Görüş Bildir
Haberler
Türkiye'nin Cahiliye Devrinde Olduğunu Gösteren 10 Emare

Türkiye'nin Cahiliye Devrinde Olduğunu Gösteren 10 Emare

diazepam
18.11.2014 - 12:06 Son Güncelleme: 18.11.2014 - 12:07

Cahiliye devri hep kötü özellikleri ile anılagelen bir dönem. Kız çocuklarının öldürülmesi, kölelik, tefecilik, fuhuş, kumar, alkol, putlar, vs. Ancak üzerinden 1500 sene geçmiş olmasına rağmen sanki hala ara ara kendini hissettiriyor gibi geldi bize.

İçeriğin Devamı Aşağıda

1. Kadına şiddet...

1. Kadına şiddet...

Belki kız çocukları diri diri toprağa gömülmüyor ama her gün 3 kadın cinayete kurban gidiyor, kadına şiddetin, tacizin, tecavüzün önü alınamıyor. Kız çocuklarını taciz eden kimseler gazeteci denilen kişiler tarafından savunulabiliyor. Eşleri kocalarına evlenmesi için arkadaşlarını önerebiliyor ve bunu Müslümanlık diye pazarlayabiliyor. Kadın ölümlerini sonlandırmak için geçici çözümler peşinde koşuluyor. Panik butonu, çağırmalı koruma, eve yaklaşmama cezası gibi gündelik çözümlerle işin içinden çıkılmaya çalışılıyor. Bu korkunç gerçeğin arkasında yatan devasa cehaleti kimse görmek istemiyor. Kadın cinayetlerinin eğitimsizliğin, kadının ikinci sınıf insan olarak görülmesinin bir sonucu olduğunu sorumlular kabul etmek istemiyor. Cahiliye devri, %1400 artan kadın cinayetleri ile iliklerimize kadar devam ediyor.

2. Putlar...

2. Putlar...

Evlerimizin baş köşelerinde, ibadethanelerimizde ellerimizle yaptığımız çeşit çeşit putlarımız yok ama yine kendi ellerimizle yarattığımız betondan ve politikacıdan putlarımız var. Dokunmanın ibadet sayıldığı, Allah'ın vasıflarına haiz putlarımızın yanı sıra yardımseverlikte öncü, iş adamı kisvesinde putlarımız da var. Ama asıl önemlisi, uğruna onlarca insanımızı kaybettiğimiz, çocukları ölen annelerin yuhalatıldığı beton, yüksek katlı, pahalı putlarımız var. İnşaatında ölen işçilerin kusurlu olduğu, putsevicilerin daha rahat yaşaması için altta kalanların canları pahasına çalıştığı, yer bulmak için yeşilin, ağacın, doğanın hunharca katledildiği camdan, ışıl ışıl, lüks, şatafatlı putlarımız var. Lut, menna, hubel yok belki ama Toryum, Kanyon, Zorlu, Palladium, vs. putlarımız var artık.

3. Bilim...

3. Bilim...

Hindistan 75 milyon dolara Mars'a uydu gönderir, NASA Mars'a keşif aracı indirir, ESA kuyruklu yıldıza araç indirmeyi başarır, yapay organ üretimi, kendi eliniz, ayağınız gibi kullanacağınız protezler üretilir, sadece beyin dalgaları ile kontrol edilen bilgisayarlar geliştirilir, vs. buna bizim düşünürlerimiz (!) 'Bunlar gerizekalı, manyak bunlar manyak, zaten kafirlerin hepsi gerizekalı' şeklide eşsiz bir yorum ile katkıda bulunur. Ülkenin en büyük bilim kurumunun müdür yardımcılığına hayvanat bahçesinden atama yapılır, hastanelerine beden eğitimi başhekimler atanır, üniversitede okuyan çocuklar danışman yapılır. Üniversitelerin tek amacı muhalif düşünceleri dile getiren araştırma görevlisi, profesör kovalamaktır. Beyin göçü olmasın lafı sadece lafta kalır. Dünyanın sırrını çözmek için uğraşmak bir yana, uğraşanlara da gerizekalı yaftası yapıştırılır. Neden? Çünkü bunların hepsi Kuranı Kerim'de yazıyor, araştırmaya ne gerek var, Allah'ın salakları?!

4. Farklı inanç sahipleri...

4. Farklı inanç sahipleri...

Bütün inanç sahipleri için karar veren bir büyüğümüz var. Diyanet işlerinin bütçesi onlarca bakanlığın bütçesine denk. Cemevleri ibadethane mi? Onlarınki ibadet mi ayin mi? Zerdüşt kime denir, putperest kimdir, Hristiyanlar nerede hata yapıyor, Museviler çok şey mi istiyor, ateistler defolup gitsin mi?, vb. bütün sorulara cevap alabileceğiniz bir kişi var, diğer görüş ve düşünceler sadece sahiplerini bağlar. Şehirlerde, ilçelerde bulunan her yeşil alana, vatandaşın isteği (!) dolayısıyla bir cami yapmak şarttır ama sen cemevi yapıp ibadet edeceğim dersen olmaz çünkü senin yerin camidir, bir bilenden daha iyi mi bileceksin. Ya onun dediği yere gidip, ibadetini adam gibi yap, ya da ayin, ritüel, vs. takıl kimseyi yorma.

