Görüş Bildir

Bilal Erdoğan Haberleri

Bilal Erdoğan ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Bilal Erdoğan ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Bugün Sadece Aktörler Değişti
28 Şubat döneminde İçişleri Bakanı olan TBMM Başkanvekili ve MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener, en son MGK kararlarının, tarihin tekerrürü ve bugün sadece aktörlerin değiştiğini söyledi.MHP İstanbul Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Meral Akşener, partisinin belediye başkan adayı proje tanıtımı için Amasya'ya geldi. Konuşmasında 28 Şubat'ta yaşanan olaylara da değinen dönemim İçişleri Bakanı Meral Akşener, '28 Şubat MGK toplantısında, 18 maddelik bir tasfiye kararı çıkmıştı. Bugün iş başında bulunan arkadaşlar, Rahmetli Erbakan hocayı yeterince direnmemekle suçlamışlardı. Allah'ın sopası yok. Bir gün evvelki MGK toplantısında bir karar çıktı. O günün Refah Partililerin savunduğu dille söylüyorum. Silahların gölgesinde yumuşatılmaya gayret edilerek imzalanmış metnin, bu sefer Rahmetli Erbakan'ı suçlayan bu ekiple yeniden irtica kovalamaya başlıyor. Haksızlık yaparsın yaparsın böyle ayağına dolanır. Dolayısıyla o gün ile bugün arasında sadece aktörler değişti. Dün askerler vardı, belinde silah vardı, ondan korkuldu deniliyordu, bugün belde silah yok ama milli iradenin temsilcileri bir karar verdi, irticai örgüt suçlaması. En son ki MGK toplantısında alınan çok enteresandır.' ifadelerini kullandı. 'CUMHURBAŞKANI'NIN JET HIZIYLA İMZALAMASI MANİDAR' Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) Adalet Bakanlığı emrine verilmesini 'Facia' olarak nitelendiren Akşener, '2010'da ne yapıldı? Referandum yapıldı. Bu referandumda AKP'nin çıkardığı Anayasa değişikliği referanduma gitti ve vatandaşımıza, milletimize propaganda olarak demokratikleşmeye yönelik çalışma olduğu söylendi ve o iddia ile de sonuç alındı. Şimdi nasıl oluyor? Kanun yapma yetkisi Meclis'in, uygulayacak olan hakimler yürütmenin. Böyle bir şey olabilir mi? Son dönemlerdeki günlük kelime ile söylüyorum, Cumhurbaşkanı'nı jet hızıyla imzalaması manidar.' diye konuştu. AK PARTİYE OY VEREN VATANDAŞLAR TRAVMA YAŞADI Akşener, son zamanlarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen konuşmalara da değindi. Akşener, AK Parti'ye oy veren vatandaşların adeta bir travma yaşadıklarını ifade etti. Akşener, 'Bizler bir başka partili olarak şok yaşadık ki bu ülkenin tarihinde asla bir vatandaş oy versin veya vermesin, bu ülkenin başbakanının böyle bir konuşma yapabilir olmasını kabul etmesi mümkün değildir. Bu iddia ya doğruysa? Konusu insanımızı müthiş etkilemiş durumdadır. Başbakanlık makamını deruhte eden bir kişinin bu manada bir konuşmasının olabileceğini dahi düşünmek insanların moralini sıfır etmiş durumdadır. Burada işin 'yaptın yapmadın' boyutunun dışında Sayın Başbakan bu milletin ruh sağlığı açısından, kedisine oy veren seçmenin inancı, ruh sağlığı ve bu ülkeye olan umudu açısından gereğini yapması lazım. Dört bakan çocuğuyla başlayan ve kendisiyle devam eden bu yolsuzluk, hırsızlık, çalma çırpma konusunda gerçekten vatandaşımızın, milletimizin kalbini ferahlatacak bir yol tutma zorunda, aksi taktirde genel başkanımızın ifade ettiği iç bütünlüğümüz bozulur, iç barışımız bozulur. Başbakan'a düşen iş yargı yoluyla aklanma yolunu açmalıdır. Türkiye milleti böyle bir şeyi hak etmiyor. Dünyanın bütün önemli gazetelerinin başlıklarında Sayın Başbakan ve oğlu arasında geçtiği iddia edilen o konuşmayla çalkalanıyor. Anadolu'da bir söz vardır 'İşi gargaraya getirmek' diye. Laf kalabalığı ile işin üzerini örtüp, vatandaşı Türkiye ile ilgili ümit etme, umutlu olma, milletimizin bu umudunu ortadan kaldırma hakkı kimsede yoktur.' dedi.Zaman
Fenerbahçe Diyaloğunun Deşifre Ettiği!
Nazlı Ilıcak/Bugün GazetesiFenerbahçe Kongresi Üzerine HesaplarTayyip Erdoğan ile oğlu Bilal'in Fenerbahçe Kongresi öncesi telefon konuşmaları internete yansıdı.Görüşmenin içeriğine girmeden önce bir tespitimi dile getirmek isterim. Erdoğan ile oğlu arasındaki ses yüksekliği farkları ve tonlamalar aynı 17 Aralık'ta gün boyu cereyan eden konuşmalardaki gibi. Erdoğan'ın sesi kısık ve boğuk, Bilal Erdoğan'ınki ise yüksek perdeden çıkıyor.Bu benzerliğin altını çizdikten sonra gelelim esas meseleye... Erdoğan, Aziz Yıldırım'a karşı Mehmet Ali Aydınlar'ı destekliyor. Oğlu vasıtasıyla ona taktikler gönderiyor. Aziz Yıldırım'ın kapanış konuşmasında sarf ettiği 'Son kaleyi düşürmeyeceğiz' cümlesi de, Başbakan'ın canını sıkmış. Oğlu, 'Anladığın iyi oldu, bugüne kadar çok iyi davrandın' diye babasını eleştiriyor. Babası 'Bu süreç içinde ona yüz verdim mi' diye soruyor, 'O kadar randevu istedi, vermedim' cümlesiyle Aziz Yıldırım'a karşı tavrını belli ediyor. Bilal'e göre, babası Fenerbahçe'yi korurken, 'Bu adam da nimetlenmiş oldu.'En büyük öfke, Ahmet Davudoğlu'nun damadı Ahmet Özokur'a. Özokur, Aziz Yıldırım'ın listesine girmiş.'Girmiş namussuz ya... Basketbolun mu ne başına gelmiş geçen dönemde. 26 milyon dolarlık da sponsorluk anlaşması yapmışlar. Herhalde oradaki menfaatinin başında durmak için basketbol şubesinin başına getirilecekmiş.''Bunların hayatları, omurgasız ve karaktersiz durmak. Bunların hayatları taraf tutmamak üzerine kuruluyken, böyle bir zamanda nasıl taraf tutmaya cesaret edebiliyorlar? Siz değil miydiniz, tarafsız, herkese aynı mesafede olmaktan dem vuran, her yerde karaktersiz duruş sergileyen... Hakikaten enteresan ya, gidip o namussuzun yanında. Bir de sen bakanın damadısın ya...'Kıssadan hisse1) Demek Fenerbahçe'yi ele geçirmek isteyen Cemaat değil, siyasetçilermiş.2) Bakan damadı olup da, Başbakan'dan farklı bir çizgide hareket etmek 'cesaret' işiymiş.3) Bu cesaretin mutlaka bir sebebi olması gerekirmiş. Meselâ, 'maddi menfaat...'4) Başbakanlar, talep edenlere randevu verip vermemek suretiyle onları cezalandırırmış.TONLAMA FARKIBaba-oğul Erdoğanlar arasında, 17 Aralık'ta cereyan eden konuşmalar zihinlerde birtakım soru işaretleri uyandırmıştı. Montaj mı, değil mi? Birçok kişi montaj iddiasını, sesler arasındaki seviye ve tonlama farklılığına dayandırıyordu. Bu konu hakkında, ABD'li ünlü siber uzmanı Joshua Marpet bir açıklama yaptı'Genç adamın sesi yüksek perdeden ve temiz. Daha yaşlı olanın ise sesi, düşük volümlü ve boğuk. Bu durum şöyle izah edilebilir: 1) Bir kişi kriptolu telefon kullanıyor olabilir. 2) Ayrıca, genç adamın telefonunda böcek bulunabilir. Bu da sesin adeta mikrofona konuşuyor gibi yüksek çıkmasına yol açar. Fakat böcek, mutlaka fiziki bir obje değildir. Bir yazılım programı olması muhtemeldir. 