Görüş Bildir

Balyoz Davası Haberleri

Balyoz Davası ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Balyoz Davası ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Anayasa Mahkemesi'nin İlker Başbuğ Kararı Ne Anlama Geliyor?
Anayasa Mahkemesi, Ergenekon davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan 26'ncı Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un bireysel başvurusunu görüştü. AYM, 'Kişi hak ve hürriyetleri ihlal edilmiştir' dedi. Anayasa Mahkemesi kararda şöyle dedi: 'Mahkumiyet kararının gerekçesinin yasal süre içinde dava dosyasına konulmaması nedeniyle tahliye talebi hakkında karar verilmemesi şikâyetlerinin kabul edilebilir olduğuna, gereğinin yapılması ve başvurucunun tahliye talebi hakkında karar verilmesi amacıyla karar örneğinin Mahkemesine gönderilmesine, oy birliğiyle karar verildi. Özgürlükten yoksun bırakmanın hukuki olmadığı iddiasının Mahkemesince etkili bir şekilde incelenmeden reddedilmesi ve mahkumiyete ilişkin gerekçeli kararın açıklanmamasından dolayı Yargıtay önüne götürülememiş olması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği kapsamında Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasının ihlal edildiğine, oy birliğiyle karar verildi.' Yüce Divan'da yargılanması gerektiğini ileri sürmüştü 26'ncı Genelkurmay Başkanı Başbuğ, avukatı İlkay Sezer aracılığıyla yaptığı bireysel başvuruda, Yüce Divan'da yargılanması gerektiğini ileri sürerek görevsiz bir mahkeme tarafından yargılandığını iddia etmişti. Başbuğ, dilekçesinde tutukluluğa ilişkin itirazlarının incelenmeden reddedildiğini belirtmiş, özel yetkili mahkemelerin uygulamaları sonucu kişi hürriyeti ve özgürlüğünün ihlal edildiğinin tespit edilmesini istemişti. CNN Türk
İlker Başbuğ'un İlk İşi: 'Sessiz Çığlık'
BALYOZ ve Ergenekon Davası tutuklularının yakınları tarafından her hafta düzenlenen Sessiz Çığlık 76'ıncı buluşmasına, Anayasa Mahmesi'nin kararının ardından dün tahliye edilen eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da katıldı. Sessiz Çığlık eylemine İlker Başbuğ'un yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ve gazeteci Ayşenur Arslan'da katıldı.İlker Başbuğ Sessiz Çığlık eyleminde önemli açıklamalarda bulundu. İlker Başbuğ konuşmasına Vardiya Bizde Platformu'nun kadınlarını kutlayarak başlarken, sözlerini şöyle sürdürdü:'Benim dün esaret dönemimden kurtulmam bir başlangıçtı. Bunun devamı mutlaka gelecek bundan emin olun. TSK’ya en büüyk darbe Balyoz Davası vasıtasıyla vuruldu. 323 silah arkadaşım bu dava kapsamında ceza aldı. Ama ümit ediyorum ki onların da özgürlüğü de yakındır.ENGİN ALAN’IN ARAMIZDA OLMAMASI TBMM’NİN AYIBIBu arada özellikle bütün tutuklu milletvekilleri serbest bırakıldı, ancak bugün cezaevlerinde bir vekil kaldı. O da Engin Alan… Onun bugün aramızda olmaması her şeyden evvel bana göre TBMM’nin ayıbıdır. Engin Alan ben Kuleli Askeri Lisesi’nde 15 yaşındayken ortaokuldaydı, 13 yaşındaydı. B eraber çok yerde görev yaptık. Bugün tek vekilin Balyoz kapsamında cezaevinde olması hepimizin ayıbıdır. Hepimizden evvel de TBMM’nin ayıbıdır.BÜTÜN ARKADAŞLARIMIZIN ÖZGÜRLÜĞÜ YAKINBugün bu yağmur altında buraya gelip destek veren herkese candan teşekkür ediyorum. Balyoz Davası’ndaki arkadaşlarımız bütün arkadaşlarımızın özgürlüğü yakındır. Burada hep beraber onları kucaklayacağız.'Odatv.com
Balyoz Mahkumları Emekli Edilmedi
