Görüş Bildir

Denetimli Serbestlik Haberleri

Denetimli Serbestlik ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Denetimli Serbestlik ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Hakimden Dayakçı Eşe En 'Ağır' Ceza!
ESKİŞEHİR'de mahkeme hakimi, eşine şiddet uyguladığı iddiasıyla tutuksuz yargılanan kocaya 3 bin lira para cezasının yanı sıra, eşine çiçek alma ve yemeğe götürme cezası verdi. Eskişehir'de yaşayan 36 yaşındaki A.D., iddiaya göre 22 Aralık 2013 tarihinde evde çocuklar yüzünden tartıştığı eşi 28 yaşındaki S.D.'ye sözlü ve fiziki şiddet uyguladı. Komşularının ihbarı üzerine gelen polis ekipleri A.D. hakkında eşi S.D.'yi hayati tehlike arz etmeyecek şekilde yaraladığı, tehdit ve hakaret ettiği gerekçesiyle yasal işlem yaptı. A.D. hakkında daha sonra Eskişehir 4'üncü Sulh Ceza Mahkemesi'nde kamu davası açıldı. EŞİ ŞİKAYETÇİ OLMADI Davanın duruşması 27 Şubat 2014 tarihinde yapıldı. Duruşmaya A.D. ve eşi S.D. katıldı. S.D. duruşmada, 'Çocuklar nedeniyle eşimle tartıştık. Ancak eşim beni tehdit etmedi, hakaret etmedi. Bir iki tane vurdu bana. Şikayetçi değilim. Kamu davasına da katılmak istemiyorum. bu olayda tanığım da yoktur' dedi. Tutuksuz sanık A.D.'de suçlamaları kabul etmeyerek eşini dövmediğini, tehdit ve hakarette bulunmadığını öne sürdü. Eskişehir 4'üncü Sulh Ceza Mahkemesi hakimi Kemal Karanfil, S.D.'ye ait doktor raporunda basit tıbbi müdahale ile iyileşebilir şekilde yaralanma olayının olduğunu belirtti. Kemal Karanfil, sanık A.D.'yi ilk duruşmada yaralama suçundan 3 bin lira para cezasına çarptırdı, hükmün açıklamasını da geriye bıraktı. YEMEĞE GÖTÜRECEK, FATURASINI İBRAZ EDECEK Hakim Karanfil sanığı ayrıca Eskişehir Denetimli Serbestlik Bürosu'nun temin edeceği bir uzman tarafından verilecek olan öfke kontrolü seminerine katılmasına, eşi S.D.'ye çiçek almasına ve yemeğe götürmesine karar verdi. Hakim Karanfil, çiçek alma ve yemeğe götürmenin faturasını da Denetimli Serbestlik Bürosu'na ibraz etme zorunluluğunu getird Kemal ATLAN/ESKİŞEHİR, (DHA) -
Çağdaş Küçükbattal Artık Özgür
Gezi eylemleri nedeniyle hakkında açılan soruşturma kapsamında ayağına elektronik kelepçe takılan ve 5 aydır evden çıkamayan Çağdaş Küçükbattal’ın ev hapsi kaldırıldı. Avukatların yaptığı itiraz üzerine 4. Sulh Ceza Mahkemesi, Küçükbattal’a verilen ev hapsini kaldırdı. Karar, UYAP üzerinden Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne iletilecek. Kararın, iletilmesinin ardından Küçükbattal, evden dışarı çıkabilecek. Ancak Küçükbattal, denetimli serbestlik kapsamında her hafta karakola giderek imza verecek. Ne olmuştu? Çağdaş Küçükbattal, Gezi direnişi sırasında polisin attığı gaz bombasının gözüne isabet etmesi sonucu görme yetisini kaybetmişti. Haftalarca hastanede yatan ve 3 kez ameliyat olan Küçükbattal, tedavisi sürdüğü sırada gözaltına alınmıştı. Ayağına elektronik kelepçe takılarak ev hapsi verilen Küçükbattal,‘dan beri evinden çıkamıyordu. Küçükbattal’la aynı soruşturmadan tutuklanan 34 kişi iddianame hazırlanamadığı için serbest kalmışken kendisinin ev cezası kaldırılmamış; mahkeme, ev hapsinin kaldırılması için başvuran Küçükbattal’ın talebini “adli kontrol tedbirinin hastaneye gitmesine engel olmadığı” gerekçesiyle kabul etmemişti. Hürriyet’ten Fırat Alkaç‘a konuşan Küçükbattal, “Arkadaşlarım da beni yalnız bırakmıyor, sürekli ziyaretime geliyorlar. Ben Gezi olaylarına katıldığım için evden dışarı çıkamıyorum. Gözümü kaybettim, bu yaşadıklarım adil değil. Benim de bulunduğum soruşturmadaki bütün şüpheliler serbest bırakılmış. Cezaevinde olsaydım serbest kalmıştım. Ev hapsi olduğu için mahkeme tahliyemi kabul etmemiş. Dışarı çıkmak istiyorum.” demişti. (ETHA/Yeşil Gazete)
Cezalarını Fidan Dikerek Çektiler
Diyarbakır'da denetimli serbestlik uygulaması kapsamında 70 hükümlü, aldıkları ceza gereği 200 fidanı toprakla buluşturdu. Orman İşletme Müdürlüğü ile yapılan işbirliğiyle kanun gereği kamu hizmeti cezasıyla topluma kazandırılması hedeflenen 70 hükümlünün fidan dikmesi dolayısıyla Kent Orman'da etkinlik düzenlendi. Vali Mustafa Cahıt Kıraç, 'Kanun çerçevesinde kendi isimleriyle fidanlarını dikecek olan arkadaşlar işleri bitince aileleriylye yaşamlarını sürdürecekler' dedi. Kıraç, 'Diyarbakır'da vatandaşların ağaç dikimine karşı duyarlı olmasını isteriz. Bulunduğumuz alanlara ve bahçelere fidan dikmek dünyanın güzelleşmesine katkı sunar. Diyarbakır'da ....
Zam Protestosuna Katılan Dahi TBMM’ye Giremiyor Saldırgan Nasıl İçeri Girdi?
