Görüş Bildir
Haberler
Uğur Batı Yazio: Orgazmın Gerçek Sırrını Öğrenmek İster misiniz? “Orgazmik Beyin”

etiket Uğur Batı Yazio: Orgazmın Gerçek Sırrını Öğrenmek İster misiniz? “Orgazmik Beyin”

Prof.Dr.Uğur Batı
05.12.2020 - 11:00 Son Güncelleme: 07.12.2020 - 12:30

Bu yazının oldukça ilginç olmasını bekliyoruz. 

Konu son derece ilginç: Beyin ve orgazm. 

Başlangıçla birlikte cinsiyetlere ve cinselliğe baktığımızda bunun basit.e erkek ve kadın olarak iki gruba bölünmediklerini görüyoruz. Dünya, elmalar ve armutlar olarak ikiye bölünemez. Doğanın temel sınıflandırması çok nadiren katı kategorilere yer verir... Yaşadığımız dünya, her bir açısı bakımından bir süreklilik halindedir.  

Lakin kesin gibi görünen bir şey varsa o da büyük yazar Oscar Wild’ın dile getirdiğidir: “Dünyadaki her şey seks ile ilgilidir. Sadece seks hariç. Seksin kendisi ise güç ile ilgilidir.”

İçeriğin Devamı Aşağıda

Anlatalım ve sorular sorarak başlayalım:

Anlatalım ve sorular sorarak başlayalım:

Seks güç ile ilgilidir. Peki sekste güç nedir? 

İstediğini elde etmek mi? 

İstediğinin seni elde etmesini sağlamak mı? 

Saatlerce sevişmek mi? 

Bir kadına 1 saat içerisinde on orgazm yaşatmak mı? 

Nedir güç? 

Beyin nasıl, niçin evrilmiştir? 

Daha çok sevişmek için olabilir mi?  

Öyle bakmayın, bu gerçek bir değere sahip olan yaklaşım. 

Her şeyin kaynağı gerçekten aşk olabilir mi? 

Kadın ve erkeğin, yani insanın varoluşunun en temel gerçeği ne?  

Üremenin gerisinde, biyolojinin açıkladığı dürtüsel yönelimin dışında neler olmaktadır? 

Söyleyelim. Beyin aşka programlanmıştır.  

Temel derdi âşık olmaktır. O nedenle kur yaparız. Çöpçatanlaşırız.  

İnsanın nörobilimi bu anlamda aşk ile başlar.  

Kitabın tümünde bunu ilginç kanıtlarla anlatacağız. Sosyolojiden, sosyal psikolojiden, antropolojiden, sinirbilimden ve diğer bazı disiplinlerden örneklerle açıklayacağız. Başlayalım…

Sanırım dünya magazin gündeminin en klişe laflarından biridir: “Asla aşksız yaşayamam.” Onu şu cümle ile tamamlarlar: “Ben bir aşk kadınıyım.”

Sanırım dünya magazin gündeminin en klişe laflarından biridir: “Asla aşksız yaşayamam.” Onu şu cümle ile tamamlarlar: “Ben bir aşk kadınıyım.”

Tamam, kabul ediyoruz, bu laflar kulak tırmalasa da dünyanın tüm insanları âşık olur. Aşk için ağlarlar, gülerler, heyecanlanırlar, şarkı söylerler, dans ederler, resim çizerler, şiir yazarlar. Aşk için yas tutarlar, aşk için ölürler, bazense öldürürler. Aşk, insanlık tarihin mitidir. Günümüzün ise efsanesi! 

Antropologlar bugüne kadar tam 170 toplumda romantik aşkın kanıtlarını buldular. Bizim için ise önemli olan şuydu: Aşkı görmedikleri hiçbir toplum olmadı. 

Örgütlü toplumlar seçme, seçilme odağında davranır. Aşk da bu seçilimlerin en doğallarındandır. Aşk seçimi, iş seçimi, seks seçimi… 

Türlerin yeryüzündeki devamı basit bir seçilim davranışına dayanır. Tür hep devam etmek zorundadır. Evrimsel biyolojiye göre “varlık bilimi” bu şekilde şekillenir ve her davranış kalıbı (pattern), tutum ve eylemimizin sürükleyicilerinden biri bu vakadır.  