3) Her iki taraf da kriptolu telefon kullanıyorsa, birinin, merkezi sunucunun veri aralığından uzakta bulunması, seste yavaşlama ve düşüklük yaratabilir.'MANTIK EVLİLİĞİMontaj tartışmalarına Star Gazetesi, iki firma adı (John Marshall Media (JMM) ve Kaleidoscope Sound) vererek katılmıştı. Fakat 24 saat geçmeden her iki firmadan da Star'a yalanlama geldi.JMM'nin CEO'su John Marshall Cheary diyor ki: 'İmzayı atan kişi (Robin Lai), kendini bizim şirkette çalışıyor gibi göstermek amacıyla, kâğıdın üzerine JMM kartvizitini zımbalamış. Bu bariz sahtekârlığı yayınlayanlar, kendisinden utansın.'Kaleidoscope Sound şirketinin Facebook sitesindeki açıklaması ise şöyle: 'Bazı eklemelerin var olduğu gözlemi, bu kayıtların gerçek olup olmadığı ya da içeriğinin değiştirilip değiştirilmediğine dair bir teyit ve yalanlama olarak anlaşılmasın. Bunun için çok özel bir ses laboratuvarı gerekir. Biz, müzik yapımıyla ilgili ticari bir stüdyoyuz. Robin Lai, sadece 5 farklı konuşmanın art arda getirildiğini söylemiş.'Belgede imzası olan Robin Lai de 'Türkçe bilmediğim için kandırıldım' diye feryat ediyor.Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu eski Eşbaşkanı Joost Lagendijk'in latifesine bayıldım. Durumu bütün açıklığıyla gözler önüne seriyor. Diyor ki: 'Erdoğan, Çetin Doğan'ın damadı Rodrik'le mantık evliliği yaptı. Menfaat uğruna düşmanlar dost oluyormuş.'7 BİN KİŞİ DİNLENMİŞ!Önce Star'da '7 bin kişi dinlenmiş' başlığıyla çıktı haber. Sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın açıklamasıyla rakam 2 bin 280'e indi.Gelin gerçeği benden öğrenin: 234 kişi hakkında mahkemeden dinlenme kararı alındı. Aynı anda dinlenenlerin sayısı ise 80 ilâ 100 arasında değişiyor. Bu şu demek: Bazıları dinlenmiş, sonra devre dışı bırakılmış. Gerisi, dolaylı dinlemeler. Yani, izlenen kişinin konuşmasına takılıyorsunuz; ister istemez, sizin de tapeniz tutuluyor. 2 bin 280 diye verilen rakam, dinlenenlerin değil tape edilen konuşmaların toplam adeti. Zaten şu anda İstanbul Terör Şubesi'nde 2 bin ilâ 2 bin 500 kişi dinleniyor. Bunların önemli bir bölümü ciddi terör örgütleriyle ilişkili olduğu şüphesi taşıyan insanlar. Selam Örgütü, diğer örgütler kadar yaygın değil. Dolayısıyla, 7 bin hatta 2 bin 280 rakamının ne kadar mübalağalı olduğu buradan da ortaya çıkıyor.
Ak Parti'den Ses Kaydı İçin Suç Duyurusu
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerel seçim turuna başladığı Çanakkale mitingi yargıya taşınıyor. Ak Parti Merkez İlçe Başkanı Adnan Öncü, Türkiye gündemine damga vuran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarının Çanakkale Cumhuriyet Meydanı’da miting öncesinde katılımcılara dinletildiği gerekçesiyle sorumlular hakkında yasal işlem yapılması istemiyle Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu duyurdu. Öncü yaptığı yazılı açıklamada, Kılıçdaroğlu’nun mitingdeki açıklamalarını üzülerek izlediklerini belirtip, “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik yabancı medya ve karanlık çevrelerin kullandığı aynı dille saldırılarda bulunmasını şiddetli kınıyor ve sözlerini kendilerine iade ediyoruz. Henüz doğruluğu bile ispatlanmayan ve montaj olduğu da konunun teknik uzmanları ve otoritelerince ortaya konan ses kaydının gerçekmiş gibi yayınlanması konusunda AK Parti olarak CHP genel müdürü hakkında suç duyurusunda bulunduk. CHP zihniyetinde kişi hak ve özgürlükleri böyle mi korunuyor? Yalan yanlış söylemlerle insanları yanıltmak CHP yönetiminin adeta parti tüzüğü haline gelmiştir. Kaldı ki yolsuzluk ve rüşvet konusunda en son konuşacak siyasi parti CHP’dir. CHP yalan beyanlarla Cumhuriyet Meydanı’nda milletimizle alay edeceğine, önce Çanakkale’nin gündeminden düşmeyen su ve benzin yolsuzlukları hakkında Çanakkale’yi aydınlatmalıdır. Bu duruma “Cambaza bak cambaza' derler. CHP Genel Başkanını, şaibeli SGK Genel Müdürlüğü’nden tutun da Çanakkale’deki su, halk otobüsleri, imar, mezarlıklar gibi daha bir çok konuda halkı aydınlatmalıdır. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, halkı aydınlattığını her konuşmasında ifade etse de kendinden başka kimseyi de tatmin edememiştir” dedi. Ersan KÜÇÜKKURU / ÇANAKKALE, (DHA)
Umut Oran’dan Arınç’a “Siz Bu Kanunu Çok Ciddiye Alıyorsunuz” Sorusu
CHP, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın, yöneticisi olduğu Okçular Vakfı’na devredilmesi için okçular tekkesi ve arazisi için yaptığı girişimleri ve KİPTAŞ Genel Müdürü’ne yaptığı “aramış “siz bu kanunu çok ciddiye alıyorsunuz ya, KİPTAŞ başka Belediye başka” açıklaması TBMM gündemine taşıdı.CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yanıtlaması istemiyle hazırladığı soru önergesini TBMM’ye sundu. Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan Okçular Tekke ve arazisi önce Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne tahsis edilmiş daha sonra bu tahsis kaldırılmış, ilgili arazi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na tahsis edildiğini anımsatan Umut Oran, önergesinde şunları kaydetti:Siz bu kanunu çok ciddiye alıyorsunuz“İlgili Belediye tekkenin restorasyon ve çevre düzenlemesi işlerini kendi konut şirketi KİPTAŞ’a vermiş olup, ilgili arazinin KİPTAŞ tarafından Mütevelli Heyeti’nde Bilal Erdoğan, Ahmet Misbah Demircan, Hüseyin Ersan Topbaş ve Muhammed Topbaş’ın da olduğu Okçular Vakfı’na devredildiği görülmektedir.  Kamuoyunda yer alan iddialara göre devir sırasında Bilal Erdoğan, KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet Yıldırım’ı aramış “siz bu kanunu çok ciddiye alıyorsunuz ya, KİPTAŞ başka Belediye başka” demiş, yine yapılan masrafın hakedişi karşılığı arazinin kendilerine devrini talep etmiştir.”Arazinin rayiç bedeli nedir?Oran’ın önergesinde yer alan sorular şöyle:Bugün, yaklaşık 5.000 m2’lik bir alanda inşaası tamamlanan, mescid, hünkar kasrı, konferans salonu, müze, ve kütüphane olmak üzere beş ana bölümden oluşan, iki büyük toplantı salonu, 200 kişilik bir konferans salonu, okçuluk tarihi ile ilgili bir kütüphane ve Topkapı Sarayı Müzesi’nden alınacak ok ve okçulukla ilgili eserlerin teşhir edileceği bir müze yer alan, ok atış alanının altında 300 arabalık bir otopark bulunan bu kıymetli arazinin rayiç bedeli nedir? Okçular tekkesi ve arazisi Okçular Vakfı’na satış yoluyla mı yoksa tahsis yoluyla mı devredilmiştir? Bu iş için KİPTAŞ’a verilen bedel nedir? Bilal Erdoğan iddiasını araştırdınız mı?Başbakan’ın nüfuzu kullanılarak KİPTAŞ Genel Müdürlüğü’ne baskı yapıldığı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Beyoğlu Başkanı’nın da dahil olduğu kamu görevlilerinin da katılımıyla bu kıymetli arazinin bir vakfa kamu zararına yol açacak şekilde devredildiği, bu yolla vakfa usulsüz maddi kazanç sağlandığı, hukuka aykırı bu işlemlerin Başbakan’ın talimatıyla oğlu Bilal Erdoğan tarafında takip edilerek sonuçlandırıldığı iddialarının araştırılması için tarafınızca verilmiş bir talimat bulunmakta mıdır? Tarafınızca herhangi bir idari soruşturma başlatılmış mıdır? Bu olayların ortaya çıkartılması için sizin veya size bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan bir suç duyurusu bulunmakta mıdır?