Cemil Çiçek’e, Kılıçdaroğlu’na TBMM’de saldırı sorusu:“TBMM’de liderlere aynı güvenlik prosedürü uygulanmıyor mu?”“En son hangi karakola gidip imza verdi?”CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na TBMM’de saldırıda bulunulması TBMM’ye giriş güvenliğinde çifte standart mı uygulanıyor sorusunu akıllara getirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e, “Zamları protesto gösterisine katılan bir vatandaş dahi TBMM’ye girmek istediğinde polislerin kullandığı POLNET üzerinden alarm vererek, bu kişinin içeri girişine güçlük çıkartılırken, suç ve sabıka dosyası kabarık Orhan Övet içeri nasıl girebilmiştir, burada bir ihmal var mıdır, ihmal varsa sorumlusu kimdir, hakkında hangi işlemleri yaptınız?” diye sordu.CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, dün CHP Grup Toplantısını yapmak üzere geldiği TBMM’de yumruklu saldırıya uğradığını anımsatan Umut Oran konunun takibi açısından 3 ayrı soru önergesi hazırlayarak Meclis Başkanlığı’na sundu.Umut Oran, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e şu soruları yöneltti:Protestocu vatandaş giremiyor o nasıl girdi?Zamları protesto gösterisine katılan bir vatandaş dahi TBMM’ye girmek istediğinde polislerin kullandığı POLNET üzerinden alarm vererek, bu kişinin içeri girişine güçlük çıkartılırken, suç ve sabıka dosyası kabarık Orhan Övet içeri nasıl girebilmiştir, burada bir ihmal var mıdır, ihmal varsa sorumlusu kimdir, hakkında hangi işlemleri yaptınız?TBMM’de kaç polis görev yapmaktadır?TBMM’de tam olarak kaç polis memuru, amiri, müdürü görev yapmaktadır?Grubu bulunan siyasi parti liderleri için TBMM’de aynı güvenlik prosedürü uygulanmıyor mu?Yanında beyaz montlu birisi mi vardı?Saldırganın TBMM Kampüsüne girişinde yanında kendisine beyaz montlu birisinin eşlik ettiği doğru mudur,  Orhan Övet’in TBMM’ye giriş görüntüleri incelendi mi, görüntülerde şüpheli herhangi bir durum var mıdır, kendisine yardımcı olan başka kişiler var mıdır?Saldırgan Orhan Övet, tam olarak saat kaçta TBMM’ye giriş yaptı? Kendisine içeri girişi için referans olan herhangi bir milletvekili, siyasi parti yöneticisi, çalışanı var mıdır, varsa isimleri nedir?Saldırgan Orhan Övet’in 55 ayrı suç kaydı olduğu ve 26 ayrı suçtan sabıkasının bulunduğu bilgisi doğru mudur?Denetim koşullarına uyuyor mu?CHP’li Oran, Adalet ve İçişleri Bakanlarına da şu soruları yöneltti:Saldırgan Orhan Övet’in 55 ayrı suç ve 26 sabıka kaydı olduğu bilgisi doğru mudur?Orhan Övet’in geçmişte yargılandığı davaların sonuçları ne olmuştur, halen süren ceza davası var mıdır, suç türü ve isnat nedir?Orhan Övet’in denetimli serbestlik kanunu hükümleri uyarınca koşullu olarak salıverildiği dava var mıdır, denetim koşulları nedir, Orhan Övet tüm denetim koşullarını yerine getirmiş midir, Orhan Övet en son hangi tarihte hangi kolluk birimine giderek bildirimde bulunmuştur?
Yumruk Atan Saldırgana Ev Hapsi
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na Meclis'te yumrukla saldıran Orhan Övet, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ancak mahkeme, saldırgana denetimli serbestlik yasasını ihlalinden dolayı ev hapsi verdi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na Meclis'te yumrukla saldıran Orhan Övet'in savcılık sorgusu saat 13:40'ta sona erdi. Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu Savcısı Sadık Bayındır, zanlı Övet'e olayın terör örgütü bağlatısı ile ilgili sorular yöneltti. Övet ise hiçbir örgütle bağlantısı olmadığını söyledi. Savcı Bayındır zanlı hakkında adli kontrol kararı konulması talebiyle nöbetçi mahkemeye sevketti. Mahkeme bu talebi değerlendirdikten sonra Övet bu suçtan serbest bıraktı. Övet, denetimli serbestlik yasasını ihlal ettiği gerekçesiyle ev hapsine mahkum edildi. DENETİM İHLALİNDEN EV HAPSİ Ancak Orhan Övet daha önce işlediği suçlardan dolayı cezaevine girmiş, denetimli serbestlik hükümleri kapsamında tahliye edilmişti. Cumhuriyet'in aldığı bilgiye göre 2013 Aralık ayından beri denetimli serbestlik hükümleri ihlal etti. Övet her hafta karakola imza atma yükümlülüğünü yerine getirmedi. Kılıçdaroğlu'na saldırı olayının ardından Ankara İnfaz savcılığı bu sabah mahkemeye başvurdu. Savcılık Övet hakkındaki denetimli serbestlik kararının kaldırılmasını istedi. Talebi kabul eden mahkeme Övet hakkında yakalama kararı çıkardı. Ve Övet mahkeme tarafından ev hapsiyle cezalandırıldı. Alican Uludağ | Cumhuriyet
Kılıçdaroğlu'na Yumruk ile İlgili Kritik Sorular
CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na TBMM'de saldıran Orhan Övet'in, adli işlemleri ve buna ilişkin emniyet müdürlüğü işlemlerinde ihmal bulunduğu savcılık ve mahkeme kararlarıyla ortaya çıktı.Karakola gidip asla imza vermedi denetimli serbestliği ancak 97 günde kaldırılabildiİnfaz hakiminin kararı 12 gün geçtiği halde uygulanmadı, TBMM’de saldırı gerçekleşti ANKARA CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na saldıran Orhan Övet’in, onlarca sabıkası bulunduğu halde TBMM’ye elini kolunu sallayarak girebilmesi, asla karakola giderek imza vermemesine rağmen denetimli serbestlik programının 97 gün sonra ancak kaldırılabilmesi ve infaz hakiminin yakalama kararının saldırıdan 12 gün önce verilmesine rağmen neden yerine getirilmediği sorularını da gündeme getirdi. Şüpheli savcılık ve polis işlemleri var! CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, konuyla ilgili olarak Adalet ve İçişleri bakanlarının yanıtlaması istemiyle TBMM’ye iki ayrı soru önergesi verdi. Önergesinde, “onlarca sabıkası bulunan Orhan Övet, 8 Nisan 2014 tarihinde TBMM’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yumruklu saldırıda bulunmuştur. Övet hakkında kimi şüpheli adli ve kolluk işlemleri bulunmaktadır” diyen Umut Oran’ın her iki bakana da yönelttiği sorular şöyle: Denetimli serbestlik 21 Kasım 2013’te mi başladı? Orhan Övet, son olarak Elmadağ Asliye Ceza Mahkemesi’nden 592 günlük hapis cezası almasının ardından Ankara İnfaz Hakimliği’nin 21 Kasım 2013 tarih ve 2013/1868 esas sayılı kararıyla hakkında denetimli serbestlik hükümleri uygulandığı doğru mudur? Bu karar sonrasında Orhan Övet tam olarak hangi tarihte cezaevinden salıverildi? Haftada 4 gün karakola imza verecekti Orhan Övet, denetimli serbestlik programında yer aldığı biçimde 21 Aralık 2013 tarihinden itibaren haftada 4 gün Hasanoğlan Polis Noktasına giderek imza atma koşulunu hiç yerine getirdi mi, Orhan Övet’in bu koşulu hiçbir zaman yerine getirmediği, imza atmak için bir kere dahi karakola gitmediği bilgisi doğru mudur? Elmadağ Emniyet Müdürlüğü gelmediğini bildirdi mi? Orhan Övet’in, Hasanoğlan Polis Noktasına giderek hiç imza atmadığı bilgisi doğru ise denetimli serbestlik hükümlerini ihlal ettiği Elmadağ Emniyet Müdürlüğü tarafından hangi tarihte, hangi adli makama, hangi tarih/sayılı yazı ile bildirildi? Emniyet müdürlüğünün bildirim kusuru var ise ilgili personel hakkında herhangi bir idari/adli işlem yapıldı mı/yapılacak mı? Ankara İnfaz Savcısı Abbas Özden’in 2013/7-3909 esas sayılı başvurusu üzerine Ankara 1. İnfaz Hakimliği’nin 2014/789 esas ve 2014/803 sayılı kararına karşı itiraz edildi mi, edildiyse sonucu ne oldu? Program ihlali için karar neden 97 günde alınabildi? Orhan Övet’in, 21 Aralık 2013 tarihinden itibaren denetimli serbestlik programını ihlal etmesine karşın, cezasının kapalı cezaevinde infazı için infaz mahkemesi kararının ancak 27 Mart 2014 tarihinde alınabilmesi normal midir? Bu kararın 97 günde alınabilmesinde kusuru bulunan personel var mıdır? Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Müdürlüğü personeli eksik midir, eksik varsa niçin tamamlanmıyor? İnfaz hakimi kararı neden 12 günde uygulanamadı? Ankara 1. İnfaz Hakimliği’nin 27.3.2014 tarihli, 2014/803 sayılı kararı, Orhan Övet’in TBMM’de saldırıyı gerçekleştirdiği 8 Nisan 2014 tarihine kadar niçin yerine getirilmedi? Orhan Övet’in söz konusu 12 gün içerisinde yakalanıp cezaevine konulamamış olmasının gerekçesi nedir? Burada ihmali olan emniyet müdürlüğü personeli kimdir, haklarında hangi işlemi yaptınız/yapacaksınız?
İşkenceyi Örtbas Raporu Hazırlayan Polislere Verilen Ceza Ertelendi
İzmir Karabağlar Polis Merkezi'nde polislerin Fevziye Cengiz isimli kadını feci şekilde dövdüklerini ortaya koyan kamera görüntülerine ilişkin bilirkişi raporunda dayağı gizleyen ve sadece mağdur kadının fiillerine yer veren bir komiser yardımcısı ile iki polis hakkında 'delilleri gizledikleri' gerekçesiyle 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Mahkeme sanık polislere verilen cezayı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında erteledi. Böylece bir işkence suçunu örtbas edecek nitelikte rapor hazırlayan polisler, suç işledikleri sabit olmasına rağmen ceza almadan kurtulmuş oldular. BİLİRKİŞİDEN 'KARARTMA' Fevziye Cengiz'i karakolda feci şekilde döven polis memurları hakkında 'basit yaralama' suçundan 1.5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılırken dayak mağduru kadına ise basit yaralama ve hakaret suçlarından 6.5 yıla kadar hapis cezası istenmişti. Bunun nedeni ise CD görüntülerinin çözümü için Emniyet Bilgi İşlem Müdürlüğü'nde görevli polisler Mustafa Dinçer, Murat Kavlak ve Ümit Sadioğlu'nu bilirkişi olarak görevlendiren Savcı Alaattin Dokur'un görüntüleri izlemeden, gelen rapor doğrultusunda dava açmasıydı. Raporda dayaktan hiç bahsedilmeyerek polislerin sürekli 'hararetli' konuşan kadını etkisiz hale getirmek için fiziki müdahalede bulundukları, Cengiz'in bu fiziki müdaheleye karşılık verdiği için 'arbede' çıktığı savunuluyordu. Raporda, mağdur kadının dakikalarca tekme, tokat dövülmesinden, saçlarının çekilmesinden ve elleri kelepçeli olduğu halde üzerinde oturulup dayağa devam edilmesinden hiç bahsedilmezken 'fiziki müdahale' sırasında bir polisin gömleğinin yırtıldığı özellikle vurgulanıyordu. Raporda ayrıca bir polis memurunun perdeyi çekerek dayağı gizlemeye çalıştığı da yer almıyordu. 'DELİLLERİ GİZLEME' DAVASI Kamera görüntülerinin ve Emniyet bilirkişi raporlarında işkencenin gizlendiği VATAN tarafından ortaya çıkarılmasının ardından savcı Dokur, rapor hazırlayan 3 polis hakkında soruşturma açtı. Soruşturma sonunda hazırlanan iddinamede, savcılığın talimatına aykırı olarak bilirkişi raporunda sadece mağdurun 'direnme ve hakaret' suçunu değerlendiriyormuş gibi rapor hazırladıkları belirtildi. Bu iddianame doğrultusunda dün davayı karara bağlayan İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi sanık polisleri önce 1 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum etti. Ancak mahkeme polislerin sicili ve duruşmalarda gösterdikleri tavırları dikkate alarak cezayı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında erteledi. Mahkemenin herhangi bir denetimli serbestlik tedbirine (imza vermek gibi) hükmetmeye gerek görmediği polisler, 5 yıl içinde yeni bir suç işlemedikleri takdirde cezadan kurtulacaklar. 