5. Adalet...

5. Adalet...

Sanmıyorum ki cahiliye devrinde bir adalet kavramından söz edilebilsin. Adaletin yargıdan alınıp sandığa havale edilmesi, işlerine gelmeyen tüm kararların, yargıçların, savcıların, paralelci, ulusalcı, darbeci ilan edilmesi, istedikleri ile ters düşen seçim sonuçlarının gayrimeşru ilan edilmesi, vb. uygulamalar adalet kavramının yok oluşunun habercisi gibi. Zamanında savcısı olunan davaların bugün nasıl da bir kandırmaca olduğunu yine aynı ağızlar söylüyor. Zamanında 'bunlar yalan' denilirken darbeci ilan edilen insanlar, bugün yine aynı kişiler tarafından paralel yapı ile savaşta kahraman ilan ediliyor. 50 kilo esrarla yakalanıp beraat eden yeğenler, kendisini durdurdu diye polisleri sıraya dizip teşhis eden milletvekili çocukları, günah işleme özgürlükleri ellerinden alınan vekiller derken adaletin gözü bağlı kadını gözünü bazılarına açıyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda

6. Kölelik...

6. Kölelik...

Yakında günlüğü 30 liradan işçi kiralama da geldi mi kölelik sistemi tam olarak gelmiş olacak, ancak bugün de taşeronluk, dayıbaşı sistemi gibi sistemler eliyle kölelik çok güzel ilerliyor. Ölen kölelerin yerine hemen yenileri geliyor, insanlar canları karşılığında ailelerine verilen kuru gıda yardımı, kredi borcu yeniden yapılandırılması ile avutuluyor. Vakit kaybı olmasın diye öğle yemeğinde ocaktan çıkmalarına izin verilmiyor, kullandıkları gaz maskelerinin tarihlerinin geçtiği ortaya çıkıyor, kaldıkları çadır yanıyor, neden içeride soba yakmışlar ki diye suçlu çıkarılıyorlar... Bundan daha öte bir kölelik tanımı ne olabilir? Anlamanız için illaki ellerine kırbaç alıp, servissiz, yemeksiz 3 kuruşa çalıştırdıkları işçileri kırbaçlasınlar mı?

7. Gelir adaletsizliği...

7. Gelir adaletsizliği...

Bir yanda karısına kızına milyon liralar verip ev, araba, yazlık alan arkadaşlar. Araba koleksiyonu ile övünen iş adamları, taktıkları saatin parası dudak uçuklatan bakanlar, çikolata kutularında binlerce Euro ile oynayan insanlar, saraylar, yatlar, katlar var. Diğer tarafta 1000 lira maaşın nesini beğenmiyorsun diye azarlanan insanlar var. Açlıktan, donarak ölen bebekler var. Aklı olan kurtuldu diye küçümsenen ölü işçiler var. Bir yanda gazetede yazdıkları iktidar methiyeleri, TV'lerde yüksek oktavdan dillendirdikleri muhteşem iktidar analizleriyle mavi turda yorgunluk atan gazeteciler, diğer yanda 45 kişilik arabaya 90 kişi binip cansız bedenleri yollardan toplanan mevsimlik işçiler var. Gelir adaletsizliği elle tutulur hale gelmiş bir ülke var.

8. Tefecilik...

8. Tefecilik...

Yasa dışı tefecilik Türkiye'de ne boyuttadır bilmiyorum ama bankalar eliyle gerçekleştirilen tefeciliğin hepimiz farkındayız. ATM'den para çekmeyi bile ücretli yapmak isteyen, kredi üstüne kredi verip insanları borçlandırmayı, ödeme gücü olmadığını göre göre onlarca kart vermeyi görev edinen bankalar var. 0.5 kuruşluk borçlar yıllar sonra 5 bin lira olarak karşınıza çıkıyor, 6 bin lira borcunuzu ödeyemiyorsunuz 21 bin lira oluyor, bunun adı bankacılık. Ama emin olun bunun benzeri bir sistem cahiliye devrinde de kullanıyordu ve onlar buna tefecilik diyorlardı. Borcunuzu ödeyemediğinizde canınızı alıyordu onlar, şükür hala Türkiye'de öldürmüyor bankalar ama süründürdüklerinden emin olabilirsiniz.

9. Adam kayırma...

9. Adam kayırma...

'İşi ehline vermek' deyimi artık yürürlükten kalkmış gibi görünüyor. Yeni Türkiye'nin yeni mottosu, işi bizden birine verin şeklindedir. Bir kişinin bir işi yapmaya yeterli olup olmamasından önce bakılan ilk şey, bizden midir değil midir kısmıdır. Milletvekili oğulları daha okuldayken danışman olur, PTT müdürleri tenis federasyonuna başkan, hayvanat bahçesi müdürleri Tübitak'a müdür yardımcısı olur. Üniversiteler öğretim görevlisi alacağı zaman nokta atışı yapıp, istedikleri bir kişinin başvurabileceği ilanlar verme konusunda uzmanlaşır. Basın, TV, vb. kurumlara iktidarın hoşnutluğunu kontrol edecek müdürler atanır. İşin özü hısım, akraba, eş, dost mutlaka iktidarın nimetlerinden faydalanır. Hiçbir iş yapamayanlar da yakınlarının isimlerini kullanarak aracılık payını (!) almayı ihmal etmez.

10. Lüks yaşam...

10. Lüks yaşam...

Milyar liralık saraylar, milyon liralık bütçeler, haddi hesabı olmayan örtülü ödenek harcamaları, uçaklar, zırhlı araçlar, binlerce Euroluk ağaçlar, saraydan bozma çalışma ofisleri, milletin malı denilerek hoyratça kullanılan, millete kapalı evler, villalar, saraylar. Büyük adam, büyük lider, büyük Türkiye, vs. bunları hak ediyor denilerek yapılan ölçüsüz harcamalar. Türkiye'nin gücünü, itibarını para harcayarak, gösteriş ile sağlayacağını zanneden kıt zihniyet.

İçeriğin Devamı Aşağıda

11. Bonus: Rafa kalkmış akıllar...

11. Bonus: Rafa kalkmış akıllar...

Söze gerek yok.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
112
28
18
15
13
6
5