Görüş Bildir
Haberler
Tiyatrosuz Bir Hayatın Mümkün Olmayacağını Gösteren 10 Kanıt

Tiyatrosuz Bir Hayatın Mümkün Olmayacağını Gösteren 10 Kanıt

diazepam
27.03.2014 - 10:32 Son Güncelleme: 27.03.2016 - 08:23

Bugün 27 Mart Dünya Tiyatrolar günü. M.Ö. 500'lü yıllarda o zamanın zenginlerini eğlendirmek için yapılan tiyatro bugün artık insanlığın olmazsa olmazlarından biri. Bizzat hayatın kendisini sahneye taşıması, söylenecek ne varsa cesaretle dile getirmesi, size bir ayna tutmasıyla işte tiyatronun hayatımızda neden vazgeçilmez olduğuna dair 10 kanıt.

İçeriğin Devamı Aşağıda

1. Sizin her zaman düşündüğünüz ama dile getirme fırsatı bulamadığınız şeyleri tiyatro en güzel kelimeleri, olabilecek en güzel sıraya sokarak tüm insanlara anlatır

1. Sizin her zaman düşündüğünüz ama dile getirme fırsatı bulamadığınız şeyleri tiyatro en güzel kelimeleri, olabilecek en güzel sıraya sokarak tüm insanlara anlatır

'Bir Evlenme'

Agafya Tihonovna

Aman yarabbim... Karar vermek ne güç şeymiş... Bir kişi, iki kişi olsa ne ise... Ama dört kişi... Gel de birini seç. Nikanor İvanoviç biraz zayıf ama hiç de fena değil. İvan Kuzmiç de fena değil. Açık konuşmak gerekirse, İvan Pavloviç de biraz şişman ama, pekala gösterişli bir erkek. Söyleyin bana ne yapayım? Baltazar Baltazaroviç de değerli bir adam. Ah ne zor şey bu karar vermek... 

2. Hayatın içinden bir kesiti, olabildiğince sade bir dekor içerisinde alabildiğine azametle sunar

2. Hayatın içinden bir kesiti, olabildiğince sade bir dekor içerisinde alabildiğine azametle sunar

'Bir Yazdönümü Gecesi Rüyası'

Theseus

Gerçek olamayacak kadar tuhaf.

Böyle acayip şeylere, bu peri masallarına hiç inanmam ben.

Aşıklarla kaçıkların beyinleri kaynar durur;

Öyle hülyalar kurar, öyle hayaller görürler ki,

Akıl mantık kolay kolay kavrayamaz onları.

Çılgın bir, tutkun iki, şair üç,

Hayalle yoğrulmuşlardır baştan başa.

Birinin gördüğü şeytanları toplasan,

Koskoca cehenneme sığdıramazsın...

3. Elinizi uzatsanız dokunabileceğiniz kadar gerçek, hayallerinize sığmayacak kadar büyük yaşamları kısacık süre içerisinde bir ömür gibi yaşatır

3. Elinizi uzatsanız dokunabileceğiniz kadar gerçek, hayallerinize sığmayacak kadar büyük yaşamları kısacık süre içerisinde bir ömür gibi yaşatır

'Cimri'

Herpagon

HERPAGON

Yetişin! Hırsız var! Yakalayın! Adam öldürüyorlar! Can kurtaran yok mu? Hak, adalet nerede? Allah yok mu? Vurdular! Canımı aldılar! Gırtlağımı kestiler! Paramı çaldılar, paramı! Kim aldı, kim? Ne oldu? Nerede? Nereye saklandı? Ne yapayım? Nasıl bulayım?  Nereye koşayım? Nereye koşmayayım? Şurada mı acaba? Burada mı yoksa? Kim o? Dur! Yakaladım...

4. Eleştirinin en ağırını, en komiğini, en dramatiğini, en akla gelmediğini en ince, en olabileceği haliyle yapar

4. Eleştirinin en ağırını, en komiğini, en dramatiğini, en akla gelmediğini en ince, en olabileceği haliyle yapar

'Caligula'

Caligula (aynaya bakarak)

Caligula! Sen de suçlusun! Ha biraz fazla, ha biraz eksik, öyle değil mi? İyi ama, suçsuz insanın bulunmadığı şu yargıçsız dünyada kim göze alacak beni yargılamayı? Görüyorsun ya, Helicon geri dönmedi. Ay'ı ele geçiremeyeceğim. Ah ne acı şey, haklı olup da ölene dek bu yolda yürümek zorunda kalmak!

5. 1 saatlik oyun içerisine bir ömürlük felsefe, sorgulama, eleştiri, hiciv sığdırır

5. 1 saatlik oyun içerisine bir ömürlük felsefe, sorgulama, eleştiri, hiciv sığdırır

'Cyrano De Bergerac'

Ne yapmak gerek peki? 

Sağlam bir arka mı bulmalıyım? 

Onu mu bellemeliyim? 

Bir ağaç gövdesine dolanan 

sarmaşık gibi Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı?

Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı?

İstemem! Eksik Olsun. 

Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret?

