti, bölgede gözden düştü.- Hükümet BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olmak için kapıda bekliyor, ama seçilemiyor. İtibarı yere çakılmıştır.- Şam’a gideceklerdi, Suriye politikaları çöktü. Rojava’daki yeni yaşamı yıkıma uğrtacaklardı, Kobani’yi düşüreceklerdi. Olmadı. Bugün çapsızlıklarının bedelini halklara, partimize ödetmeye çalışıyorlar.- Bölgede Türkiye’nin dostu olabilecek tek güç Kürtlerdir, Rojava halklarıdır. İktidar bunlarla dost olma olanağını da yitiriyor. Rojava halklarının dostluğunu geleneksel imhacı devlet politikalarına kurban etmek AKP tarzı oldu. Muhalif kesimleri marjinal ilan etmekte üsterine yok, ama bugün Türkiye Hükümeti dünyanın ve bölgenin marjinali oldu.'Sizi bu siyasetinizle hiçbir kale koruyamaz'Türkiye kendi halkına marjinal hale geldi. Bizi siyaset odacıklarında istedikleri gibi yönetebileceklerini sanıyorlar. Sizi bu siyasetinizle hiçbir kale koruyamaz.- Bugüne kadar bu direnişe gözünü kulağını kapatanlar, sonradan bir kurtarıcı peleriniyle alana dalarız diye düşünenler yanıldı. Kobani tüm dünyada, meşruiyeti daha fazla kabul edilen bir noktaya geldi. Bu, direnişin gücüdür.- Bir savaş cehennemine dönüştürülen Ortadoğu'da ancak direnmekten vazgeçmekseniz size dayatılan 'gerçek' yenilir. Rojava gerçeği, Ortadoğu’da yaratılmak istenen karanlığa galip gelmiştir. Bu sadece Rojava’nın da değil tarihin bir kazanımıdır.- Rojava’da biz, geleceğimizi kazanıyoruz. Eşit ve özgür bir geleceği. İşte hükümetin istemediği tam da budur. Kobani direnişinin gücünü en geç fark eden hükümet olmuştur. Sadece mecbur kaldığında adım atma siyaseti tekerrür etmiştir.- Memlekette Kobani düşmesin diye yer yerinden oynadı, Davutoğlu şimdi “Suruç’la Kobani’yi birbirinden ayırmıyoruz” diyor. Beyefendi yeni farketmiş. Sayın Davutoğlu, Kobani gerçeğini bir ay önce görseydiniz bu kadar insan yaşamını yitirmeyecekti.'Bu ölümleri mi beklediniz koridor için?'- Hükümete açıkça 'Dayanışma amaçlı koridoru açın' dedik. Şimdi haklı olarak soruyoruz, 'Bu ölümleri mi beklediniz koridor için?'- Kusura bakmayın Davutoğlu, kusura bakmayın Erdoğan, ölümler üzerinen siyaset yapan sizsiniz. Biz ölerek siyaset yapıyoruz, ölerek!- Biz bu ölüm siyasetinin nice ateş çemberinden gelip geçtik. Bizi ölüm tehditlerinizle yıldıramazsınız. Kaç araba tehdit gördük. Partimizi hedef tahtasına oturtarak mamur olacağınızı sanmayın. Bu sizi ancak çöküşe götürür.- Hükümet partimize karşı yalan ve çarpıtmaya dayalı öyle bir tablo oluşturdu ki, gerçeği açığa çıkartmak için de mücadele ediyoruz.- Gerçekler, olaylar araştırılmaya kalkıldığında suçlarınızın açığa çıkacağından mı korkuyorsunuz? Tek bir kamu görevlisi hakkında tek bir soruşturma bile yokken çoğu partilimiz iki bine yakın kişi, gözaltına alındı.- Yeni Türkiye'ymiş. Neye dayanarak inanacağız? Sizin yeni Türkiye'nizde, Adana’da bir gazete dağıtıcısı maskeli kişilerce katledildi. Maskeli faşizm hortladı, hükümet bunları bırakmış HDP ile uğraşıyor.