'GÖRÜNTÜLERİ BULDUK SAVUNMASI' Mahkemedeki karar duruşmasında sanıklar ve avukatları, karakolun kameralarından yapılan çekime ilişkin görüntüleri bulduklarını, bu yüzden işkenceyi gizlemek gibi bir amaçlarının olmayacağını savundu. Ancak Fevziye Cengiz'in avukatı Hanife Yıldırım, 'Sanıkların CD'leri ham olarak elde etmeleri mağdur için bir lütuf değildir. Savcılığın talimatı nedeniyle görevlerinin gereğidir. Oysa hazırladıkları raporda delilleri gizlemişlerdir' dedi. Kemal Göktaş/Vatan
Balyoz Davası'nda İlk Tahliye
Balyoz davasında 6 yıl hapis cezasına çarptırılan emekli Albay Hakan Büyük, yattığı süre göz önüne alınarak denetimli serbestli olarak tahliye edildi. Emekli Albay Büyük’ün 6 yıllık hapis cezası onanmıştı. 29 Nisan 2011 tarihinde tutuklanan Büyük 3 yıldır cezaevindeydi. İnfaz yasası gereği son 1 yılı adli denetimli olmak üzere 4 yıl cezaevinde kalması gereken Büyük için avukatı Hüseyin Ersöz, Silivri infaz hakimliğine başvurarak denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasını talep etti. 28 Nisan’da talebi kabul eden mahkeme Büyük’ün tahliyesine karar verdi. Böylece Büyük, cezaevinde kalması gereken süreyi doldurarak dışarı çıkan ilk hükümlü oldu. Cezasının bir yılını adli kontrol ile dışarda geçirecek olan Büyük, bir yıl sonra ise cezasını çekmiş olarak tamamen serbest kalacak. ‘Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçlamasıyla 6 yıl hapis cezasına çarptırılan Büyük, sanıklar arasında en az hapis cezasını almıştı. Soruşturma kapsamında dönemin Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı ve Hava Harp Okulu Komutanı Tümgeneral İsmail Taş'ın da aralarında bulunduğu 15'i tutuklu 28 şüpheli hakkında, ‘darbeye eksik teşebbüs’ suçlamasıyla iddianame hazırlanmıştı.Başka Haber
Cinsel İstismar Tasarısından Yargıtay Düzenlemesi Çıktı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kadınlara ve çocuklara karşı şiddetin önlenmesine yönelik hazırlandığını söylediği yasa tasarısından ağırlıklı olarak Yargıtay ve sulh ceza mahkemelerine yönelik düzenlemeler, hırsızlık ve uyuşturucu suçlarına verilecek cezalar çıktı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ dün düzenlediği toplantıda 72 maddelik paket hakkında bilgi verdi. Bozdağ, “çocuk tacizcilerinin teröristlerden daha ağır cezalandırılacağını”, pedofili hastalarına hakim kararı ile zorunlu tıbbı müdahale yapılacağını söyledi. Bozdağ, tasarıda hadım cezası öngörülmediğini belirtti. Gazetelerde yer alan haberlere göre, cinsel şiddet suçlarıyla ilgili yapılacak düzenlemelerden satırbaşları şöyle: Cinsel suçlarda mağdurun beden ve ruh sağlığının bozulması halinde cezanın artırılacağına ilişkin düzenleme kaldırılacak. Böylece mağdurlar bilirkişi raporları için tekrar tekrar travma yaşamayacak. Laf atma gibi bedene dokunmadan işlenen cinsel taciz suçunun cezası 3 ay ile 2 yıl, suçun çocuğa karşı işlenirse 6 ay ile 4 yıl arası olacak. Elle taciz gibi sarkıntılık suçunda mağdur yetişkinse 2 ile 7 yıl, çocuk ise 4 ile 8 yıl arası ceza verilecek. Tecavüz suçunda mağdur yetişkinse ceza, 7 ile 12 yıldan 12 ile 20 yıla çıkarıldı. Çocuklara tecavüzün cezası ise 8 ile 15 yıl yerine 16 ile 20 yıl olacak. Suçun vasi, koruyucu aile, kayın hısımlığı, üvey baba, üvey ana, üvey evlat ya da kamu görevlisi tarafından işlenmesi, yurt ve pansiyon gibi yerlerde işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılacak. 15-18 yaş arasındaki gençlerle cebir, tehdit ve hile olmaksızın cinsel ilişkiye girilmesine verilecek ceza 6 aydan 2 yıla kadardı, 2 yıldan 5 yıla kadar artırılıyor. Suç şikayete bağlı olmaya devam edecek. Rızalarıyla birlikte olan 17 yaşındaki iki gençten biri diğeri hakkında şikayetçi olursa verilecek cezanın üst sınırı 5 yıl olabilecek, erteleme olanağı da olmayacak. Herhangi bir zorlama olmadan gerçekleşen ensest ilişkilere verilen ceza olağanüstü arttı. Suçun cezası 6 ay ile 2 yıl hapisten 6 ile 15 yıl hapse yükseltildi. Cinsel istismar suçlarını işleyenlere çocuk ya da diğer mağdurun yaşadığı, ev, işyeri, mahalleye yaklaşmamak ya da ikamet etmeme cezası verilebilecek. Cinsel istismarda bulunan çocuklarla ilgili bir meslek icra etmemek, çocuklar ile bir araya olmayı gerektiren ortamda çalışmamak (okul, kantin, servis gibi) gibi cezalar da verilebilecek. Cinsel saldırı suçundan hapis cezasına mahkûm olanların, koşullu salıverilme süreleri 3'te 2'den, 4'te 3'e çıkartıldı. Böylece çocuklara karşı işlenen bir suçtan dolayı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar 30 yıl yerine 39 yıl, müebbet hapis cezası alanlar 24 yıl yerine 33 yıl hapiste kalacak. Milliyet’ten Kemal Göktaş’ın haberine göre, tasarının yargı ile ilgili maddelerinden satırbaşları şöyle: Yargıtay yönetimine seçilmek için aranan kıdem süreleri artırıldı. Seçilmek için aranan kıdem süreleri Yargıtay Başkanlığı için 4 yıldan 10 yıla, Yargıtay Başsavcısı için 4 yıldan 5 yıla, başkanvekili ve başsavcı vekilliği için 3 yıldan 5 yıla çıkarılacak. Kıdem şartı aranmayan Yargıtay Genel Sekreterliği için 5 yıllık kıdem şartı getirilecek. Genel sekreter yardımcısı seçilebilmek için de birinci sınıf olmak şartı aranacak. Cumhurbaşkanı’na sunulan beş Yargıtay Başsavcısı adayını belirlemek için yapılan seçimlerde her Yargıtay üyesi tek adaya oy verecek. Gerekçede halen her bir Yargıtay üyesinin 5 adaya oy verdiği sistemden vazgeçilmesi için, “Böylece çoğulcu bir aday listesinin Cumhurbaşkanı önüne gitmesi sağlanmaktadır” deniliyor. Yargıtay’daki 23 hukuk ve 15 ceza dairesinin hangilerinin ceza hangilerinin hukuk dairesi olacağına Yargıtay Büyük Genel Kurulu karar verecek. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun üye sayısı sekizden 12’ye çıkarılacak. Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra Birinci Başkanlık Kurulu seçimi yapılacak ve Kurul, Yargıtay’da hangi üyelerin hangi dairede görev yapacağını yeniden belirleyecek. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 gün içinde Yargıtay Başkanlar Kurulu, dairelerin yeni iş bölümünü belirleyecek ve Genel Kurul’un onayına sunacak. Kurulun işbölümünün onaylanmasına ilişkin karar Resmî Gazetede yayımlanıp yürürlüğe girince daha önce başka dairelerde görülmekte olup da dairesi değiştirilen dava dosyaları mevcut halleriyle ilgili daireye gönderilecek. Yeni oluşturulacak Birinci Başkanlık Kurulu Yargıtay’ın tüm üyelerinin hangi dairelerde görev yapacağını yeniden belirleyecek, yani dairelerin yapısı da değişecek. Genel sekreter ve genel sekreter yardımcıları da yeniden seçilecek. Yargıtay daire başkan ve üyeleri, “istekleri üzerine” HSYK’ca bölge adliye mahkemesi başkanlığına, daire başkanlıklarına veya Cumhuriyet başsavcılığına atanabilecekler. Bu şekilde atananların özlük hakları korunacak ancak Yargıtay’da işlemlere ve seçimlere katılamayacaklar. İki yıla kadar hapis gerektiren suçlara bakmakla ve yakalama emri, tutuklama, adli kontrol, arama ve el koyma gibi koruma tedbirleri hakkında karar vermekle görevli 995 sulh ceza mahkemesi kaldırılarak yerlerine “sulh ceza hâkimlikleri” kurulacak. Kaldırılan sulh ceza mahkemelerinde görev yapan hakimler HSYK tarafından başka bir göreve atanacaklar ve yerlerine yeni hakimler getirilecek. Bu mahkemelerdeki davalar asliye ceza mahkemelerine devredilecek. Savcıların verdikleri takipsizlik kararlarına yapılan itirazların en yakın ağır ceza mahkemesi yerine, sulh ceza hâkimliğine yapılması öngörülüyor. Mevcut bölge idare mahkemeleri (BİM) de kaldırılacak. Yeni kurulacak BİM’lere yerel idare mahkemelerin verdikleri kararlara karşı istinaf yoluna gidilmesi yetkisi verilecek. Tasarının yasalaşmasından 3 ay içinde yeni kurulacak BİM’lere HSYK’ca atama yapılacak. Böylece bu mahkemelerde görev yapan hakimler de değişecek.Danıştay’ın iş yükünün hafifletilmesi amacıyla Bölge İdare Mahkemeleri (BİM), idare mahkemelerinin verdiği kararları istinaf yoluyla inceleyerek kesin karar verebilecek. Bu kararlara karşı temyiz yoluna gidilemeyecek.İdari yargıda ivedi yargılama usulü getiriliyor. İhale, ÇED, acele kamulaştırma, özelleştirme, turizmi teşvik kararları bu kapsamda olacak. Yargı görevini etkileme suçunun kapsamından, “soruşturmalar” çıkarılıyor. “Davalarda yargıyı etkilemeye teşebbüsün iltimas derecesini geçmemesi” halinde de ceza indirimi yapılacak. Kapkaç ve yankesicilik suçunda ceza 3-7 yıl yerine 5-10 yıl arası hapis olacak. 2-5 yıl arası hapis verilen konuttan hırsızlık suçunda ceza 5-10 yıl olacak. Suç gece işlenirse 7.5 yıldan 15 yıla kadar çıkacak. Kamu kurumlarından, ibadethanelerden, ulaşım araçlarından, durak, gar ve istasyonlardan işlenen hırsızlık suçlarında ceza 2-5 yıl yerine 3-7 yıl hapis olacak. Hırsızlık ve mala zarar verme suçu sonucunda haberleşme, enerji, demiryolu veya havayoluna ilişkin hizmetin aksaması halinde ceza iki katına kadar artırılacak. Esrar elde etmek amacıyla kenevir ekiminin cezası 1-7 yıl arası hapisten 5-12 yıla çıkacak. Kendi kullanımı için ekenlere 1-3 yıl arası ceza verilecek. Uyuşturucu imal, ihraç ve ithal suçunun cezası 10-20 yıldan 20-30 yıla; satma suçunun cezası da 5-15 yıldan 10-20 yıla çıkacak. Uyuşturucunun çocuğa verilmesi veya satılması durumunda ceza 15 yıldan az olamayacak. Uyuşturucu suçunun üç veya daha fazla kişi tarafından işlenmesi durumunda ceza yarı oranında, örgüt tarafından işlenmesi durumunda bir kat artırılacak. Uyuşturucu kullanılmasını kolaylaştırma ve özendirmenin cezası 2-5 yıl yerine 5-10 yıl olacak. Kullanma suçunun cezası 1-2 yıl arası hapis iken 2-5 yıl arası hapis olacak. Uyuşturucu suçlarında da infaz süresi 2/3 oranından 3/4’e yükseltilecek. Uyuşturucu kullanan kişiler hakkında birden fazla defalarca denetimli serbestlik kararı artık verilemeyecek. Savcı denetimli serbestlik kararı verirse dava açılması 5 yıl ertelenecek. Bu süre içinde yeniden uyuşturucu kullanırsa dava açılacak, kullanmazsa takipsizlik verilecek. Bianet
'30 Mart'taki Fırtına Bunların Çatısını Uçurdu'