Genelkurmay Başkanlığı ile hükümetin, yeniden yargılama umudu doğan Balyoz davasının muvazzaf askerlerinin TSK’yla ilişiğinin kesilmesi işlemini askıya aldığı ortaya çıktı.Ergenekon davasında müebbet hapse mahkum edilen eski Genelkurmay Başkanı emekli Org. İlker Başbuğ’un tahliyesi, Silivri’deki çok sayıda isim için umut ışığı olurken, hükümet ile Genelkurmay Başkanlığı’nın, Yargıtay tarafından 9 Ekim’de verilen kararla mahkumiyeti kesinleşen Balyoz davasının muvazzaf sanıkları için süreci “beklemeye” bıraktıkları öğrenildi. Vatan gazetesinden Levent İçgen'in haberine göre, “Milli Ordu’ya kumpas kuruldu” iddialarının ardından kumpasla ilgili suç duyurusunda bulunan Genelkurmay Başkanlığı’nın, “mağduriyet ve hak kaybı yaşanmaması için” Balyoz’un muvazzaf sanıklarının emeklilik işlemlerini dondurduğu ortaya çıktı. Ayrıca bu karar doğrultusunda askerlerin askeri cezaevlerinden sivil cezaevlerine nakledilmesinin de önüne geçildi. Nakil işlemlerinin muvazzaf askerlerin TSK’dan ilişiğinin kesilene kadar durdurulma kararının, askerlere önce sözlü olarak bildirildiği, daha sonra ise yazılı bildirildiği belirtildi. Askeri kaynaklar, “30 Mart yerel seçimlerinden sonra bu askerlerin durumuyla ilgili hükümetin yeni adımlar atması noktasında beklentinin bulunduğunu” ifade etti. Son imza Köşk’ten Bu karar, emeklilik hakkını kazanamayan personel açısından kritik önem taşıyor. Balyoz davasından halen askeri cezaevlerinde 128 muvazzaf subay bulunuyor. Aralarında 13 general ve amiralin yer aldığı muvazzafların 95’i albay, 15’i yarbay, 4’ü binbaşı ve 1’i yüzbaşı rütbesinde bulunuyor. Yargıtay aşaması tamamlanan Balyoz davası ile ilgili olarak Özel Yetkili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Savcılığı bir süre önce mahkumiyet kararları ile ilgili yazıyı ilgili mercilere göndermişti. Bu yazı doğrultusunda TSK ile ilişiği kesilen personelin askeri cezaevlerinden sivil cezaevlerine nakledilmesi bekleniyordu. Ancak Genelkurmay Başkanlığı, hükümet yetkilileriyle uzlaşıya vararak bu süreci dondurdu. TSK’dan ayırma işlemlerinde son imza yetkisi Cumhurbaşkanlığı makamında bulunuyor. Cumhuriyet
Perinçek’e Tahliye Veli Küçük’e Ret!
Mahkemeler 19 Ergenekon sanığının tahliyesine karar verdi. Tahliyesine karar verilen son isimlerden biri Doğu Perinçek. Veli Küçük dahil 7 sanığın tahliye talebi ise reddedildi. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Anayasa Mahkemesi'nin 'hak ihlâli' kararı üzerine 7 Mart Cuma akşamı Silivri Cezaevi'nden çıkarken, Ergenekon davasının diğer sanıkları için de tahliyeler gündemdeydi. Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıran ve tutukluluk süresini 7,5 yıldan 5 yıla indiren yasanın cuma günü yürürlüğe girmesiyle, 5 yılı aşkın süredir cezaevide bulunan tutukluların tahliyesine kesin gözüyle bakılıyordu. Zira cuma günü birkçok davada benzer tahliye kararları çıkmıştı. Ancak, 13. Ağır Ceza Mahkemesi bugün sürpriz bir karar verdi. Veli Küçük, Doğu Perinçek, Tuncay Özkan, Sedat Peker, Mustafa Levent Göktaş'ın da aralarında olduğu Ergenekon davası sanığı 33 kişinin tahliye taleplerini reddetti. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıran yasanın anayasaya aykırı olduğunu, bu konudaki kararın HSYK tarafından verilmesi gerektiğini söyledi. Özese, bu konuda Anayasa Mahkemesi'ne başvurduklarını açıkladı. Diğer mahkemelerden tahliye kararları Bu karardan kısa bir süre sonra, 13. Ağır Ceza'nın 'tahliye talebi reddedildi' diye açıkladığı isimlerden Tuncay Özkan, Levent Göktaş ve Sedat Peker için tahliye kararı açıklandı. Bu kararı 21. Ağır Ceza Mahkemesi verdi. Mahkeme Tuncay Özkan ve Levent Göktaş'a yurtdışı yasağı koyarken, Sedat Peker'e aldığı ceza miktarını dikkate alarak yasak koymadı. Ardından tahliye taleplerini inceleyen çeşitli mahkemelerden peş peşe tahliye kararları çıktı. Eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, Emekli Org. Hasan Iğsız, Alaaddin Sevim, Danıştay saldırısı sanığı Alpaslan Aslan, Albay Dursun Çiçek, Eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, Kemal Kerinçsiz, Yalçın Küçük, Teğmen Mehmet Ali