- 'Kobani ve Rojava kantonlarını savunmayı süreçten ayrı düşünmeyin' dedik, Hükümet 'O ayrı bu ayrı' dedi. Bugün geldiği nokta bu. Biz artık sözleri ve bu sözlerle oyalamayı değil, gerçeği ve somut politikanın ta kendisini istiyoruz.Akil insanlar toplantısı- Akil insanlar toplantısı yapıldı. Peki Akil insanların ilk çalışmasında hazırlanan raporlar ne oldu?Akil insanlar size yol haritasının somut noktaları olacak tasarılar sundu. Sayın Öcalan yol haritası sundu. Hiçbir şey yapmadınız. - Hükümet sürecin deyim yerindeyse ekmeğini yemeye devam ediyor, ama somut adım atmıyor. Taslak da taslak.- Gerilim, çatışma, savaş dili ve siyaseti. Baskı politikalarının perçinlenmesi: Yol temizliğinden bunu mu anlıyorsunuz? Yol temizliği tastamam da demokratikleşmedir.- Barış bir temenni değildir, bir çatışmasızlık değildir, toplumsal bir olgudur, toplumla demokrasi temelinde bir araya gelmektir. Demokrasi yoksa barış da yoktur, barış yoksa da çözüm. Demokrasi de güvenlik paketleriyle sağlanamaz. Önce demokrasiyi getireceksiniz.- Gerçekten derdiniz sınır güvenliğiyse Rojava kantonlarını tanıyın. Güvendeki bir Rojava'dan daha güvenli bir bölge olamaz. Sınır içindeki güvenlik de demokrasiyle sağlanır.Süreçte muhattap kim? - Cumhurbaşkanı bir dil koşuyor, Başbakan ve bakanlar ayrı bir dilden. Bakanlar bir şey söylüyor, Cumhurbaşkanı çıkıp bakanlara yanıt veriyor. Böyle bir lakayıtlık olabilir mi? Süreçte muhattap kim? Davutoğlu mu yoksa kendisini her şeyin tek lideri gören Erdoğan mı? Önce bi bunu görelim.- İmralı’daki odayla, masayla, televizyonla uğraşmayın, sizin çok daha önemli işleriniz var. Gerçek sorunlarla ilgilenin. - Sayın Öcalan’ın villa istediği yok. Bizim gibiler villa istemez, villalar Hükümetin siyasetçilerine yakışır. Halkların Demokratik Partisi olarak tüm linç girişimlerine rağmen barış, çözüm ve özgürlük yolculuğundaki yerimizi koruyacağız.- Bu Cumartesi 500. kez toplanacak olan Cumartesi Annelerinin yanında olmak, insanlık ailesinin yanında olmak demektir. Cumartesi Annelerinin kimi zaman göz yaşlı ama her zaman kararlı yürüttükleri mücadelelerini selamlıyorum.Cumhuriyet
Süreçte "Çözüm" Hamleleri
AKP ve HDP çözüm sürecinin devamı konusunda ayrı ayrı kararlılık mesajı veriyor ancak her iki taraf da birbirinden hamle bekliyor. Hükümet çözüm sürecinin devamı için HDP'yi işaret ediyor. Hükümetten bir adım bekleyen HDP 'süreçte gelinen kritik aşamayı değerlendirmek üzere' yarın bir basın toplantısı düzenleyecek.HDP basın toplantısını 'çözüm sürecinde gelinen kritik aşamayı değerlendirmek üzere' ifadesiyle duyurdu. Açıklama, hükümet kanadının iki haftada bir düzenli olarak yapılacağını duyurduğu ancak sonuncusu 15 Ekim 2014'de yapılan Çözüm Süreci Kurulu toplantısının başlayacağı saatlerde yapıldı.İmralı heyeti olarak anılan, HDP Grup Başkanvekilleri İdris Baluken, Pervin Buldan ile İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder Çarşamba günü saat 11'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde basın toplantısı yapacak.Hükümetin sürece devam şartıBaşbakan Ahmet Davutoğlu da partisinin grup toplantısında son haftalarda sıkıntılı bir aşamada olan çözüm sürecine devam şartını anlattı:'Bir kez daha söylüyorum; çözüm süreciyle kamu düzeni ayrı konulardır, birbirlerinin alternatifi değildir. Son zamanlarda çözüm sürecine yönelik provokasyonlara karşı kararlılıkla duruşumuzu sürdüreceğiz. HDP'ye ve çözüm sürecinin bütün taraflarına sesleniyorum; çıkın ve