Partisinin haftalık olağan grup toplantısında konuşan Erdoğan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis'te AK Parti Grubuna seslendi. Türkiye'de basına sansür uygulandığı eleştirilerine yanıt veren Erdoğan 'Şu hale bak. Hatta Ortadoğu'daki en özgür ülke İsrail. Türkiye basın özgürlüğünde bu örgütün raporlarına göre 1980'lerde bugüne nazaran daha özgür bir ülkeymiş. 1990'lardaki aynı şekilde bugüne göre daha özgürmüş. Türkiye öyle ülkelerin altında gösteriliyor ki listeyi gösterseniz kahkahadan birbirinizi kırar geçirirsiniz' dedi. Tutuklu gazetecilerin suçlarını kürsüden okuyan Erdoğan şu ifadelere yer verdi: 'Bakın nelerden hüküm giymişler. Tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurma, kişiyi hürriyetinden yoksun etme, silahla kasten yaralama, gazeteci bu, nasıl gazeteci, terör örgütüne eleman kazandırma, 18 yaşından küçüklerin örgüte katılımını organize etmek, polis memuru öldürmek, helikoptere bombalı saldırı, resmi evrakta sahtecilik, banka soyma...' Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları; Yılda 2 buçuk milyon kişi yurt dışına seyahat ederken şu anda yılda 8 milyon kişi seyahat ediyor. Ulaşım imkanlarının geliştirerek vizeleri kaldırarak refah seviyesini arttırarak daha çok insanın dünyayı tanımasını sağladık. Haberleşmede internet alt yapısını güçlendirerek özgürlük ortamı oluşturduk. 2003'te genişbant internet abone sayısı 20 bindi. Şu anda 35 milyon... 'RAKAMA BAKARAK HİZAYA GELSİNLER' Türkiye'de haberleşme alanıyla alakalı olarak yok twitterdı yok facebooktu yok şuydu yok buydu bu konuda iktidarımızı lekelemek isteyenler önce bu rakama bakarak hizaya gelsinler. Yurt içinde yurt dışında Türkiye'de özgürlüklerin kıstılandığı otoriterleştirildiği daraltıldığı diktatör bir yapı oluştuğunu iddia edenler çok yoğun bir propaganda sürecine girmesinin arkasında nelerin yattığını anlama bakımından bunları anlatıyorum. Bu algı operasyonudur. '40 ULUSAL GAZETEYİ ÖNLERİNE KOYSUNLAR' Arkadaşlar Türkiye'de basın özgürlüğü yok diyenler bir zahmet her gün yayınlanan ulusal gazeteleri önlerine sersinler. Sadece manşetlere baksınlar. Mesela Pazar günü çıkan yaklaşık 40 ulusal gazeteyi önlerine koysunlar. Manşetleri okusunlar. Danıştay'ın kuruluş yıldönümündeki nezaketsizliğe gösterdiğimiz tepkinin manşetlere nasıl yansıdığını okusunlar. '24 SAAT GENÇLERİ KIŞKIRTTILAR' Özellikle yurt dışında Türkiye'deki basın üzerine ahkam kesenler o manşetleri gördüklerinde inanıyorum ki küçük dillerini yutacaklardır. O manşetlerin hiçbir hukuk devletinde göremezsiniz. Hiçbir ülkede manşetler üzerinden hükümetlerin bu kadar edep dışı adap dışı özellikle de hukuk dışı şekilde tahkir edildiğine şahit olamazsınız. Gezi olaylarında gördük açık açık yalan söyleyerek 24 saat gençleri kışkırttılar. 'TERÖR POMPALANMASINA İZİN VERİLMEZ' Dünyanın hiçbir ülkesinde ne ABD ne Avrupa'da bu şekilde yayın yapılmasına tahrik yapılmasına terör pompalanmasına izin verilmez. Ama bizde öyle bir özgürlük anlayışı var ki mahkemeler bunu seyrediyor içerde dışarda basın özgürlüğü yok diye propaganda yapıyor. 'LİSTEYİ GÖRSENİZ KAHKAHA ATARSINIZ' Bir kuruluş dünya ülkelerini tasnif ediyor. Bu örgütün raporlarında İsrail basın özgürlüğünde dünyanın en özgür ülkelerinden biri olarak gösteriliyor. Sevsinler sizi. Şu hale bak. Hatta Ortadoğu'daki en özgür ülke İsrail. Türkiye basın özgürlüğünde bu örgütün raporlarına göre 1980'lerde bugüne nazaran daha özgür bir ülkeymiş. 1990'lardaki aynı şekilde bugüne göre daha özgürmüş. Türkiye öyle ülkelerin altında gösteriliyor ki listeyi gösterseniz kahkahadan birbirinizi kırar geçirirsiniz. 'YOK FALAN DEMEYE KALKTI' Her gün yayınlanan 40 gazetenin önemli bir kısmı ulusal... Devlete ve hükümete sistematik hakaret edecek pek çok köşe yazarı örneği olmayacak derecede hakaret yazacak sonra da siz Türkiye'yi basının özgür olmadığı ülke diye göstereceksiniz. Bizim için atılan manşetlerden tek bir tanesi diğer ülkelerin gazetelerinde atılsın bakalım. O gazetelerin başına neler geliyor. Almanya'da Hamburg olaylarını gösteriyor diye bizim TRT'yi kablolu yayından çıkardılar. Alman Cumhurbaşkanına söyleyince yok filan demeye kalktı. Olur mu dedim. Çıkarıldı. Bu ülkenin Başbakanıyım dakikası dakikasına takip ediyorum. ABD'de Helen Thomas... Bir gazeteci, işinden kovuldu beyaz saraya girişi yasaklandı kimse konuşmuyor. Bu örgüt Türkiye'de 44 gazeteci tutuklu diyor. 'ÇÜNKÜ SEN DE BİR ÖRGÜTSÜN' Benden bunu dinle ey örgüt... Çünkü sen de bir örgütsün. Bu 44 kişiden 19'u zaten tahliye oldu. 6 kişinin yargılanması devam ediyor. Bu listede adı yer alan bir kişi kayıtlarda yok. 18 kişi ise yargılandı ve haklarında hüküm verildi. Bu 18 kişi hapisteki gazeteciler diye CHP'nin genel başkanı başta olmak üzere çünkü bunlar bu örgütlerle iltisaklı beraber çalışıyorlar, bu 18 kişinin hüküm aldıkları eylemleri anlatacağız. SUÇLARINI TEK TEK KÜRSÜDEN OKUDU Bakın nelerden hüküm giymişler. Tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurma, kişiyi hürriyetinden yoksun etme, silahla kasten yaralama, gazeteci bu, nasıl gazeteci, terör örgütüne eleman kazandırma, 18 yaşından küçüklerin örgüte katılımını organize etmek, polis memuru öldürmek, helikoptere bombalı saldırı, resmi evrakta sahtecilik, banka soyma... Evet içerde CHP'nin dışarda örgütlerin gazeteci dedikleri kişilerin işlediği suçlar bunlar. 