Hikâye çok basittir. Erkek üreme dürtüsünün etkisindedir. Vakti geldiğinde (tüm vakitler onun) erkek seçilmeye hazırdır ve etrafa devasa miktarda “elektrik” yayar (Evlilik programlarındaki elektrik almadım lafının gerçek bir önemi vardır bu durumda). Erkek kendini “eş seçim piyasası” (Buna şimdilik dünya diyebiliriz)na sunmuştur. Bu basit bir pazar mantığıdır.  

“Alan memnun, veren memnun”sa ardından eşleşilir, sevişilir, haz alınır ve tür devam eder. Türün devamı her şeydir. Bunun için kendisini parça parça dişisine yem eden Afrika Kırmızı Örümceği, en son parçası yendiğinde orgazm olarak canını verir. Dürtüsel olarak feda mekanizması çalışmıştır, ödülü de “son bir kez sevişelim, öyle gidelim tatlım” durumu olmuştur. Oyun oynanmıştır. Olan olmuştur. Biten bitmiştir. Başlayan ise başlamıştır. Her son, yeni bir başlangıçtır vakası gerçekleşmiştir! 

İnsanlar beyinbilim perspektifinden de bakıldığında ödül ceza sistemleriyle doğarlar, buna örüntüler deriz ve cinsellik ve ondan haz almak, ödül ceza sisteminin bir parçasıdır. Eğer cinsellik bir ödül olmasaydı, durum pek vahim olurdu. Ne olurdu? Neslimizin sonu gelirdi. Şöyle bir şeyi düşünsenize: “Bundan sonra her cuma saat 17.00’de sevişeceğiz, hazır ol.” Bam Bam: Nesil sona erdi! Kim böyle planlı bir sevişmeyi ister ki? Görev gibi. Haz yok. Bir şeyi görev olarak yaparsanız, sonunu getirirsiniz. Bu net. Böyle olmamasının sebebi ise doğanın kanunudur. 

Kodlama, neslin devamı için araç olan birleşmenin haz alıcı bir şey olmasına dayanır. 

Haz ise cinsellikten gelir.

Neredeyse her kütürde cinsel güç, orgazm ile yan yana tutulmuş bir şeydir.

Neredeyse her kütürde cinsel güç, orgazm ile yan yana tutulmuş bir şeydir.

Hatta en muhteşem güç, iki kişinin aynı anda orgazm olması gibi düşünülür.  

Çünkü tek taraf istediği kadar orgazm olsun, bunu partnerine yaşatamadığı takdirde bir zaaftan başka nedir? Mutlak güç olmaz bu durumda. 

Peki kadın ve erkek orgazm hakkında ne biliyoruz? 

Bilginin güç olduğu çağda çok önemli bir konudur bu. 

1894-1956 yılları arasında yaşamış ünlü biyolog, psikolog, entomolog, zoolog ve seksolog Alfred Charles Kinsey’in dediği gibi kolay olandan başlayalım: Erkek beyni ve orgazmı. 

Erkek beyni hedef belirleme, motivasyon ve ataerkil anlamında kendine has bir yapı oluşturmuştur. Hedef seçimi basamaklı motivasyonludur. Yani erkek elindeki taşı yontarken 2 yıl sonra avlayacağı hayvanı düşünmez. Ertesi günkü avını düşünür. Bunun seks ve orgazm üzerine etkisi şöyledir. Erkek için orgazm bir hedeftir. Yakında olan bir hedeftir. Elde etmek önemlidir. Süreç odaklı değildir yani 

Diğer beyin özelliği görsellikten çok hoşlanan ve bunu motor beceriler ile birleştirmeyi çok seven bir beyindir.  Futbolu sevmesi bundandır. Ya da pornoya daha düşkün olması yine bundandır.  450 bin yıl ceylanın kafasına taş vurmaya çalışırsan olacağı budur. Bunun orgazm ve cinselliğe etkisi çok kolay projekte edilebilir. Erkek futbol gibi bakar bu olaya. Skor tutar, görselliğe önem verir. Pozisyona önem verir. Cinsel organı ile çok ilgilenir.