bu vandalizme karşı olduğunuzu açık yüreklilikle gösterin. Siz açık yürekli olursanız çözüm süreciyle ilgili adımlar atılmaya devam eder. Bir taraftan çözüm süreci sürerken bir taraftan da silahları bırakmamak olmaz. Mayıs 2013'te ülkeyi terk etmesi gerekenler, artık terk etmeye başlamalılar, silahları bırakmaya başlamalılar. Çözüm süreci yerli bir projedir, milli bir projedir ve kesinlikle sonuca ulaştırılacaktır.'Davutoğlu'nun sözlerine HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ grup toplantısında yanıt verdi. Yüksekdağ, 'İktidarda olan biz değiliz, süreçle ilgili adım hükümetten gelmeli' dedi ve ekledi: Kimse 'şöyle davranın böyle yapın' diyerek HDP'yi dizayn etmeye kalkmasın.Tarafların beklentileriHükümet 'HDP ve çözüm süreci taraflarına' yani İmralı ve Kandil'e, öncelikle kamu güvenliğinin tesisini şart koşuyor. Yani bölgede kurulduğu iddia edilen mahkeme benzeri yapıların, yol kesme ve 'vergi adı altında' para toplanması gibi olayların son bulmasını, sokak gösterilerinin bitirilmesini istiyor. Davutoğlu'nun 'Vandalizme karşı olduğunuzu açık yüreklilikle gösterin' ifadesinin anlamı bu. Ayrıca Mayıs 2013'de Türkiye'yi terk etmesi gerekirken, az bir kısmının dışarı çıktığı duyurulan silahlı PKK güçlerinin de Türkiye'den ayrılması bir başka şart olarak ortaya kondu.HDP'nin İmralı heyeti bir hafta önce düzenlediği basın toplantısında, hükümeti Öcalan ile üzerinde anlaşma sağlanan protokole uymaya çağırmıştı. HDP'den alınan bilgilere göre, bu protokolde 'Öcalan'ın yanında yer alan mahkûmların değiştirilmesi ve yerlerine kayıt tutabilecek mahkûmların getirilmesi, ayrıca sekreterya oluşturulması ve 'Üçüncü Göz' olarak adlandırılan İzleme Kurulu'nun devreye girmesi de yer alıyor.HDP birkaç gün bekleyecekti40 kişinin yaşamını yitirdiği 6 -7 Ekim olaylarındana sonra, hükümet çözüm sürecinde 'Kamu düzeni ve güvenliği yeniden tesis edilene kadar' Halkların Demokratik Partisi ile görüşmelerini askıya aldı.HDP'nin İmralı'ya gidişine de izin verilmedi. HDP son olarak 3 Kasım Pazartesi günü İmralı'ya gitmek için Adalet Bakanlığı'na başvuruda bulundu. Ancak Adalet Bakanlığı talebe yanıt vermedi.Pazartesi günü Al Jazeera ' nin sorularını yanıtlayan HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, 'Henüz bir gelişme yok. Birkaç gün daha beklemeyi planlıyoruz' dedi. Buldan, 'Yanıt gelmezse partiniz nasıl bir tavır alacak?' sorusuna ise net yanıt vermedi. 'Birkaç gün daha bekliyoruz, daha sonra kendi içimizde bir değerlendirme yapacağız' dedi.Çözüm Süreci Mekanizması ToplantısıDavutoğlu bu açıklamadan sonra iki haftada bir yapılan Çözüm Süreci Kurulu'na başkanlık etmek üzere Başbakanlık'a geldi. Süreçte gelinen aşama ilgili bakanların ve kurumların katılımıyla bir kez de bu toplantıda değerlendirilecek. Toplantıya Davutoğlu'nun yanı sıra Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Yalçın Akdoğan, Numan Kurtulmuş, Ali Babacan ile Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, İçişleri Bakanı Efkan Âlâ, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan, Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammet Dervişoğlu ve Başbakanlık Başmüşaviri Hatem Ete katılıyor.Al Jazeera
Yeni Sıcak Nokta Afrin mi?