İçeriğin Devamı Aşağıda

6. İzleyicisi kadar farklı oyun oynanır sahnede. Herkese vereceği farklı bir şeyi vardır ve herkese kendi aynasını tutar tiyatro

6. İzleyicisi kadar farklı oyun oynanır sahnede. Herkese vereceği farklı bir şeyi vardır ve herkese kendi aynasını tutar tiyatro

'Atinalı Timon'

Timon

Sevgili dostlarım, oturmaz mısınız?  (...)  Herkes sevgilisini öpmeye koşar gibi geçsin yerine.  Hepiniz tıpatıp aynı şeyi yiyeceksiniz.  Resmi bir ziyafetteymiş gibi yer seçmekle oyalanıp yemeği soğutmayın.  Oturun, oturun!  Ama tanrılara şükran borcumuzu ödeyelim önce...

7. Mekanı yoktur tiyatronun. Mahmut Hoca'nın okul için sarf ettiği "okul dört duvarı üstünde tavanı olan bir bina değildir, okul her yerdir" sözünü tiyatro için de söylemek mümkündür. İnsan olan her yer bir tiyatro sahnesidir.

7. Mekanı yoktur tiyatronun. Mahmut Hoca'nın okul için sarf ettiği "okul dört duvarı üstünde tavanı olan bir bina değildir, okul her yerdir" sözünü tiyatro için de söylemek mümkündür. İnsan olan her yer bir tiyatro sahnesidir.

'Godot'yu Beklerken'

Vladimir

Boş konuşmalarla zamanımızı harcamayalım! Fırsat varken bir şeyler yapalım! Her gün birilerinin bize ihtiyacı olmuyor. Aslında özellikle bize ihtiyaç duymuyorlar. Başkaları da daha iyi olmasa bile, aynı derecede bizim yaptıklarımızı yapabilirlerdi. Kulaklarımızda çınlayan şu yardım çığlıkları bütün insanlığa yöneltilmiş! Ama burada, zamanın bu anında, istesek de istemesek de bütün insanlık biziz. Çok geç olmadan bundan yararlanalım!

8. Aynı oyun her izlenişte, her farklı oyuncu ile icrasında değişik bir tat verir. Dinamiktir tiyatro, sürekli bir devinim içindedir.

8. Aynı oyun her izlenişte, her farklı oyuncu ile icrasında değişik bir tat verir. Dinamiktir tiyatro, sürekli bir devinim içindedir.

'Kadıncıklar'

Parlak

Şimdi, Abdullahcığım.. İlk filmimi çevirmekteyim.. Cüneyt ağbi başrolde.. Kız da Türkan Sultan.. Cüneyt ağbi gariban, bizim gibi.. Türkan Sultan varlıklı bir pezevengin kızı.. Cüneyt ağbi de yoksul bir pezevengin oğlu.. Aşk ferman dinler mi, bi görüşte vuruluyor Cüneyt ağbimize.. Buluşacaklar.. Türkan Sultan arabasıyla, yoksul delikanlı Cüneyt ağbimizin beklediği Sarıyer sırtlarına gelmektedir.. Cüneyt ağbi uzaktan arabayı tanıyor.. 'Sultan, Sultaaaan' diye koşarken, aniden bir kamyon... Altına alıyor Cüneyt ağbiyi... Kör oluyor kör...

9. Tekrarı yoktur tiyatronun, tıpkı hayat gibi. Sahnede ne yaşıyorsan o... Ne izliyorsan o... Tıpkı hayat gibi.

9. Tekrarı yoktur tiyatronun, tıpkı hayat gibi. Sahnede ne yaşıyorsan o... Ne izliyorsan o... Tıpkı hayat gibi.

'Macbeth'

Macbeth

Yapmakla olup bitseydi bu iş,

Hemen yapardım, olup biterdi.

Döktüğüm kanla akıp gitse her şey,

Bir vuruşta sonuna varılsa işin,

Bir anda bu dünyayı olsun kazanıversen,

Zaman denizinin bir kumsalı olan bu dünyayı

Öbür dünyayı gözden çıkarır insan.

Ama bu işlerin daha burada görülüyor hesabı.

Verdiğimiz kanlı dersi alan

Gelip bize veriyor aldığı dersi.

Doğruluğun şaşmaz eli bize sunuyor

İçine zehir döktüğümüz kupayı.

Adam burada, iki katlı güvenlikte:

Bir kere akrabası ve adamıyım...

10. Ve son olarak sahnenin tozu bağımlılık yapar...

10. Ve son olarak sahnenin tozu bağımlılık yapar...

'Martı'

Nina

Bastığım toprağı mı öpüyordunuz? Vurmanız, öldürmeniz gerekirdi beni! O kadar yorgunum ki... Biraz dinlensem! Dinlenebilsem... Bir martıyım ben... Yo, değil... Aktrisim... Öyle değil mi? O da burada demek... İyi... Tiyatroya inanmıyordu; hayallerimle alay ederdi hep. Ona bakarak ben de inancımı yitirdim; maneviyatım kırıldı... Aşk üzüntüleri, kıskançlık da bir yandan... Yavrum için korkuyordum hep... Miskinleştim, küçüldüm, oyunum manasızlaştı...

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
107
57
9
1
0
0
0