Çelebi. gazeteci Merdan Yanardağ, Mehmet Demirtaş, Hikmet Çiçek ve Hasan Atilla Uğur için tahliye kararı verildi. Aralarında Veli Küçük'ün de bulunduğu 7 sanığın tahliye talepleri ise reddedildi. Aslan ve Çiçek cezaevinden çıkamayacak Dursun Çiçek, Balyoz davasından hüküm giydiği için, Alpaslan Aslan da 3 davadan kesinleşmiş toplam 4 yıl 2 ay cezası olduğu için cezaevinden çıkamayacak. Aslan'ın avukatı, bu cezanın yattığı süreden düşülmesini isteyeceğini açıkladı. İlk Tuncay Özkan tahliye oldu Silivri Cezaevinden ilk çıkan isim 1994 gün sonra tahliye olan Ergenekon sanığı Tuncay Özkan oldu. Özkan çıkışta yaptığı açıklamada, '6 yıl sonra zulmün bittiği, özgürlüğe kavuşytuğumuz bir gün olmasını çok isterdim. 6 yıl boyunca çektiğimiz sıkıntıların, gündem olmasını isterdim. Biz kin, husumet, öç alma duygusu içinde asla değiliz' dedi. Tuncay Özkan 1996'dan 2007'ye kadar 5 kez suikast girişimine uğradığını, 2007'de de öldürülmediği için hapse atıldığını söyledi. 'Bugün çıkarken dahi, aldıkları tavır ibretliktir, şeytanla yatağa girdiler, çarpılarak çıktılar' diye konuştu. Bozdağ: HSYK'yı göreve çağırıyorum Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ergenekon mahkemesinin kararına ilişkin açıklamada, 'İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kaldırılmış bir mahkemedir. Ortada olmayan bir mahkeme var. Burada görevli hakim ve savcıların görevleri sona ermiştir. Bunlar sadece ellerinde bulunan dosyaları devredebilirler. Bu işlemleri yapabilirler. Karar verme yetkileri yoktur. HSYK'yı göreve çağırıyorum' dedi. Mahkemenin ısrarı 13- Ağır Ceza Mahkemesi, davaya bakan mahkeme. Tahliye talepleri için yetkinin kendisinde olduğunu söylüyor. Sanık avukatları ise, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin artık yok hükmünde olduğunu, tahliye taleplerinin nöbetçi mahkemelerce karara bağlanması gerektiğini savunuyor. Sanık avukatlarından Celal Ülgen, ilginç bir iddiada bulundu. Ülgen, hafta sonu 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin infaz koruma memurları aracılığıyla Ergenekon sanıkları tek tek tahliye dilekçesi topladığını iddia etti. Ve bu dilekçeler ışığında tahliye taleplerini reddettiği söyledi. Ülgen 'Biz avukatlar olarak mahkemeye böyle bir başvuruda bulunmadık. Bu mahkeme kanunla kaldırıldı. Mahkeme kanuna direniyor. Beni HSYK kurdu o kaldırsın nasıl der? Artık tarihe gömüldüler. Bunlar sadece direnmedir. Bu bir darbedir. Darbeyi yargılayanlar darbe yapmaya çalışıyor. Bazı nöbetçil mahkemeler de tahlliye taleplerine direnebilir.' dedi. Ülgen, tahliyelerle ilgili bir sorun yaşanmayacağını savundu. 'Sorun çıkması için legal bir kurum olmalıdır karşı tarafta. Legal bir kurum yok. Onun için verilen kararın kıymet-i harbiyesi yok' diye konuştu. Al Jazeera'nin görüşünü aldığı bir savcı ise, özel yetkili mahkemelere ellerindeki dosyaları teslim etmeleri için 15 gün süre tanındığını, bu süre içinde yetkinin de kendilerinde olduğunu söyledi. 13. Ağır Ceza'nın 'hayır' dediği isimler Mustafa Levent Göktaş, Mehmet Fikri Karadağ, Özkan Kurt, Ulaş Özel, İsmail Sağır, Mehmet Demirtaş, Hasan Ataman Yıldırım, Levent Ersöz, Muzaffer Tekin, Sedat Peker, Boğaç Kaan Murathan, Semih Tufan Gülaltay, Veli Küçük, Fikret Emek, Kemal Kerinçsiz, Serdar Öztürk, Yalçın Küçük, Aykut Metin Şükre, Ergün Poyraz, İbrahim Şahin, Kemal Aydın, Doğu Perinçek, Mehmet Bedri Gültekin, Turhan Özlü, Erkan Önsel, Hikmet Çiçek, Mehmet Deniz Yıldırım, Hasan Atilla Uğur, Tuncay Özkan, Durmuş Ali Özoğlu, Memet Zekeriya Öztürk, İsmail Yıldız, Oktay Yıldırım. Hukukçuların görüşü: Mete Göktürk - Eski Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı: 'Özel yetkili mahkemeler kalkınca bu davalar ağır ceza mahkemelerine devredildi. İki mahkemenin aynı suçlara farklı kararlar verebildiğini görüyoruz. Tam bir hukuk karmaşası hakim. Bu kararlara itiraz etmek hâlâ mümkün. Tahliye kararı verilenler çıkacaktır, asıl mağdur olanlar tahliye kararı verilmeyenler.' Yusuf Utku Tekayak - Ergenekon davasından 10 yıl hapis cezası alan Sedat Peker’in avukatı: 'Özel yetkili mahkemeler kalkınca, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yetkisi kalmadı. Artık incelemeleri yapacak olan diğer mahkemeler. 