Kobani’nin ardından bu kez Suriye’nin kuzeyinde PYD’nin ilan ettiği kantonlardan Afrin, KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın ‘Afrin düşerse süreç biter’ sözleriyle gündeme geldi. Al Jazeera Türk Afrin ve çevresindeki son gelişmeleri mercek altına aldı.Nusra Cephesi'nin, Kobani'nin batısındaki Afrin'e saldırmaya hazırlandığını söyleyen KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, 'Kobani düşerse veya Afrin'e saldırılarsa, Türkiye'deki çözüm süreci biter' diye konuştu. Türkiye’nin Nusra Cephesi’ni durduracak nüfuzu olduğunu söyleyen Bayık, aksi halde 2013 Mart’ında başlayan ateşkesin bozulabileceğini ifade etti. HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da, Salı günü partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada, Nusra Cephesi’nin Afrin'e saldırı hazırlığı yaptığını dile getirerek, 'Kobani'de umduklarını bulamayanlar, direnişi bitirme muradına eremeyenler bu kez gözlerini Afrin'e dikti' dedi.Peki Afrin ve çevresindeki son haftalarda neler yaşanıyor? Bayık ve HDP’den gelen açıklamalar neyin sinyalini veriyor?PYD’nin Ocak ayında Kobani ve Cezire ile birlikte ilan ettiği üç kantondan biri olan Afrin, Suriye’nin Halep kentine bağlı, Türkiye’nin Hatay iliyle komşu olan bir sınır ilçesi.Bölgenin demografik yapısıyla ilgili net bir bilgi yok ancak farklı kaynaklar ilçede 300 bin ila 1 milyon arasında nufüs yaşadığını belirtiyor.Afrin Suriye rejiminin muhalifleri tamamen kuşatmak üzere olduğu Halep kent merkezine 60 kilometre uzaklıkta.Afrin’in güneyindeki Nübbül ve Zehra köyleri PYD ve Suriye rejimi tarafından kontrol ediliyor.Bu hatta yakın bölgede ise Nusra Cephesi, İslami Cephe, ÖSO ve bağlantılı grupların yanısıra, daha uzak mesafede olmasına rağmen doğu tarafına yakın bölgede de Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) unsurları bulunuyor.Nusra sınıra yaklaştıSon haftalarda Nusra Cephesi, Cemal Maruf’un liderliğini yaptığı ılımlı muhalif gruplardan Suriye Devrimciler Cephesi’nin elinden bazı bölgeleri alarak Afrin sınırına daha da yaklaştı.Bunun üzerine PYD, Halep merkezi yakınlarındaki Kürt köyleri Şeyh Maksut ve Halidiye’den Afrin bölgesine doğru takviye göndermeye başladı.Bölgede bulunan gruplar PYD’yi Suriye rejimiyle işbirliği yapmak ve Halep kuşatmasına karşı direniş göstermemekle suçluyor.Al Jazeera’nin sahadan edindiği bilgilere göre, İslami Cephe, Nusra Cephesi, ÖSO bünyesinde olduğu iddia edilen bazı gruplar ve IŞİD, Afrin’de PYD’ye karşı bir işbirliğine gitmeye hazırlanıyor.Afrin, Kobani’nin aksine Suriye’nin kuzeyindeki öteki Kürt bölgelerine nisbeten uzak bir noktada. Kasaba Kobani’ye 180 kilometre uzaklıkta. Dolayısıyla YPG birliklerinin olası bir çatışma durumunda bölgeye yeterli desteği gönderme olasılığı çok düşük.Bayık, Türkiye’nin Nusra Cephesi üzerinde söz sahibi olduğunu ve bu sebeple olası bir saldırıyı Türkiye’nin engelleyebileceğini belirtiyor.Türkiye’nin Nusra Cephesi ile organik bir bağı yok, ancak Ankara İslami Cephe grubuyla zaman zaman temas kuruyor, Batı ülkelerinin de tanıdığı HSO ve bağlantılı muhalif grupların üzerinde ise söz sahibi.Kobani’den sonra Afrin’de de çatışmaların patlak vermesi bölgede yeni bir insani krizin ortaya çıkmasına da sebep olabilir.