Emrah Serbes'ten Yolsuzluk Göndermesi: 'Son Montajı Halk Yapacak'
Ünlü senarist ve Gezi Parkı sürecinde Erdoğan hakkında söyledikleriyle olay yaratan Emrah Serbes, Artı Bir TV canlı yayınında Mirgün Cabas'ın konuğu oldu. Her Şey programında Türkiye'nin sıcak 'tape' gündemini de değerlendiren Serbes, ' Fazla konuştuğumu düşünenler 'Bu adam yazardı, şimdi başka yere gitti' diyor. Onca tape'den sonra sen nereye gittin abi?Çıldırt bizi, güldürt bizi hocam, gönder tapeleri. Oturuyoruz, amcam eniştem var Berat'a bir fikir geldi. Osman'a da bir fikir geldi. Osman kim mi? BİM'den Le Kola alan 845 TL maaş alan bir adam. Eğer bunlar gerçekse kapatalım ülkeyi. Artık TC kimlik numaramızla kombinasyonla loto oynayalım.' diye konuştu. Başbakan Erdoğan ve Bilal Erdoğan arasındaki görüşmelere de gönderme yapan Serbes'in açıklamalarının satır başları şöyle: Son montajı halk yapacak. Tazmanya canavarı bile böyle yemedi. Medyada, başbakan ve Bilal'i kafada çorapla banka soyarken görse 'o marka çorap kullanmıyorlar' diye savunacak adamlar var. Merkez medyada çalışıp,ekmek parası için demesinler,o ekmek paranda 19 yaşında bir gencin kanı var,deme böyle. Bana diyor ki ormanda yaşa. Ben yaşarım abi. Ama sen de o duble yollarda çadır kur yaşa. Park direnişi falan derken baktım TOMA gelirken alkışlıyordu çocuklar. Niye alkışlıyorsunuz diyorum, abi ilk kez canlı TOMA gördüm diyor. Ben en çok çocuk ruhlu siyasetçileri seviyorum. Metro geldi ilk ben kullandım pozları var. Düşünsene New York metrosunda yeni bir hat açılacak yanında Obama, New York Valisi falan. Türkiye'de ise tüm kabine aynı vagonda. Bi devirse tüm kabine gitti. Beni siyasetçi falan anlamam bana ağaçlar kesilirken üzerine atlayacak adam lazım. Sırrı Süreyya abi gibi. Biliyor musun onun arabasında çift direksiyon var, eşbaşkan kontejyanı var ya. Ben hangi partiliyim biliyor musun; TOMA su sıktığında orada kim bayrağınıtutmuş direniyorsa beni o partiye yazın.Yeni bir kitap üzerinde çalışıyorum. 'Hürriyetleri için öksüren çocuklar' hakkında bir roman... Çok yakında Gayri safi milli gaz'dan payımıza düşeni alıyoruz. Cumhuriyet
Yeni Ses Kaydı: Yine Yargıya Müdahale İddiası
Başbakan Erdoğan'ın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a bir savcının dosyadan çekilme dilekçesinin kabul edilmemesi yönünde direktif verdiği öne sürülen bir ses kaydı yayımlandı Başbakan Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ arasında geçtiği iddia edilen bir ses kaydı yayımlandı. Kayda göre, “Erdoğan, ismini vermediği bir savcının dosyadan çekilme dilekçesinin kabul edilmemesini istiyor.” Başbakan Erdoğan’ın, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ’le Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan aleyhine açılan bir dava hakkında yaptığı bir telefon görüşmesi 3 Mart 2014’te yayımlanmış ve Başbakan, “yargıya müdahale” olarak değerlendirilen bu görüşmeyi dün (5 Mart 2014) yaptığı bir mitingde doğrulamıştı. Doğrulamadan bir gün sonra Başbakan Erdoğan ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile arasında geçtiği öne sürülen yeni bir kayıt yayımlandı. Youtube’da, Başbakan’a ait olduğu öne sürülen diğer ses kayıtlarını yayımlayan “Baş Çalan” adlı hesaptan dolaşıma sokulan yeni kayıtta yer alan görsellerde, görüşmenin “25 Aralık yolsuzluk soruşturmasına dair olduğu ve geri çekilme dilekçesinin kabul edilmemesi istenen savcının İdris Kurt olduğu” iddia edildi. Ancak ses kaydında bu bilgileri teyit eden ifadeler yer almadı. Bekir Bozdağ olduğu iddia edilen tarafın sesinin duyulmadığı kayda göre, Başbakan “4 kişi vardı ya yeni atananlar, onların içerisinden çekilen diyorum, bir tanesi çekilmiş veya bir dilekçe vermiş dilekçeyle alakalı, ondan haberin oldu mu” diye soruyor. Kayıtta, isim vermeden Bozdağ’ın yapacağı bir görüşmeden bahsediliyor. Kaydı yayımlayan “Baş Çalan” adlı hesabın Eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı olduğunu iddia ettiği kişi hakkında Erdoğan, “Yani şimdi görüşme yapacan ya şimdi yani onu kabul etmezse isabetli olur, kendisiyle galiba bir görüşme yapıldı, orda farklı bir şey var, onu yarın sabah seninle görüşürüz” ifadesini kullanıyor. Kaydın sonunda Erdoğan, “Kendisi kabul etmezse isabetli olur, zaten kendisi de geri alabilir” diyor. T24
Kılıçdaroğlu: 'Ses Kayıtlarını İstedik'
Kemal Kılıçdaroğlu, ses kayıtlarıyla ilgili 'Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının ses kayıtlarını ya da telefon kayıtlarını yayınlamasını istedik. Bu yayınlandığı zaman göreceksiniz ki Erdoğan'ın oğluyla yaptığı bütün görüşmeler doğru' dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,'Erdoğan'ın yaptığı konuşmaların montaj olmadığını bütün dünya biliyor. Nedeni de şu. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının ses kayıtlarını ya da telefon kayıtlarını yayınlamasını istedik. Bu yayınlandığı zaman göreceksiniz ki Erdoğan'ın oğluyla yaptığı bütün görüşmeler doğru' dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin mitingine katılmak için geldiği Artvin'de, CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'a misafir oldu. Dün partisince Artvin Valiliği önünde düzenlenen mitinge katılan Kılıçdaroğlu, ardından geceyi geçirmek için CHP Artvin Milletvekili Bayraktutan'ın Kafkasör Yaylası Ketrevan mevkisindeki evine gitti. Kılıçdaroğlu, sabah saatlerinde ise burada kahvaltı yaptıktan sonra dışarı çıkarak partililerle hatıra fotoğrafı çektirdi. Kılıçdaroğlu, partisinin Rize mitinginde dün yaşanan protestolara değinerek, 'Protesto olabilir, ben bunu yadırgamıyorum. Gencecik çocuklar provokasyona alet olmuş olabilir. Başka illere Erdoğan giderken olası protesto edenler gözaltına alınıp serbest bırakılmıyordu. Biz onları eleştiriyorduk, neden yapıyorsunuz diye. Rize'de bunun olmaması memnuniyet verici' diye konuştu. 