13. Ağır Ceza hâlâ görevli olduğunu söyleyip tahliyeleri reddediyor; ama bunun çözümü başka bir mahkemeyle alakalı değil. Kararı Yargıtay verir. 13. Ağır Ceza’nın tahliyesini reddettiği kişiler de itiraz hakkını kullanmalı. Tutukluluk süresinin 5 yıla inmesiyle zaten 13. Ağır Ceza kendiliğinden tahliye kararı vermeliydi. Burada bir hukuksuzluk var. Anayasa’yı ihlâl ediyor.' Süreç Başbuğ'un tahliyesi ile başlamıştı Mahkemelere, yeni yasanın yanı sıra, İlker Başbuğ'un tahliye gerekçesine atıfta bulunarak yapılan başvurular da vardı. Anayasa Mahkemesi, davada 5 Ağustos'ta açıklanan kararın gerekçesinin hâlâ yazılmadığına, bu nedenle temyiz yolunun kullanılamadığına dikkat çekmişti. Sanık avukatları dilekçelerinde, 'Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlâl edildiği' yönündeki yüksek mahkeme kararının tüm sanıkları ilgilendirdiğini, Başbuğ için verilen tahliye gerekçelerinin kendileri için de geçerli olduğunu belirtti. Cuma gününden itibaren İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne bu iki gerekçeyle tahliye talebinde bulunanların sayısı 30'u geçti. Bu isimler arasında Yalçın Küçük, Sedat Peker ve Teğmen Mehmet Ali Çelebi de var. 5 yılı aşkın süredir cezaevinde olan ve müebbet hapis cezası alan gazeteci Tuncay Özkan, yine müebbet alan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Albay Hasan Atilla Uğur, Muzaffer Tekin, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Hikmet Çiçek, Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım da daha önce tahliye talebinde bulunmuştu. Tutukluluk süresini 5 yıla indiren yasanın yürürlüğe girmesinin ardından, ilk tahliye olan isim, Hrant Dink cinayeti davası sanığı Erhan Tuncel'di. 8 Mart Cumartesi günü de, Zirve Yayınevi cinayetleriyle ilgili davanın beş sanığı tahliye edilmişti. aljazeera.com.tr
Başbuğ'dan 18 Mart Mesajı
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ:'Bugün 18 Mart 2014. Çanakkale Zaferi'ni kazananların torunları, Türk Donanması'nın en güzide personeli, düzmece ve kirli oyunlarla Balyoz hükümlüsü olarak cezaevlerinde tutsaktır. Türk Donanması'na oynanan bu oyunun hâlâ farkında olmayanları, seyirci kalmaya devam edenleri büyük şaşkınlıkla ve üzüntüyle izlemekteyiz'Ergenekon Davası'nda 7 Mart'ta tahliye edilen Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Çanakkale Deniz Zaferi'nin 99'uncu yıldönümü ve 18 Mart Şehitleri Anma Günü'ne ilişkin bir mesaj yayımladı.'BALYOZ' VURGUSUİlker Başbuğ, avukatı İlkay Sezer aracılığıyla yayımladığı mesajında, 'Balyoz Davası' nedeniyle tutuklanan Deniz Kuvvetleri mensuplarına dikkat çekti. Başbuğ, şunları kaydetti:'18 Mart 1915 günü Çanakkale'de Dünya'nın yenilmez donanması, Türk askeri karşısında yenilmiştir. Deniz harekâtının bu şekilde sonuçlanması Dünya'da büyük bir şaşkınlık yaratmıştır. Bu büyük zaferi kazananları, Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere saygı ve şükran duyguları içinde anmaktayız. Bugün 18 Mart 2014. Çanakkale Zaferi'ni kazananların torunları, Türk Donanması'nın en güzide personeli, düzmece ve kirli oyunlarla Balyoz hükümlüsü olarak cezaevlerinde tutsaktır. Türk Donanması'na oynanan bu oyunun hâlâ farkında olmayanları, seyirci kalmaya devam edenleri büyük şaşkınlıkla ve üzüntüyle izlemekteyiz. İlker Başbuğ.'