Şiddetli çatışmaların yaşanması yüzbinlerce sığınmacının daha Türkiye’ye akın etmesi anlamına geliyor.Bu kez sığınmacı akının, Afrin’in komşu olduğu Hatay ve Kilis kentlerine yoğunlaşması söz konusu olabilir.Böyle bir durumda sığınmacıların gideceği bölgeler, Kobani-Suruç hattındaki durumun aksine, Türkiye içinde Kürt nüfusun yoğun olmadığı sınır kasabaları olacak.Serdar Ataş ve Erman Yüksel | Al Jazeera
HDP'li Yüksekdağ'dan İktidarın 'Fıtratı'na Sert Eleştiri
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin haftalık Meclis grup toplantısı kapsamında konuşma yaptı. HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, 'Feministleri birazcık olsun anlayabilseydiniz demokrasi bugün bu ülkede bu kadar yerlerde sürünmezdi' dedi.Yüksekdağ'dan iktidara sert eleştiriler geldi: 'Katliamlarla karşı karşıya kalan kadınların talepleri görülmelidir. İktidarın bu fıtrata sahip olmadığını çok iyi biliyoruz.'Yüksekdağ'ın konuşmasına başta 'Erdoğan'a kadın-erkek eşitsizliği eleştirileri' olmak üzere, Dersim ve çözüm süreci konusundaki ifadeleri damga vurdu.İşte HDP'li Figen Yüksekdağ'ın Meclis konuşmasıBugün aramızda olan kadın örgütü temsilcilerini, Barış Annelerini, Gezi şehit annelerini saygıyla selamlıyorum. Bugün 25 Kasım. Diğer grup toplantılarının aksine sadece kadını konuşacağız. Her gün konuşulması gerekn bir özgürleşme arayışını.Bir yerde şiddetin dili konuşuluyorsa bundan en fazla zarar gören kadınlardır. Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi.Kadına yönelik şiddet politik bir mesele olarak görülmediği için her gün 5 kadının öldürülmesine yol açan bir katliam yaşanıyor.'MECLİS KADIN ÖLÜMLERİNE SAĞIR'Kadın örgütleri aylardan bu yana 'Meclis kadın cinayetleri gündemiyle olağanüstü toplansın' çağrısı yapıyor. Meclis buna sağır.Bu meclisin 'Kadın Cinayetlerini Önleme' acil gündemiyle olağanüstü olarak toplanması için daha kaç kadının öldürülmsi gerekiyor. Meclis derhal ve acil gündemli olarak kadın cinayetlerini durdurmak için bir araya gelmeli, Hükümet sorumluluk üstlenmelidir. Artan kadın ölümleri ve trans cinayetleri karşısında toplumun vicdanını harekete geçirmek için oynadığımız öncü rolü sürdüreceğiz.Devlet sorumluluklarını yerine getirmek yerine her gün kadın hak ve özgürlük mücadelesini tartışmaya açıyor, çarpıtmaya çalışıyor. Bir Cumhurbaşkanı 'Eşitlik kadının fıtratında yoktur' diyorsa eşitliği kadın için değil tüm toplum için mumla arasanız bulamazsınız. Kadın korunması gereken bir cinsse iktidarınız boyunca ne yaptınız?'ERDOĞAN'IN ZİHNİYETİNDE KADIN VE ERKEK ASLA EŞİT