'KİBİRLE TEPEDEN BAKIŞLA YAKLAŞIYORLAR' Afyonkarahisar'da toplantının kapanışında bize yani Türkiye'ye yani millete içerde olduğu kadar dışarda da kibirle bakanlar var dedik. Türkiye'ye mürebbiye edasıyla parmak sallamayı hak görenler var. Bunu dünya üzerindeki bir çok ülkeye bunu yapıyorlar. Kibirle tepeden bakışla yaklaşıyorlar. Bir gazetenin manşetini eleştirseniz hemen diktatör diyorlar. Ama kendi ülkelerinde bunu yapamıyorlar. Burada twitteri eleştirseniz hemen özgürlük düşmanı olursunuz. Ama başka ülkelerde bunun adı hukuk olur. Ya bu bir ticari şirket. Ürün satıyor. Bu ürünü Türkiye'de kaçak satıyor. Vergi yok herhangi bir şey yok. Reklamından şundan burdan elde ettiği devasa imkanlar var. Bu vergi kaçakçısı. Dünyada en büyük cezayı vergi kaçakçıları alır. Bunu ilan ettiğim anda geldiler. Mahkeme kararlarına uymuyor. Sen nasıl olur da burada istediğin gibi cirit atarsın ya. Var mı böyle bir şey. Bana yapılan hakaretlere tazminat davası açınca basını baskı altına alıyorsunuz diyorlar. Başka ülkelerde bunun adı demokrasi oluyor. Kredi derecelendirme kuruluşları da böyle. Türkiye'ye başka kriter başka ülkelere başka kriter. İş Türkiye'ye gelince Ortadoğu Asya Afrika ülkelerine gelince özgürlük hukuk demokrasi diyerek hiza vermeye kalkıyorlar. Mısır'da seçilmiş hükümete darbe yapıldı sesleri çıktı mı? 'SESLERİ ÇIKIYOR MU?' Duydunuz mu? Dünyaya sesleniyorum. Duydunuz mu? Bunlar Mısır'da darbeye darbe demediler. Darbede yargılanıp idama mahkum edilenlerle ilgili öylesine açıklama yaptılar meselenin üzerini örttüler. Bangladeş'te 90 yaşında bir ilim insanını bir siyasetçiyi idam ettiler. Sesleri çıktı mı? Suriye'de 4 yıldır oluk oluk kan akıyor. 200 bin insan öldü. Sesleri çıkıyor mu? Müdahale var mı? 'KİBİR ABİDELERİNE BOYUN EĞMEYECEĞİZ' Nerede insan hakları örgütleri. Kadın hakları çocuk hakları örgütleri. Filistinliyi susturursanız özgürlüğe ihlal anlamına gelmez. Bu basın özgürlüğünü zedelemez. Gazze'de Filistin üzerine ölüm yağdırırsanız bu insan hakkı ihlali olmaz. Mısır'daki darbecilere bir kez olsun darbeci dediklerini asla duymazsınız. İşte duydunuz mu? Hayır. Sadece bir kaç kişi biz bunu seslendiriyoruz. Başka bişey yok. Seslendireceğiz. Suriye'de katile katil dediklerini duymazsınız. İsraildeki katliamları eleştirdiklerini duymazsınız. İçerdeki kibir abidelerine boyun eğmeyeceğimiz gibi dışardakilerine de boyun eğmeyeceğiz. 'AB'YE ÜYE OLMA GAYEMİZ VAR' Hiç kimse siyasetçilere kibirle ders veremez. Dışarda da kimse Türkiye'ye parmak sallayamaz. O günler geçti. Türkiye üzerinde ameliyat yapmak isteyenler bilirler ki karşılarında artık sinmiş acziyet içinde bir ülke yok. Nezaket içinde yapıcı eleştiriye açığız. Bunun için reform yapıyoruz. 12 yıl içinde yaptığımız reformları Cumhuriyet tarihinde hangi iktidarlar yaptı? Kendimizi ideal noktada görmediğimiz için mücadelemize devam ediyoruz. AB'ye üye olma gayemiz var. Kararlılıkla sürdürüyoruz. Yumuşak başlı olmamazı uysal koyun olduğumuz şeklinde yorumlamasınlar. Bu algı operasyonlarıyla hiçbir yere varamazlar. Bu çevreler sergiledikleri çifte standartla Türkiye'nin saygınlığına gölge düşüremezler. 'OTURDUK AYLARCA BUNU MÜZAKERE ETTİK' Dün meclise gönderidğimiz tasarıyla suçla mücadelede bazı cezaları arttırıyoruz. Aile yaşamını tehdit eden ve sosyal dokuyu zedeleyen bazı suçlarda cezayı katlıyarak artırıyoruz. Tasarıyla cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların en şert şekilde cezalandırılmasını öngörüyoruz. Cezanın caydırıcılığı esassa bunu yapmak zorundayız. Çünkü bugüne kadarki tablo demek ki caydırıcı değil. Oturduk haftalarca aylarca bunu müzakere ettik. Bu suçların çocuklara karşı işlenmesi hiç kuşkusuz idam cezası gerektiriyor. 'İDAM CEZASI UYGULANMADIĞI İÇİN...' Ancak ülkemizde artık idam cezası uygulanmadığı için bunun yerine çocuklara yönelik saldırıda cezayı en ağır noktaya taşıyoruz. Çocuklara karşı suç işleyenler ağırlaştırılmış müebbet cezasında 30 yıl yatıyorlardı bunu 39 yıla çıkardık. Müebbet hapis cezasını 24 yıl infazdan 33 yıl infaza çıkardık. Failler cezalarını tamamlasalar bile bazı kısıtlamalara tabi olacaklar. Uyuşturucuyla mücadele konusunda da önemli adımlar atıyoruz. Kenevir ekimi suçunun cezasını 5 yıldan 12 yıla kadar hapis olarak artırdık. Uyuşturucu madde ithal suçunun cezasını 10-20 yıl aralığından 20 ile 30 yıl aralığına yükselttik. Satma cezasını 5-15 yıldan 10 ile 20 yıl aralığına yükselttik. Çocuklara uyuşturucu verilmesi ve satılması durumunda ceza 15 yıldan az olmayacak. Bu suçlardan ceza alanların koşullu salıverme sürelerini de uzattık. Uyuşturucu kullanma cezası 1 ile 2 yıl iken 2 ile 5 yıl aralığına uzattık. Madde kullananlara defalarca denetimli serbestlik kararı verilmesinin önüne geçiyoruz. Son yıllarda artış gösteren hırsızlık kapkaç gibi suçların cezalarını da arttırıyoruz. Konutta hırsızlığın cezasını 5 ile 10 yıl aralığına çıkarıyoruz. Kapkaç cezası da 3 ile 7 aralığındaydı 5 ile 10 aralığına uzattık. Gece yapılıyorsa yüzde ellli oranında artacak. Telefon elektrik ve demir yolu hatlarını oluşturan malzemeler çalıınıyor kamu hizmetleri engelleniyordu. Bu tür suçların iki katına kadar arttırılmasını getiriyoruz. 