İlker Başbuğ: "Adalet İstiyoruz"
Ergenekon Davası’ndan 7 Mart günü tahliye edilen Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Silivri Cezaevi’ne geldi. Saat 11.45’de Silivri Cezaevi’ne gelen Başbuğ, burada Balyoz Davasından tutuklu bulunan emekli Orgeneral Bilgin Balanlı, Zirve Yayınevi Davası’ndan tutuklu emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Devrimci Karargah Davası’ndan tutuklu bulunan Hanifi Avcı’yı ziyaret etti. Yaklaşık 4 saat süren ziyaretinin ardından Başbuğ, Ergenekon ve Balyoz Davası’ndan tutuklu bulunan sanık yakınları tarafından oluşturulan Nöbet Çadırı’nı ziyaret etti. İLKER BAŞBUĞ NÖBET ÇADIRINI ZİYARET ETTİ Nöbet Çadırı’nda İlker Başbuğ’u, Ergenekon Davası’ndan geçtiğimiz günlerde tahliye edilen İşçi Partili Erkan Önsel ve İşçi Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Levent Kırca ile İşçi Partililer karşıladı. Burada bir konuşma yapan Başbuğ, 7 Mart 2014 Cuma Günü Silivri Cezaevi’nden tahliye edildiğini söyleyerek' O gün sizlerle yapmış olduğum konuşmada özellikle şu noktanın altını çizdim. Dedim ki, ’Benim bugün Silivri Cezaevi’nden tahliye olmam yeni bir dönemin başlangıcı olacak. Aksi taktirde benim kişisel olarka tahliye olmam bana göre hiç bir anlamı ve önemi olamazdı. Bir başlangıç olmasını bekledim, istedim. Nitekim ondan sonraki süreçte hepimizin gördüğümüz gibi sözde Ergenekon Davası’ndan cezaevlerinde tutuklu bulunan kimse kalmadı' diye konuştu. 'BİZİM KALBİMİZ SEVGİYLE DOLU HERŞEYE RAĞMEN' 'Şunu tekrar burada ifade etmek istiyorum. Bizim kalbimiz sevgiyle dolu herşeye rağmen' diyen Başbuğ, Hiçbir zaman ne içimizde nefret duygusu var, ne intikam duygusu var. Ama bir duygumuz var, dimdik ayakta. Biz adalet istiyoruz. Haksız yere Silivri’de, Hasdal’da , Hadımköy’de, Sincan’da diğer cezaevlerinde hasksız yere tutulan son arkadaşımızda serbest bırakılıncaya kadar bize rahat etme olanağı yok. Ancak bu cezaevlerinde haksız yere tutulan bütün arkadaşlarımızın serbest kaldığı gün, tutuksuz yargılanmalarının imkanı sağlandığı gün kendimizi ancak biraz rahatlamış olarak kabul edebiliriz' ifadelerini kullandı.'BİZ ADALET İSTİYORUZ' Tahliye olduktan sonra İstanbul’dan ayrıldığını ve hafta başı İstanbul’a döndüğünü söyleyen Başbuğ, 'Silivri’de geride bıraktığım arkadaşlarımı ziyaret etmeyi düşündüm. Bugün bu nedenle buraya geldim. Bugün Silivri’de hala tutuklu olarak bulunan değerli arkadaşım, koğuş arkadaşım, iki seneyi paylaştığım, Harp Okulu’ndan 1960’lı yıllardan beri silah arkadaşlığı yapmış olduğum emekli Orgenerel Hurşit Tolon’u ziyaret ettim. Emekli Orgeneral Bilgin Balanlı’yı ziyaret ettim. En son olarak da Hanifi Avcı’yı ziyaret ettim. Tabi gönlüm ister ki bugün Silivri’de hali hazırda halen tutuklu bulunan herkesi ziyaret edebilmek gönlüm arzu eder. Ancak bunu mazur görsünler. Bunu bir madden imkan yok. Ancak bir noktada onların temsilcisi olarak bu 3 arkadaşımızı ziyaret ettim. Ziyaret ettiğim arkadaşlarım kendilerini moral olarak ve fiziki olarak çok iyi durumda gördüm. Zaten iki hafta geçmişti. Başta da dediğim gibi biz adalet istiyoruz. Bunun takipçisi olacağız elbette' şeklinde konuştu.Milliyet