DEĞİL''Kadın da olsa çocuk da olsa gereğini yapın' deyip polisinizi halkın üzerine salarken bunu gözetmiş miydiniz Sayın Erdoğan? İş yerlerinde fabrikalarda çalışan kadınları ne kadar gözettiniz? Kaç iş yerinde kreşiniz var? Kadınlar iş yaşamında hem daha çok mücadele etmek zorunda kalıyor hem de erkeklerle eşit ücret bile alamıyor. Biz şunu çok iyi biliyoruz: AKP Hükümeti ve Erdoğan'ın zihniyetinde kadın ve erkek, hak ve özgürlük alanında asla eşit değildir.Kadın özgürlük ve eşitlik mücadelesi bugün toplumun yüz akıdır. Bu mücadelenin bir parçası olduğumuz için gurur duyuyoruz.'FEMİNİSTLERİ BİRAZCIK OLSUN ANLAYABİLSEYDİNİZ...'Feministleri birazcık olsun anlayabilseydiniz demokrasi bugün bu ülkede bu kadar yerlerde sürünmezdi.Elimdeki AKP'nin kalkınma tablosu değil, durmadan yükselen kadın ölümleri grafiğidir. Türkiye'nin utanç tablosudur.Analara 'Sizin yeriniz öbür dünyada cennettir' denilerek bu dünyada cehennem reva görülüyor. Hangi yüzle Barış Annelerine Cumartesi Annelerine, Gezi Annelerine analıktan bahsediyorsunuz. İktidar bu annelere analık dersi veremez, öte dünyayla avutamaz.ROJAVA'DA DİRENEN KADINLAR...Direnişin en iyi sahiplendiği yer bugün Rojava’dır. Rojava’da Kobani’de, Şengal’de direnen kadınları minnetle saygıyla anıyorum.21. yüzyılda bir zihniyet 'Kadınla erkek eşit değildir, bu onların fıtratına terstir' diyor, diğeri kadınları köle pazarlarında satıyor. Bu iki zihniyet arasında bir fark görüyor musunuz siz? Ben göremiyorum.IŞİD vahşetine karşı acil eylem platformunun devreye girmesini istiyoruz. Bunun için üzerimize düşeni eksiksiz yapacağız.Bizim siyasi mücadelemizin ruhu kadındır, çünkü bizim mücadelemiz daima ezilenden yanadır.'İKTİDARIN BU FOTRATA SAHİP OLMADIĞINI İYİ BİLİYORUZ'Katliamlarla karşı karşıya kalan kadınların talepleri görülmelidir. İktidarın bu fıtrata sahip olmadığını çok iyi biliyoruz.Çözüm süreci yaşanıyor. Sürecin doğru temelde ilerlemesi için kulağımızı kadınlara vermemiz gerekiyor. İktidar kadınların sözlerini dinleseydi bugün bu ülkede 10 kere barış olmuştu, dinlemediği için bugün çözüm süreci ilerleyemiyor.'DERSİM'İN KAYIP KIZLARI'Dersim’in kayıp kızları halen kayıp. Bütün coğrafya yıllar boyunca o kızları aradı. Bu acıları anlayamadığınızda siz Alevi açılımı da yapamazsınız, Dersim halkının taleplerine de yanıt veremezsiniz. Barış annelerinin yüreğindeki yangını hissedemezseniz Kürt sorununu da çözemezsiniz. Kadınları dinleyin, onlara ders vermeyin.Kadınlar kurtuluşlarını yalnızca iktidara bağlamıyorlar. Direnişlerinin ne anlama geldiğini anlamak için şu Kürt deyişini düşünün: Şêr şêre çi jine çi mêre! Aslan aslandır kadın ya da erkek!Kadınlar aslanlar gibi direniyor ve bu, kadınların özgürlüğünü de geleceğini de toplumun özgürlüğünü de teminata alacak güçtür.Yaşamı üreten ve yaşamın her alanında direnen bütün kadınları saygıyla, sevgiyle, minnetle selamlıyorum.İnternet Haber