'SAVCI VE HAKİMLERİN İŞ YÜKÜ AZALIYOR' Hasta ve engelli mahkumları ilgilendiren şeyler de var. Hayatını yalnız yaşamayacak durumundaki yükümlüler toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmuyorsa ceza erteleme hakkından yararlanıyordu. Bu kavramı somutlaştırıp daraltıyoruz. Önemli bir değişiklik de yapıyoruz. Sulh ile Asliye ceza ayrımını ortadan kaldırıyoruz. Yargı sürecinde savcı ve hakimlerin iş yükü azalıyor. 'YARGITAY KANUNU DA DEĞİŞİYOR' Yargıtay kanununu da değiştiriyoruz. Sayısal dağılımı belirleme yetkisini yargıtay büyük genel kuruluna veriyoruz. Üye sayısını da 8'den 11'e çıkarıyoruz. 5 yıl kıdem şartı getiriyoruz. Yargıtaydaki önemli ünvanlar için gereken kıdem sırasını da artırıyoruz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı için her üye tek adaya oy verecek. Asliye ticaret mahkemelerine heyet halinde çalışma getiriyoruz. Bunlar kapsamlı paketimizin özeti. Suçla mücadele, caydırıcı tedbirler, yargının hızlı işlemesi konusunda çok sayıda yeniliği inşallah mecliste görüşecek ve kapanmadan süratle bitireceğiz. Türkiye'de tarıma yönelik önemli bir reform gerçekleştirdik. Tarım arazileri artık bölünmeyecek. ÇİFTÇİYE MÜJDE Çiftçilerimize bazı müjdelerimiz var. 23 Ağustos 2013 tarihinden sonra bu yılın sonuna kadar 31 Aralık 2014'e kadar afetlerden zarar gören çiftçilerin kredi borçlarına kolaylık getiriyoruz. En az yüzde 30 oranında zarar gören bu zarar da hasar tespit komisyonlarınca tespit edilen çiftçilerimiz bu kolaylıktan yararlanacak. Vadesi gelen borçlar 1 yıl süreyle daha önce yüzde 5 idi, yüzde 3'e indirdik. Bu faiz oranıyla ertelenecek. Bu kanunla 876 bin çiftçi yararlanacak. Kararnameyi dün akşam imzaladık ve gönderdik. 'CETVELLE KRİTERLER BELİRLENDİ' Biz millet olarak hatta bu geniş coğrafyanın halkları olarak birinci dünya savaşında cetvel felaketini yaşadık. 100 yıl önce coğrafyamızda sınırlar cetvelle çizildi. Cumhuriyet döneminde tek parti yıllarında bunu CHP'liler iyi bilir. Cetvelle kafa tasları ölçüldü. Cetvelle kriterler belirlendi. Vatandaşlar makbul ve olmayan diye ayrıldı. Darbelerin ardından bu cetvel siyasete cetvelle sınırlar çizildi. Siyasetin müdahalesi engellendi. Şu anda o malum cetvelin ele alındığını siyaset mühendisler tarafından devreye sokulduğunu görüyoruz. 'SİYASET GEOMETRİ DEĞİLDİR' MHP'nin genel başkanını bu merak sardı. Pek geometriyle alakası yok ama kılavuzu da yanlış. Geometrik şekillerle siyaset belirliyor. CHP genel müdürü de cetvelle aday belirliyor. Siyaset geometri değildir. Siyaseti geometriye hapsetmek isteyenler hep yanıldılar hep zulmettiler. Geometri gibi görenler vatandaşa da geometri işlemi yaptılar. Dümdüz birbirine benzeyen iç açılarının toplamı 180 yapan standart vatandaşlar oluşturmaya çalıştılar. Bu yüzden red inkar asimilasyon zulmüne maruz kalındı. Bu ülkede özgürlükler kısıtlandı. Cetvel zihniyeti yüzünden insanımız arasında ayrım yapıldı. 'SEN KİMSİN YA!' Siyasi parti liderlerinin cumhurbaşkanı adayı olmasını istemiyormuş. Sen nasıl siyasetçisin ya. Önce sen kimsin ya. Önce haddini bil. Siyaseti inkar eden siyasetçi olabilir mi? Biliyorsunuz CHP'nin bu genel müdürü o koltuğa oturduğu andan beri hala genel başkan olamadı. Siyasi lider zaten hiç olamaz. Siyasetin dışından aday özlemini dile getiriyor. Ona şimdi kendi partisinin geçmişinden bahsedeceğim. Öğrenmesi lazım. Bürokrat olabilir hukukçu olabilir asker olabilir ama siyasetçi olmaz. Kafa yapısı bu. Birebir 27 Mayıs zihniyeti. 27 Mayıs'ta da bunu söylediler. Herkes olur ama siyasetçi olamaz dediler. 'GAZİ MUSTAFA KEMAL DE AYNISINI YAPTI' Ey Kılıçdaroğlu Gazi Mustafa Kemal'i hiç okumadın mı araştırmadın mı? Hem CHP'nin genel başkanı hem de cumhurbaşkanıydı. İşine geldiği zaman CHP'nin genel başkanı Atatürk diyorsun. Ama işine gelmediği zaman yok diyorsun. Milli şefleri İnönü hem genel başkandı hem Cumhurbaşkanıydı. 'NASIL CUMHURBAŞKANI ÖZLEDİKLERİNİ BİLİYORUZ' DP döneminde Celal Bayar CUmhurbaşkanı seçildiğinde genel başkandı. 27 Mayıs o kadar korktu ki seçilmişleri idamla kalmadı Cumhurbaşkanını da siyasetten yani halktan koparmaya çalıştı. Öyle gayret ettiler. Merhum Özal siyasetten cumhurbaşkanlığına geçti ne oldu? Sayın Demirel siyasetten cumhurbaşkanlığına geçti. Ne oldu? Sayın Abdullah Gül Başbakan yardımcısı dışişleri bakanıydı oradan geçti. Kötü mü oldu? Bunların nasıl bir Cumhurbaşkanı özlediklerini iyi biliyoruz. 'MİLLET BİZE İSTİKAMET ÇİZİYOR' Bu CHP zihniyetinden bir şey olmaz. Bu ülkede egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyoruz. Millet ne yaparsa en güzelini yapar. Milletin seçtiği bir cumhurbaşkanı ve başbakanla yani tam anlamıyla devlet millet el ele Türkiye çok daha yüksek seviyelere gelecek. Muhalefet altına gireceği damı akmayan bir çatı aramaya devam etsin. Değerli arkadaşlar 30 Mart'ta acayip bir fırtına esti: Bunların çatısını matısını uçurdu gitti. Hiçbir şey kalmadı. Şimdi biz evde çocuklar da soruyor. Dede diyorlar şapkadan nasıl bir tavşan çıkacak. Biz de bekliyoruz bakalım. Geometrik ölçülerin nasıl bir netice çıkaracağını bekliyoruz. Biz siyaset mühendisi değiliz. Çizim yapmıyoruz. Ama onlar buna özenmişler varsın devam etsinler. Millet bize istikamet çiziyor, rota çiziyor. Biz de o istikamette yürümeye devam edeceğiz.haberler.com