Celal Kara: '7 Konuşmada Erdoğan Adı Geçiyor'
17 Aralık operasyonu savcılarından Celal Kara, Cumhuriyet'ten Can Dündar'ın sorularını yanıtladı. Savcı Kara'nın açıklamalarının yer aldığı yazı dizisinde son bölüm yayınlandı. Celal Kara’dan eleştirilere yanıtlar: İşte Erdoğan’ın adının geçtiği konuşmalar...- 5 gün boyunca yayımlanan röportajımıza çok sayıda tebrik, eleştiri, itiraz geldi. Bunların belli başlılarını, başlıklar halinde cevaplamanızı rica edeceğim. En çok üzerinde durulan, ilk gün manşete çıkan, “1 Numara Erdoğan’dı” sözünüz… Önce buna bir açıklık getirelim:CELAL KARA - Soruşturmanın kolluk aşamasında, “dönemin Başbakanı”ndan bahseden bazı telefon görüşmeleri saptandı. Sıralayayım:VARAN 1 Sarraf, Çağlayan’la bir görüşmesinde, “Beyefendiye de bir şeyler yapalım” teklifinde bulunuyor. Çağlayan ise “Beyefendi’ye değil, çevresine yapalım” diyor. Bundan kısa bir süre sonra Sarraf, TÜRGEV’e 500 bin dolar para gönderiyor. Sarraf ile TÜRGEV yöneticisi arasında geçen görüşmeden ise bu yöneticinin gelecek paradan, önceden haberdar olduğu anlaşılıyor. Bu durumda; (kamuoyunda da aynı tabirin sıkça kullanılmasına bakılırsa) bu görüşmedeki “Beyefendi” tabiri ile “Dönemin Başbakanı”nın kastedildiği yönünde haklı kuşkular oluşmuştur. O konuşmanın içeriği de bu kanaati oluşturacak nitelikteydi.VARAN 2 2013 Eylül ayında Rıza Sarraf’la görüşmesinde Süleyman Aslan, Başbakanlıkta toplantı yaptıklarını, yurtdışı firmaların Halk Bankası üzerinden bu işe girmelerinde yasal sorunlar olacağını, ama Sarraf’a verdikleri söze sadık kalacaklarını ve Sarraf yönüyle bir sorun olmayacağını söylüyor. Sarraf ise 3 bakanla yemekte bu konuyu konuştuklarından ve 4 milyar dolar ihracat hedefini tutturmak için Başbakan’a verdiği söz gereği, elinden geleni yapacağından bahsediyor.VARAN 3 2013 Ekim ayında Zafer Çağlayan ile görüşmesinde Aslan, ihracat sisteminde Sarrafdışındaki kişilerin de Sarraf’ın yaptığı işin aynısını yapmak için üzerlerinde baskı kurduklarını söylediğinde, Çağlayan, “Sarraf’a baskı olabilir ama Başbakan’ın talimatı o yönde” diyor. Yine Çağlayan, ihracat rakamlarının negatife kaydığını, 3-4 milyar dolar ihracata ihtiyaç olduğunu; Başbakan’la yaptıkları toplantıda bu baskılardan bahsettiğini, Başbakan’ın ise gevşeme olmadan bu işe devam edilmesi şeklinde talimat verdiğinden bahsediyor.VARAN 4 2013 Mayıs ayında Rıza Sarraf- Egemen Bağış görüşmesinde Sarraf’ın yakınlarının vatandaşlığa alınması talebinden Başbakan’ın da haberdar olduğu, Sarraf’tan karşılıklı olarak övgü ile bahsedildiği ve Bakanlar Kurulu’ndan olumlu karar çıkması için temaslarda bulunulacağı ve bu talebin yerine getirileceğinden bahsediliyor.VARAN 5 2013 Nisan ayında Rıza Sarraf, Abdullah Happani ile görüşmesinde, Çağlayan’ınkendisini Başbakan’la tanıştırdığından, kendisinin Başbakan’dan şahsına bir koruma memuru tahsis edilmesini istediğinden, talebinin bakanların da bulunduğu bir ortamda onaylandığından, konuyu İçişleri Bakanı’nın takip edeceğinden bahsediyor.VARAN 6 2013 Ekim ayında Rıza Sarraf, Egemen Bağış’a, şirketleri ve faaliyetleri aleyhine basında çıkacak bir haberin engellenmesini, Başbakan’dan isteyeceğinden