'MONTAJ OLMADIĞINI BÜTÜN DÜNYA BİLİYOR' Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin 'Sayın Başbakan oğluyla arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşmalarının montaj olduğunu iddia ederek muhalefet liderleri için de bu şekilde kayıt hazırlayacaklarını, teknolojinin ne noktaya geldiğini gözler önüne sereceklerini söyledi. Bu noktadan hareketle Balyoz ve Ergenekon davalarındaki delillerin tartışmaya açılıp açılmaması konusunda neler düşünüyorsunuz' şeklindeki sorusunu yanıtladı. Bu ikisinin birbirinden ayrı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: 'Erdoğan'ın yaptığı konuşmaların montaj olmadığını bütün dünya biliyor. Nedeni de şu. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının ses kayıtlarını ya da telefon kayıtlarını yayınlamasını istedik. Bu yayınlandığı zaman göreceksiniz ki Erdoğan'ın oğluyla yaptığı bütün görüşmeler doğru. Onu yayınlamıyorlar. Bizimle ilgili ses kaydı oluşturabileceğini söylüyor. Oluştursun, ben oğluma telefon ederken 'oğlum, evdeki paraları sıfırlayın mı' diyeceğim. Bunu söylediğim zaman kargalar bile güler. Ev orada, gelsin ispat etsin, ispat etmeyen namerttir ama o kendi ağzıyla, kendi sözüyle 2 günde 5 kez konuşarak paraları sıfırlamak istiyor. Bunlar bir gerçek. 'Oğlum evde ne var, ne yok' diye sorarken herhalde bu bir montaj değildir.' 'MASUM İNSANLAR İÇERİDE YATIYOR' 'Balyoz ile Ergenekon davalarına gelince, buradaki delillerin sahteliği zaten pek çok uluslararası raporla ispat edildi' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 'Orada masum insanların yattığını Erdoğan kendisi de söylüyor ama ne gariptir o davaların savcılığını kendisi yapmıştır. Kendisi o davaların savcısıyım demişti. Acaba bugün vicdan azabı çekiyor mu? O masum insanlar içeride yatıyor. Emekli olmuş Genelkurmay Başkanına terör örgütü kurucusu muamelesi yaptılar. Yazık günahtır. Devlete yazıktır, devletin bütün kurumlarını alt üst ettiler. Sırf bir kişinin hırsı yüzünden. O kişi de ne oldu sonunda, hırsızlığı ortaya çıktı. Yolsuzluğu ortaya çıktı. Yasalara uymadığı ortaya çıktı. Yargıya müdahale ettiği ortaya çıktı. İhalelere fesat karıştırdığı ortaya çıktı. O kişinin Başbakanlık koltuğunda oturmaması lazım. Bir an önce oradan ayrılması lazım, eğer bu ülkeyi seviyorsa, bu ülkenin insanlarına saygısı varsa.' Kılıçdaroğlu daha sonra Hopa mitingine katılmak üzere helikopterle Kafkasör Yaylası'ndan ayrıldı. Kılıçdaroğlu, partisince Hopa ilçe merkezindeki festival alanında düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, ahlaklı siyaset yapılması gerektiğini belirterek, 'Siyasetçi yargıya müdahale etmeyecek, özgürlüğün önüne set çekmeyecek. Benim istediğim siyaset budur. Bu siyaset nedeniyle en büyük güvencem halktır' diye konuştu. 'KEMALPAŞA İLÇE OLACAK' Teklif sunmalarına rağmen hükumetin Kemalpaşa beldesinin ilçe yapılmasını önlediğini savunan Kılıçdaroğlu, 'Size sözüm var. CHP iktidarında Kemalpaşa ilçe olacaktır. Hopa benim gönlümde zaten bir il. Karadeniz'in incisi zaten' dedi. Hopa Belediye Başkanı Burhan Kasımoğlu'nun çalışmalarına değinen Kılıçdaroğlu, 'Hopa Belediye Başkanımız herkes evine alın teri ile ekmek götürsün diyen birisi. Başçalan gibi değil' diye konuştu. Başbakan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen telefon görüşmelerine de değinen Kılıçdaroğlu, '30 milyon avro ile 3 tane Hopa yaratılır' dedi. Türkiye'de bir üniversite öğrencisinin cebindeki notta 'hırsız var' yazdığı için Başbakan Erdoğan'a hakaret ettiği gerekçesiyle polislerce gözaltına alındığını söyleyen Kılıçdaroğlu, 'Ben o polislere sesleniyorum. Hırsız artık devlet sırrı olmaktan çıktı. Onun kim olduğunu artık Türkiye ve bütün dünya biliyor' diye konuştu. Kılıçdaroğlu, siyaseti 76 milyon yurttaş için yaptığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: 'İnsanlar evlerine huzur içinde dönsün diye siyaset yapıyorum. İşsiz kimse olmasın, herkes kazansın, herkes üretsin diye siyaset yapıyorum. Siyaseti kendim, çocuklarım, yakınlarım, dayım, amcam, oğlum için değil, bu ülkenin 76 milyon insanı huzur içinde yaşasın diye yapıyorum.' 'İNŞALLAH BİR GÜN BAŞBAKAN OLARAK GELECEĞİM' Kılıçdaroğlu, miting öncesi kendisine hediye edilen el dokuması bir atkıyı göstererek, 'Buna paha biçilmez. Çünkü bu alın teri ile üretilmiş bir üründür. Hırsızlık malı değildir. Onun için bunu şerefle, onurla, gururla boynuma asıyorum. Çünkü benim için alın teri her şeyden önemlidir' ifadelerini kulandı. Kılıçdaroğlu, defalarca geldiği Hopa'ya tekrar geleceğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: 'İnşallah bir gün de Başbakan olarak Hopa'ya geleceğim. Bütün Türkiye Hopa olduğu gün, Avrupa Birliği'nin kapıları sonuna kadar açılacak. Bu ülkede hırsızlık, yolsuzluk olmayacak. Her ailede huzur olacak. Ülkeye barış, dostluk ve kardeşlik gelecek. Bütün dileğim, tüm Türkiye Hopa olsun.' Kılıçdaroğlu, miting öncesi bir alışveriş merkezinin açılışının ardından yanına gelen Saadet Partisi Hopa ilçe belediye başkan adayı Daim Yılmaz ile kısa süre sohbet etti. Kılıçdaroğlu bu sırada, söz konusu adaya, yerel seçimlerde başarılar dileyerek, 'Rahmetli Erbakan milliyciydi, ülkesini severdi. Saadet Partisi'ne her zaman saygımız sonsuz' dedi. Kılıçdaroğlu, miting sırasında da boynuna, el dokuması atkının yanı sıra Hopaspor'un atkısını da taktı. Kemal Kılıçdaroğlu, konuşma yaparken platforma çıkan kız çocuğunu sevdi.AA
Annem ve Eşimin Namusu Gibi Erdoğan'a Güveniyorum, O Sesler Montaj!