Bir diğer önemli özelliği ise son 10 bin yıldır ataerkil bir tarım toplumu tarafından yontulmuş olmasıdır. Nasıl ki erkek toplumsal hayatta esas olaydır, yatak odasında da esas oğlan bizimki!

Bir diğer önemli özelliği ise son 10 bin yıldır ataerkil bir tarım toplumu tarafından yontulmuş olmasıdır. Nasıl ki erkek toplumsal hayatta esas olaydır, yatak odasında da esas oğlan bizimki!

Erkek bildiğin iktidar peşinde. Türkçesi bile yeterince ağır: İktidar. Yani penisiniz sertleşmiyorsa artık sahip olduğunuz gücü kaybedebilirsiniz demek. Üstelik bu iktidar pek öyle koalisyonu kabul edecek bir durum da değil. Erkek sahnededir ve sahne korkusunun bir yan etkisi olarak erken boşalmaktan korkar. Skor kaygısı vardır. Gerektiği zaman ereksiyon olmak yani sertleşmek de biz erkeklere yetmiyor. Erkek, biyolojisi gereği boşaldıktan sonar sertleşme azalıyor veya yok oluyor ve tekrar sertleşmesi zaman alıyor. Kelimenin sertlik olmasına ayrıca dikkatinizi çekerim. İktidarı söz konusudur yani. Beyni böyledir. 

Ya da erkeğin dışarıya karşı övünme ama içsel olarak en önemli kaygısı belki de boyut kaygısıdır. “aç pipini amcalara göster”den, erkek soyunma odasında gizli saklı giyinmeye giden bir durumdur. Partnere hep sorulmak istenilen ama cevabından korkulan bir sorudur. 

Kadına gelecek olursak orada işler biraz daha farklıdır. Yine hedef-motivasyon ve tarım toplumu etkisi yöntemi ile gidelim. Kadınlar 450 bin yıl süren avcı toplayıcı dönemdeki iş bölümleri nedeni ile toplayıcı ve çocuğa bakan kişi olmuşlardır. Bundan dolayı hafızaları, dil becerileri ve süreç odaklı motivasyonları daha baskındır. Bunun seks ve orgazmdaki karşılığı hedef değil süreç odaklı bir cinsel tatmin ve temelinde güvenlik-iletişim gibi bilişsel faktörlerin olduğu zihinsel bir süreç bu. Halbuki erkek kısa süreli hedef odaklıdır. 

Kadınların diğer özellikleri, beyinlerinin sağlı solu çalışmaları, yani bütünselliğe sanatsallığa ve hayal gücüne dayalı bir beyinleri olmasıdır. Bunun cinsellik ve orgazmdaki karşılığı ise orgazmları bir iç yolculuk olarak görmeleri ve hayal gücünün penis boyundan daha önemli olduğu bir anlayıştır. Sonuçta kadınların mastürbasyon esansında vajinal penetrasyona ihtiyaçları yoktur.  

Bitirirken şunu söyleyelim: 10 bin yıllık tarım toplumu ise kadını değersizleştirmiş ve insani birçok hakkı elinden almıştır. Bu ne yazık ki orgazm olmak için sadece hayal gücünü bile kullanabilen bu muhteşem varlığın ömrü boyunca hiç orgazm olamama konumuna sokmuştur. Anlayacağınız seks gerçekten de güçtür. Güçlü güçsüz... Üstteki alttaki gibi bir zıtlıkta değildir bu; Ying yang, karanlık -aydınlık gibi bir bütünselliğin doğurduğu bir güçtür.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
18
13
10
2
1
1
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
depresy02635494

9cm penisim vardır ve partnerimi seks edebiyatı yaparak ikna etmeye çalışıyorumdur