bahsediyor. Ancak konu Başbakan’a yansımadan, Muammer Güler ve Egemen Bağış’ın müdahalesi ile çözülüyor.VARAN 7 2013 Eylül ayında Rıza Sarraf, Abdullah Happani ile görüşmesinde, Süleyman Aslan’ın Başbakan’la görüştüğünden ve Çin üzerinden gelecek parayla altın ihracatı yapma konusunda Başbakan’ın talimatı olduğundan bahsediyor. Aynı dönemde Aslan, Sarraf’a ihracatın İran ile bağlantı kurmadan, farklı bir yöntemle artırılması konusunda Başbakan’ın talimatı olduğundan bahsediyor.Başbakan’dan habersiz mümkün mü?Bu durumda;* Soruşturma sırasında tamamen yasal yöntemlerle tespit edilen ve dosyaya dahil edilen bu telefon görüşmeleri eldeyken,* Sarraf’ın aile fertlerinin istisnai yoldan T.C. vatandaşlığına alınması için Bakanlar Kurulu üyelerinin imzası gerekiyorken,* Sarraf, Başbakan’ın protokolünde, hiçbir resmi sıfatı olmamasına rağmen bakanların yanında fotoğraflanmışken,* Operasyonun ilk günlerinde “Dönemin Başbakanı”, kendisi için “Tanırım, hayırsever bir işadamıdır” demişken,* Sarraf’ın bakanlarla menfaat ilişkisi içinde olduğu ve deşifre edilmesi durumunda hükümetin zor durumda kalacağına ilişkin MİT’e ait bilgi notunun, operasyondan 8 ay önce Başbakan’a sunduğuna dair haberler muhataplarınca yalanlanamamışken,“İlk başlarda Başbakan’ın olaylarla hiçbir ilgisi görünmüyor, ancak sonraki diyaloglara bakılınca, Başbakan’ın bu konulardan haberdar olmaması mümkün değil” değerlendirmeme, olaya tarafsız gözle bakabilen kim itiraz edebilir?Niye basından kaçırıyorlar sanıyorsunuz?- Bunlar fezlekede yazılmadı mı?KARA - Bu tapelerin tamamı 504 sayfalık polis fezlekesi ile bilgi notu olarak hazırladığımız 309 sayfalık raporda var. Siz o fezlekelerin basından bu kadar ısrarla ve kararlılıkla kaçırılmasının sebebinin ne olduğunu sanıyordunuz?Başbakan’ın daha derinlemesine irdelenmesi gerekiyordu- Madem öyle, Meclis’e gönderilen bilgi notunda yer alan bu üç bakanın yanında neden Başbakan’ın adı yoktu?KARA - Bir savcı, soruşturmasında konu edilen suçlarda, dokunulmazlığı olmayan şüpheli şahıslar açısından suçun maddi ve manevi unsurlarına göre delilleri değerlendirir. İcrai hareketlerin tamamlanıp tamamlanmadığını ve kastın olup olmadığını irdelerken delillere bağlı hareket eder.Bakanlar Yüce Divan’a gitseydi Başbakan’ın tablosu da netleşirdi“Dönemin Başbakanı”na gelince…Makam unvanının gıyabında zikredildiği bu tapelerde karşılaşılan şüphenin, yaptığım soruşturma aşamasında daha derinlemesine irdelenmesi gerekiyordu. Bu irdeleme kapsamında maddi gerçek; mevzuat yönüyle ancak yasama dokunulmazlığı olmayan şüphelilerle ilgili o aşamaya kadar elde edilen delillere ilaveten yapacağım başka incelemelerin de sonuçlanmasıyla netleşebilirdi.Başbakan hakkında soruşturma ve herhangi bir suç vasıflandırması yapmak, benim yetkim ve sorumluluğum kapsamının dışındadır. O aşamada yasama dokunulmazlığı olan bakanlar yönüyle de eğer Yüce Divan’da bir yargılama olsaydı, Başbakan açısından o aşamada henüz netleşmemiş olan bu tablo, bakanların yargılanması sırasında daha ileri seviyede netleşebilirdi.- Bu yüzden mi, “bakanlar, yüzde 99 Yüce Divan’a sevk edilmeyecek” öngörüsünde bulundunuz?KARA - Aynen öyle.