Beyaz TV Spor Müdürü ve ünlü spor spikeri Ertem Şener Medyaradar’ın usta röportajcısı Alev Gürsoy Cimin’e bomba açıklamalar yaptı. İşte Ertem Şener’in Medyaradar’a verdiği o çok çarpıcı röportajı…  Spor dünyasından bir isimle siyaset konuşmak çok keyifliydi. Bu röportajın hikâyesi aslında bir tweet ile başladı. Ertem Şener’i ben spor dünyasından tanıyorum, işini de çok iyi yaptığını düşünüyorum. Geçtiğimiz günlerde bir tweet attı kendisi. Başbakan’a “Usta-Reis” diyor ve “yalnız” olmadığını söylüyordu. Çok şaşırdım doğrusu. “Biz gazeteciler biraz daha tarafsız olmalıyız” diye bir tweetle karşılık verdim. Belki de hata yaptım. Bilemiyorum. Çünkü artık “Gazeteci nasıl olmalı?” sorusuna yanıtım yok. İnanın kafam çok karışık. Kare kare sorular çözüyor, kündüne koyamıyorum. Medyayı da artık çok anladığımı söyleyemem. Ertem bana güzel bir yanıt verdi, “Herkes fikrini açıklıyor da ben neden susayım” dedi. Ben de bu röportajı yapmayı teklif ettim. Sağ olsun kırmadı. Çok da açık sözlü, lafı gediğine oturtuyor. İlk başta tereddüt ettim acaba nasıl karşılar diye ama çok misafirperverdi. Beyaz TV’de yaptık bu çarpıcı röportajı. Onu dinlerken aklıma “Ben Onu Çok Sevdim” dizisi geldi. Menderes için çekilen o güzel dizi. Ertem, Başbakan Erdoğan’ı çok seviyor, öyle ki artık bunu kendisine bir dava edinmiş. Erdoğan’dan söz ederken gözleri doluyor, duygulanıyor. Hatta heyecanlanıyor. Şaşırdım bu büyük sevgiye. Başbakan’dan “Beyefendi” diye söz ediyor. Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen ses kaydı için ise net konuşuyor . “Montaj” diyor. Ve hatta ekliyor: “Eşim ve annemin nâmusuna ne kadar güveniyorsam, Başbakan’a da o kadar güveniyorum” diyor. Cemaat konusuna gelecek olursak; 17 Aralık sonrası bağlarını koparmış. Artık Türkçe Olimpiyatları'na gitmeyecekmiş. Başbakan’ı çok sevdiği için “yalaka” ilan edilmesine de isyan ediyor. 'Evet, seviyorum hem de çok seviyorum' diye meydan okuyor. Tabii sadece siyaset değil spor dünyasını da konuştuk. Bana mesleki kariyerindeki en büyük ayıbı da anlattı. Şike sürecine nasıl baktığını da... Her kelimesi manşet, her sözü vurucuydu. Çok heyecanla dinledim. Şimdi o aynı heyecanla hemen aradan çekiliyorum çünkü sözü gene çok uzattım ve derhal sizi bu röportajla başbaşa bırakıyorum. Buyurun tanımadığınız yönleriyle size bir başka Ertem Şener… Sevgiyle kalın, hep umutlu olun. RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN** **Twitter: @gazetecialev **Mail: alevgursoy2008@gmail.com Ertem sence spor dünyası mı daha karışık şu sıralar siyaset dünyası mı? Bence siyaset dünyası daha karışık. Spor dünyasının kurtarılabilir bir yanı var ama siyaset dünyası için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Spor 90 dakika ile sınırlı kalıyor ama siyaset böyle değil. Siyaset her dakika karşı ataklar ve sürekli heyecanla geçiyor şu sıralar. Türkiye neyi yaşıyor sence? Türkiye bence kabuğundan çıkıyor. “DARBE GİRİŞİMİ VAR” Hakikaten bir darbe girişimi var mı, Başbakan’ın dediği gibi? Kesinlikle öyle... Darbe girişimiyle beraber Türkiye’nin kabuğundan çıkmaya çalıştığını düşünüyorum. Eskiden askerlerin darbe yapmasına şahit olurduk. Ben 39 yaşındayım ve şimdilerde YARGI DARBE girişimi görüyorum ve ben buna çok üzülüyorum. Bürokrasi ve yargıdaki bazı kadrolar sayın Başbakan’ı içeri atmak istedi. Bu çok açık… “ERDOĞAN’I İÇERİ ATMAK İSTEYEN PARALEL BİR YAPI VAR” Darbeyi yapmak isteyen o sivil yapıdan kasıt kim ya da kimler? Ve bu paralel yapı nedir? Ben bunun ABD ve İsrail kökenli olduğunu düşünüyorum. Herkes bir isim söylüyor ama şu bir gerçek bir paralel yapı var. “CEMAAT ERDOĞAN’I İSTEMİYOR” Cemaat mi bu paralel yapı? Şu anda cemaatin Başbakan’ı istemediği çok açık. Ben Başbakan’ın çok samimi olduğunu ve ülkesi için, milleti için bu yola başkoyduğunu düşünüyorum. “BAŞBAKAN’I ÇOK SEVİYORUM” Başbakan’a “reis ve usta” diyorsun sen, neden çok mu seviyorsun? Evet, hem de çok seviyorum, çok kıymet veriyorum. Bakın odamda Sayın Başbakanımız ve eşinin fotoğrafı duruyor. Çok değer verdiğim bir fotoğraf. Ben “Ustanın Hikâyesi”ni sunduğumda bu fotoğraf beyefendinin önünde duruyordu. Ben kendisinden rica ederek aldım. “İLK ELEKTRİKLENME BAŞKANKEN OLDU” Nereden geliyor bu sevgi, özel bir nedeni mi var, yoksa sadece siyasi tarzından dolayı mı? Ben filmi isterseniz başa sarayım. Bir gün Gaziosmanpaşa’dayım, bir baktım İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan geliyor. Bir meydandayız. Ben onu görmeyi çok istedim, çünkü çok merak ediyordum. Sonrasında baktım ki inanılmaz pozitif. O kalabalığın içinde göz göze geldik. Eliyle başımı tuttu. Ben o zaman üniversitedeydim. İlk o zaman kendisinin insanları ne kadar sevdiğine ve sıcaklığına tanık oldum. “BAŞBAKAN İÇİN AĞLADIM, ONUN İÇİN ÇOK DUA ETTİĞİM OLDU” Ya sonra? Aradan yıllar geçti. Kendisi Pınarhisar Cezaevi’ne girdi. Şu an Kral FM Genel Yayın Yönetmeni olan Gezegen Mehmet bana dedi ki: Seni ziyarete götüreyim mi? Çok heyecanlandım. Ama görüş için savcılıktan bir kâğıdım yoktu. “Gidelim” dedim. Gittik. Ancak ben içeri giremedim, Gezegen Mehmet girdi. Giremediğim için ağlamıştım. Onu ziyaret edemedim diye çok üzüldüm. Ama selamını almak yetti. Mehmet Abim bana en güzel hediyeyi vermişti o gün. Okuduğu şiir nedeniyle cezaevine girmesi beni çok etkiledi. Mektup bile yazdım kendisine. Ben çocukluğumdan beri zaten inançlı biriyim. Başbakan’a çok dua ettiğim oldu. Bakın benim dünüm de aynı bugünüm de. Bu konuda o dönemimi