Balyoz Davası'nda İlk Tahliye
Balyoz davasında 6 yıl hapis cezasına çarptırılan emekli Albay Hakan Büyük, yattığı süre göz önüne alınarak denetimli serbestli olarak tahliye edildi. Emekli Albay Büyük’ün 6 yıllık hapis cezası onanmıştı. 29 Nisan 2011 tarihinde tutuklanan Büyük 3 yıldır cezaevindeydi. İnfaz yasası gereği son 1 yılı adli denetimli olmak üzere 4 yıl cezaevinde kalması gereken Büyük için avukatı Hüseyin Ersöz, Silivri infaz hakimliğine başvurarak denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasını talep etti. 28 Nisan’da talebi kabul eden mahkeme Büyük’ün tahliyesine karar verdi. Böylece Büyük, cezaevinde kalması gereken süreyi doldurarak dışarı çıkan ilk hükümlü oldu. Cezasının bir yılını adli kontrol ile dışarda geçirecek olan Büyük, bir yıl sonra ise cezasını çekmiş olarak tamamen serbest kalacak. ‘Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçlamasıyla 6 yıl hapis cezasına çarptırılan Büyük, sanıklar arasında en az hapis cezasını almıştı. Soruşturma kapsamında dönemin Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı ve Hava Harp Okulu Komutanı Tümgeneral İsmail Taş'ın da aralarında bulunduğu 15'i tutuklu 28 şüpheli hakkında, ‘darbeye eksik teşebbüs’ suçlamasıyla iddianame hazırlanmıştı.Başka Haber
Balyoz Hükümlüsü Komutan Öldü
Mamak Cezaevi'nde açık görüş sırasında beyin kanaması geçirerek tedavi altına alınan Albay Murat Özenalp hayatını kaybetti. Balyoz davası hükümlüsü Özenalp, 26 Nisan Cumartesi günü Mamak Askeri Cezaevi’nde eşi ve çocuğuyla açık görüşte iken yere düşmüş ve beyin kanaması geçirdiği anlaşılmıştı. Cezaevinde yapılan ilk müdahale yeterli olmayınca Özenalp, ambulansla Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne (GATA) sevk edilmiş, yapılan ilk teşhiste beyindeki kanamanın devam ettiği görüldüğü için ameliyata alınamamıştı.Haber + 1
Balyoz Avukatları Kılıç'la Görüştü
Balyoz Davası avukatları, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'la görüştü. Avukatlar, yeniden yargılama konusunda hükümetin çalışmasını bekliyor. Balyoz Davası kapsamında bireysel başvuruda bulunan avukatlar AYM Başkanı Haşim Kılıç ile görüştü. Görüşme sonrası açıklamalarda bulunan avukatlar İlkay Sezer, Murat Ergün ve Şule Nazlıoğlu Erol yeniden yargılama ile ilgili paketin süratle devreye sokulmasını istedi. Yüksek Mahkeme önünde 4 gündür 'Adalet Nöbeti' tutan avukatlardan Şule Nazlıoğlu Erol, “Adalet ve insan hakları vurgusu yapmak için Anayasa Mahkemesi’nin önünü seçtik. Asıl çözüm beklediğimiz yer hükümettir. Yeniden yargılama paketinin süratle devreye sokulması ve cezaevlerinin kapısının açılmasını istiyoruz” dedi. Avukatlardan İlkay Sezer de Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile yaptıkları görüşmede kendilerine söz verildiğini söyledi. Sezer, 'Seçim sonrası açıklanacağı söylenen yeniden yargılama paketinin bir an önce açıklanmasını bekliyoruz.' dedi. [Osman Baytürk - Al Jazeera] AYM önünde Balyoz davası sanıklarının aileleri de eyleme destek veriyor. Haşim Kılıç’ın kendileriyle görüşerek cesaret gösterdiğini dile getiren Avukat Murat Ergün ise görüşmenin faydalı olduğunu söyledi: “Anayasa Mahkemesi Başkanı medeni bir şekilde konunun taraflarıyla görüşme yapma cesareti göstermiştir. Kumpas mağdurları vardır, yarın kimin başına geleceği belli değildir. Sayın başkana hassasiyetimizi iletme şansı bulduk. Başkanda gerekli hassasiyeti göstereceklerinin cevabını aldık. Bu konuşma sonrası eylememizi ‘adaleti sessizce bekliyoruz’ şeklinde devam ettirme kararı alarak toplantıdan ayrıldık.” Kılıç: Eylemle ilgili sorun yok AYM Başkanı Haşim Kılıç, eylemle ilgili 'Saygı duyuyorum' değerlendirmesini yapmıştı. Kılıç kendisiyle görüşen Balyoz Davası avukatlarına da eylemle ilgili bir sorun olmadığını iletti, ancak trafiğin yoğunlaşması nedeniyle mahkeme çalışanlarının sıkıntı yaşadığını söyledi. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapan Balyoz avukatları, AYM kararını açıklayana kadar adalet nöbeti tutma kararı almıştı. Avukatların eylemine aileler de destek veriyor. Kaynak: Al Jazeera