Gezegen Mehmet’e, Afrikalı Ali’ye sorabilirler. Hatta CNN Türk ve Kanal D yıllarımı da Rasim Ozan anlatsın. Muhafazakâr mısın? Ne kadar muhafazakârım bilemiyorum ama çocukluğumdan bu yana çok inançlıyım. Demokrat bir insanım karşı tarafa da çok saygılıyım ama benim düşünceme saygı duyulmadığında çileden çıkıyorum. “BAŞBAKAN ERDOĞAN İÇİN HEP DUA ETTİM” Peki, Başbakan seni seviyor mu, senin onu sevdiğin kadar? Farkında mı senin? Benim onu ne kadar çok sevdiğimin farkında, bence biliyor. Samimiyetimi biliyor Beyefendi. Ben onun için hep dua ettim, etmeye de devam edeceğim. Bana insanlar diyor ki “Neden CNNTürk’deyken, Star’dayken bu görüşlerini belli etmiyordun?” Ben size soruyorum şimdi: Beni bilen biliyordu zaten. Benim nasıl bir insan olduğumu. Ben hiçbir şeyi saklamam. Ben de eskiden içki içtim. Ben de günahlar işledim. Ama yıllar önce tövbe ettim. Şimdi içmiyorum. Çok şükür elimden geldiğince iyi bir insan olmaya çalışıyorum. Allah’ın beni devamlı gördüğünü bildiğim için ona göre yaşıyorum. 'BEN DE İÇKİ İÇTİM, GÜNAHLAR İŞLEDİM AMA TÖVBE ETTİM' Ben de tam bu noktada sana Beyaz TV’ye geçtin diye mi görüşlerin bu hale geldi diye soracaktım? Asla böyle bir şey yok. Bu çok saçma bir soru. Ben Beyaz TV’ye gelmeden önce de buydum. Bu kanala 1,5 yıl önce geldim. 17 ay önce ne Başbakan ile ilgili bir sıkıntı yaşanıyordu ne de Başbakan birileri ile ilgili bir sıkıntı yaşıyordu. Gezi olayları 30 Mayıs 2013’te başladı. Ben o tarihte gelmedim buraya, 2012 ‘de geldim. Ben o zamanlarda da Beyefendi’ye olan sevgimi her daim dile getirdim. Beni çok iyi tanıyanlar Beyefendi'ye olan sevgimi ve dava aşkımı bilirler. Yukarıda belirttiğim isimlere sorabilirler. “USTA’NIN HİKÂYESİ BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİYDİ” “Usta’nın Hikâyesi” programını da ona olan sevgim nedeniyle sundum. Sayın Osman Gökçek o büyük sevgimi bildiği için, beni layık gördü programı sunmaya. Ne kadar teşekkür etsem azdır kendisine. Çünkü ben o programı sunmayı çok istiyordum. Ben günlerce o program için çalıştım. Hayatımın en önemli anlarından biriydi o üç saat. Ben buraya gelmeden önce Gezi olayları yoktu. Hükümet ile cemaat arasında bir sıkıntı yoktu. Ben yaşanmamış bir şey için ne söyleyebilirdim, nasıl bir tweet atabilirdim ki? Star’da, CNN’deyken sorun yoktu çünkü. Ben o zaman twitter da kullanmıyordum bu kadar sık. Ben şu an elbette sosyal medyadan istediğim fikri paylaşırım. Diktatör dedikleri adama bak. Adama her türlü hakaret ediliyor. Adamın ailesine dil uzatılıyor, düşüncelerine dil uzatılıyor. Adamı “hırsız” yapıyorlar, bunu tırnak içinde söylüyorum çünkü asla inanmıyorum. Adama öldü diyorlar, her şeyi yapıyorlar. Tüm bunlara sesini çıkarmıyor. Sonra gelip buna diktatör diyorlar. Bana dünyada böyle bir diktatör gösterin adımı değiştireceğim. İstediğiniz ismi koyacağım. Diktatörün tanımını biz mi bilmiyoruz. “BANA BİR DİKTATÖR GÖSTERİN İSMİMİ DEĞİŞTİRECEĞİM” Bence de bir ülkenin başbakanına bu ağır ifade kullanılmamalı... Eleştiri elbette olur ama hakaret ve küfür asla… Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı bu adam ve herkes bu kişiye saygı duymak zorunda. “BAŞBAKAN DÖRT DÖRTLÜK BİRİ” Ben röportajcıyım ve tarafsız olmak zorundayım. Sadece soru sormakla yetkiliyim. Sence Başbakan’ın da hiç eleştirilecek tarafları yok mu? Kimse dört dörtlük değildir netice itibariyle değil mi? Benim bildiğim benim tanıdığım kadar yok. Ve ben Başbakanımızı çok da iyi tanıyorum. Dört dörtlük diye bir tanım varsa Başbakan için yaparım. İstanbul’daki Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden tutun, bugün 12 yıllık iktidar döneminde hala tanıyamadık mı? Sorun tanınamayanda değil tanıyamayandadır. Başbakanın her şeyi şeffaf. İftiralarla, dublaj ile montaj ile kul hakkına girmeyin. Yeter artık. 'BU MEDYA BAŞBAKAN'I AVUCUNDA OYNATACAK SANDI' Medyaya yönelik tutumu çok ağır değil mi? Bakın benim de bir süre içinde bulunduğum medya Başbakan’a zamanında “Muhtar bile olamaz” dedi. Bu medya Sayın Başbakanı birileri ile karıştırdı, bu medya Başbakan’ı avucunda oynatacak sandı. Bakın güçlü olduğunu düşündükleri zamanlarda herkes Sayın Başbakan’ın yanında. Zayıf olduğu bir anda mesela montajlar, dublajlar çıkıyor o zaman herkes hurra Sayın Başbakan’a vurmaya çalışıyor. Ben medyada çok samimi insan görmüyorum. Yahu bu Başbakan kim, ne yaptı, biri bana söylesin. “YANDAŞ DEĞİLİM BAŞBAKANIMIZIN YANINDAYIM” Yandaş mısın? Yandaş değilim sadece Başbakanımızın yanındayım. Bunun adı yandaşlık da değil, yalakalık da değil. Fenerbahçe Taraftarı Aziz Yıldırım’ı çok seviyor. Aziz Yıldırım yalakası mıdır? Galatasaray taraftarları Drogba’yı çok seviyor diye Drogba yalakası mı oluyorlar? “İSTER YALAKA DESİNLER İSTER YANDAŞ, BAŞBAKAN’IN YANINDAYIM” Sana “Yalaka” demelerinden rahatsız oluyor musun? Neyin yalakası Allah aşkına. Benim üç çocuğum var. Ben bir babayım, aile reisiyim. Bakın bu uğurda ister yalaka desinler, ister yandaş. Ben Başbakan’ın yanındayım. Sonu ne olursa olsun elimi taşın altına koydum. Şartlar ve düşünce ne olursa olsun ben Beyefendi’nin yanındayım. Benim ne CHP ne de MHP-BDP liderine karşı tek bir hakaretim, tek bir terbiyesiz tweetim de olmamıştır. Ben savunduğumu yazıyorum. Ben Başbakan’ı çok seviyorum. “BAŞBAKAN’DA KENDİMİ GÖRÜYORUM” Hayran mısın acaba? Ben Başbakan’ı gördüğümde, ona baktığımda kendimi görüyorum. Ona baktığım zaman aynı dili konuştuğumuzu görüyorum. Bugüne kadar 11 yıldır susan bir adamı ne hale getirdiniz? 11 yıldır bu adamı mahvettiniz, her türlü hakareti ettiniz. Girmediğiniz özeli kalmadı. Bırakın da bu adam da bugün sinirlensin. Ağzından birkaç istenmeyen kelime çıksın. Ölmüş annesi ile ilgili geçen gün bir video paylaştım. “İşte Sayın Erdoğan’ın ses kaydı” diye. Kendisi Kuran okuyor. Ne ölüye, ne diriye, ne de Kuran-ı Kerim’e saygıları var. Bu kadar alçak bir insan topluluğu olmuşuz. Yemediğim küfür kalmadı. “KEŞKE TWITTER KAPANSA” Bugün twitter olmasa ben bu işlerin bu kadar ilerleyeceğini sanmıyorum. Keşke twitter kapansa. Keşke ben de kapatsam. Yok artık. O kadar da değil. Zaten yeni internet düzenlemesi de yapıldı. Sosyal medya çok önemli. Ya bana her gün küfrediliyor. Yalan haber yayılıyor. Bakın ben şu an twitterımı açayım; adam benim her şeyime küfrediyor. Bu twitter benim özel sayfam değil mi? Benim beynim, benim düşüncelerim. Benim yazdıklarıma kimsenin müdahale etmeye hakkı yok. Mesela sizinle de bu röportajın başlangıcı twitter’dı. Benim beynimdeki, benim Allah ile aramda olanları buraya yazıyorsam bu benim en doğal hakkımdır. Ben Başbakan’a olan sevgimi yazıyorum buna laf söylemeye kimin ne hakkı var? “BAŞBAKAN’A SAYGI DUYAN HERKESE BEN DE SAYGI DUYUYORUM” Ertem Şener deyince akla spor geliyor. Sen siyasi rengini belli ettiğinde insanlar şaşırıyor olamaz mı? Niye etmeyecek mişim? Neden etmeyeyim? Türkiye’de hangi takımı tutuğunu söyleyen ilk spor spikeri benim. Ben “Beşiktaşlıyım” dedim. Başım dimdik hem de. Milyonların önünde söyledim. Ben hiçbir şey saklamam. Ben eşimle tanıştığımda beş dakika içinde evlenme teklifi eden bir adamım. Ben ateşli bir adamım. Ruhu bedenine sığmayan bir adam hem de. Ben içimdeki düşüncelerimi, fikirlerimi yansıtırım. Elinde bayrakla gezen bir adamım. “FİKİR HOLİGANIYIM” Ben fikir holiganı bir adamım ama bunu yaparken insanları kırmıyorum. Tırnak içinde söylüyorum Gezi Parkı’ndaki “İyi niyetli insanlar”a da saygı duyuyorum. Ben bugün Güneydoğu’da hakkını savunan Kürtlere de saygı duyuyorum. Ben Ermeni vatandaşlarımıza da saygı duyuyorum. Ben Türkiye Cumhuriyeti ve bayrağını savunan herkese saygı duyuyorum. Ben Başbakan’a saygı duyan herkese saygı duyuyorum. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’na saygı duymayan adama saygı duymuyorum. Bu insanın oğullarına, kızlarına, düşüncelerine yıllardır hakaret ediyorlar. Kimse ağzını açmıyor. Şimdi bırakın da biraz Başbakan konuşsun. Adam sustu bugüne kadar. Bu ülkede kötü giden bir şey söyleyin bana. “ALKOL DÜZENLEMESİ DE NORMAL, KIZLI-ERKEKLİ ÇIKIŞI DA” Bu konuda sana katılmıyorum çünkü bütün liderler her gün meydanlarda konuşuyor Başbakan da buna dâhil. Bakın Marmaray diyorlar karşı çıkılıyor. 3. köprü diyorlar karşı çıkılıyor. Havalimanı diyorlar karşı çıkıyorlar. Bakın ben bu havalimanı ile ilgili çok özel bir şey söyleyeceğim. Ben araştıran bir insanım. Bir kütüphanem var. Ben sadece spor üzerine konuşmuyorum. Futboldan anlayan sadece futboldan anlamaz. Sadece futboldan anlayan futbolu da anlamaz. Futbolun dışında bir şeyler bilmezseniz futbolu konuşamazsınız. 3. havalimanı Türkiye’ye yılda bir milyon dolar para kazandıracak. Türkiye’de her şey güzel gidiyor. Artık herkes özgür. Diyoruz ki gece 22’den sonra alkol satışı yapılmayacak. Gençler bir anda ayağa kalkıyorlar. Şu an bunu okuyan insanlara soruyorum: Sizin gece 10’dan sonra çoluğunuzun çocuğunuzun içki almasına gönlünüz razı olur mu? Dünyanın birçok ülkesinde var bu alkol düzenlemesi. Kapalı alanlarda sigara içimi yasaklandı, bundan daha güzel bir şey var mı? Eskiden ben Malatya’ya giderdim. 18 saat boyunca otobüste yanımdaki adam babam sürekli sigara içerdi. Ben “Baba sigara içme diyemezdim” Malatyalı bir çocuk babaya karşı gelebilir mi? 18 saat boyunca benim ciğerlerim parçalanıyordu. Şimdi takside bile sigara içemiyorsun. Kızlı-erkekli denen bir şey çıktı. Yahu benim iki oğlum bir kızım var. Benim o çocuklarım büyüdüğü zaman ben onların kızlı erkekli kalmasını istemem. Kalamazlar. Biz Türkiye’yiz. Biz Türk’üz. Örf-adet geleneği olan bir toplumuz biz. Bunları bu Başbakan söylüyor diye tartışıyorlar. “ANNEM VE EŞİMİN NAMUSU GİBİ ERDOĞAN’A GÜVENİYORUM. O SESLER MONTAJ” Velev ki başbakan ve oğluna ait olduğu iddia edilen o ses kaydı doğru çıktı. Tabii asla böyle bir düşüncemiz olamaz ama farz edelim ki öyle. Düşüncelerin değişir mi, sevgin, saygın? Biraz ağır olacak ama anneme ve karıma nasıl güveniyorsam, Başbakanımıza da o kadar güveniyorum. Annemin ve eşimin namusuna ne kadar güveniyorsam hem Sayın Erdoğan hem de Bilal Bey’e o kadar güveniyorum. Ben 29 Aralık’ta bir tweet atmıştım “Bilal Erdoğan’ın alnı secdeli, adam gibi adam. Bu ülke için dertli mi dertli” niye rahatsız oldular? Bu konuda beni bazı kötü niyetli insanların önüne atanlarla önce bu dünyada adalet önünde hesaplaşacağız.Hadi bu dünya neyse de kalbimi kıranları Allah’a havale ettim bu işin bir de öbür dünyada hesabı var. Gelinen süreçte hala o tweetin arkasında mısın? Sonuna kadar hem de... Ben eşime nasıl güveniyorsam onlara da öyle güveniyorum. Benim maaşımı Başbakan vermiyor ki, ben Başbakan’ı görmüyorum bile. Ben nasıl yalakalık yapayım? Bunlar benim en samimi duygularım. “ANNEM VE BABAMI DA AK PARTİLİ YAPTIM” Ailen de mi AK Partili? Mesela annen, baban, eşin. Onlarda da bu sevgi var mı? Annemle babamı ben AK Partili yaptım. Karımı da yine öyle. Babam CHP, annem MHP’liydi. Ama son iki dönemdir onlar da benden daha koyu AK Partili oldu, eşim de. Sence seçimlerde AK Parti’nin oy oranı ne olur? Türk insanı mağdur olandan yanadır. Şu anda Başbakanımızı bir karalama kampanyası var. Bu oyları artıracak. Cemaate yakınlığın var mı? Gülen Cemaati konusunda düşüncelerini merak ettim doğrusu? Evet, cemaate yakınlığım vardı. Vardı!.. Artık bitti… Onların da benim ile… “DAHA DA GİTMEM TÜRKÇE OLİMPİYATLARINA” Bu kavganın kazananı ya da kaybedeni kim olur? Ben Başbakanımızın çok samimi olduğunu düşünüyorum. Bana diyorlar ki: “Daha düne kadar Türkçe Olimpiyatları’nda sen de Hocaefendi’yi övüyordun.” Evet övüyordum. Ama artık Türkçe Olimpiyatlarına da gitmeyeceğim. Hiçbir bağım kalmamıştır cemaatle. 17 Aralık’tan sonra tarafımı belli ettim. Başbakanımıza haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Benim tarafım Başbakanımızın yanı. “BENİM TARAFIM BAŞBAKAN'IN TARAFI, BU ARTIK BENİM İÇİN BİR DAVA” Cemaate dokunan yanar diyorlar. Bu doğru mu? Bilmiyorum. Benim bir açığım varsa yanayım. Ne açığım var ki niye yanacakmışım? Cemaatten bazı arkadaşlar benim şimdiki tavrımı bir kusur olarak görüyor. Ben kendilerine de söyledim; ‘Sizin kusur olarak gördüğünüz şeyi ben dava olarak kabul etmişim’. Artı benim Gezi’den bu yana rotam hiç değişmedi. Ben hep Başbakan’ın yanındayım. Sonradan değişen ben miyim yoksa, neyse… Uzatmayalım. “GÖKÇEK’İ DE ÇOK SEVİYORUM, BU ÜLKE İÇİN BAŞINI ORTAYA KOYDU” Melih Gökçek’in de ses kaydı yayınlandı. O ses kaydının kendine ait olduğunu kabul etti. Sence CHP afişlerinin yayınlanmaması normal mi, gazeteci olarak yanıt istiyorum? Onun da arkasında mısın, onu da seviyor musun? Tabii ki çok seviyorum. Tabii ki Melih Bey’in sonuna kadar arkasındayım. Gücüm yettiğince. Dualarımla. Geziden bu yana elini değil, kolunu değil, başını, bedenini taşın altına koydu bu ülke için…Sayın Başbakan ve Sayın Gökçek bir dava arkadaşı. Onlar sırt sırta vermiş gönül arkadaşları. Başbakanımız gibi, Melih Gökçek, bu ülkeyi çok seven bir insan. O bir vatan sevdalısı. Hak dostu. Onunla oturup bir bardak çay içmek lazım onu tanımak için. Çok başka biri. “MELİH GÖKÇEK YÜZDE BİR TRİLYON ANKARA’YI ALIR” Ankara’yı alır mı sence? Ceketi yeter. Yüzde yüz değil yüzde bir milyon alır. Bu röportajı saklayın yüzde bir milyon bile belki eksik söylüyorum yüzde bir trilyon alır. Allah’ın izni ile. “OYUM ELBETTE AK PARTİ’YE” Oyun zaten çok açık AK Parti’ye değil mi? Çok net belli değil mi? Elbette. Ben çalışanın yanındayım. Her şey çok güzel gidiyor. “YENİDEN YARGILAMADAN YANAYIM” Dinlemeler diyoruz, montaj diyoruz. Başbakan mağdur, iktidar mağdur peki ya yıllardır Silivri’de yatanlar ne? Onların günahı ne, tarafsız bir şekilde soruyorum? Ben çok net herkesin tekrar yeniden yargılanmasını istiyorum. Bugün herkes yeniden yargılansın. Aziz Yıldırım da. FB’li yöneticiler de.Silivri’de yatanlar da. İlker Paşa da. Bu yeniden olmalı. Suçlu tabii ki cezasını çeksin ama bilerek kalem kırmaya, idam etmeye tahammül edemem. 'BAŞBAKAN’I SEVİYORUM DİYE ARKADAŞLARIM BENİ TWİTTERDAN VE YÜREĞİNDEN SİLİYOR' Medyayı nasıl buluyorsun? Maalesef medya bölünmüş durumda. Kutuplaşmalar var. Medyada arkadaşlıklar da bozuldu. Ben Başbakan’ı seviyorum diye eski çalıştığım kurumlardaki arkadaşlarım, medya dışından dostlarım, çocukluk arkadaşlarım beni yüreğinden, twitterdan siliyor. “BAŞBAKAN'I SEVİYORUM DİYE ÖZEL SUNUMLARA BİLE ÇAĞIRMIYORLAR ARTIK” Çok garip değil mi bunlar? Bakın ben de çok şeyler yaşadım. Öyle ki bizler dışarda da özel işler alabiliyoruz. Reklam seslerinden tutun, özel sunumlara kadar her şey durdu. Kestiler. Sebep; Başbakanımızın yanında olmam ve fikirlerimi açıkça belli etmem. Olsun. Çok şükür. Hani diyorlar ya bana ‘çıkarları için menfaatleri için, para için Başbakan’ı savunuyor’ diye. Tam aksi aslında. Çıkarlarım için hareket etseydim şu anda 3-4 kat daha fazla kazanıyordum. Ama ben halimden memnunum. Benim için para değil inandığım değerler önemli. Ben sonuna kadar Başbakanımızın yanında olmaya devam edeceğim.Yanımda medyadan, ailemden kimse kalmasa da tek başıma olsam da Başbakanımızın yanında olacağım. “MAHALLE BASKISI YAŞIYORUM” Mahalle baskısı yaşadın mı mesela? Şu anda yaşadığımın adı tam da bu. Ben bugün Beyaz TV’de söylediklerimi yarın Star’a gittiğimde de söylerim. Ben Başbakan’ı savunduğumu söylüyorum bunu söylemek de bir demokrasi. Bütün gazeteciler fikirlerini saklasın ben de saklayacağım söz veriyorum. O zaman gazetecilik yapılmaz ki? O zaman bana neden susun diyorsunuz? Susun demiyorum eleştirilecek hiç mi bir tarafı yok diyorum? Neden o zaman fikirlerimi saklayayım. Twitterımı bir gün size vereyim emin olun dayanmazsınız. O küfürlere katlanamazsınız. “BAŞBAKAN OLSAM BEN DE ARARDIM” Mesela Başbakan’ın Fatih Saraç’ı arayıp bir alt yazıya müdahale etmesi doğru mu? Futbolun da siyasete karıştığı dönemler oldu. Biz de şimdiye dek şike konuştuk, FB cephesinde yaşananları konuştuk ama ben tek bir gün Başbakan’ın arayıp da bize müdahale ettiğini görmedim. Burada suçlu Başbakan değil bence. Benim fikirlerim biraz serttir. Ben bunları bir birikim olarak görüyorum. Başbakan olsam belki ben de arardım. Yetmez mi? Sen de seninle ilgili bir haber olsa ararsın. “MEDYANIN SORUNU SAYGISIZLIK” Sence medyanın en büyük sorunu ne? Saygısızlık. Gülen ile şu süreçte röportaj yapmak ister miydin? Hayır istemezdim. Artık hiçbir şeyi merak etmiyorum çünkü.ı Muhalif cepheden beğendiğin gazeteciler kimler? Yok. medyaradar.com ALEV GÜRSOY CİMİNRöportajın tamamı için tıklayınız!