Pınar Özkent Yazio: Duygularını Yönetmek İstiyorsan, Kelimelerinle Başla!
Geçtiğimiz haftaki yazımda kelimelerin kendi bilgeliklerinden ve davranışlarımızı dönüştürme gücünden bahsetmiştim. Hatırlatmak isterseniz ilgili yazım burada.
Bugünse, söz verdiğim gibi, duygularımızı doğru kelimelerle ifade etmenin duygu yönetiminde ustalaşmak için neden en önemli kriter olduğundan ve kelime haznemizi genişletme yöntemlerinden bahsedeceğim.
Çoğumuz duygularımızı ifade ederken standart kelimeler kullanıyoruz. Üzgün, mutlu, sinirli, stresli, heyecanlı… Ve aslında kelimelerimizin kısıtlılığı, beynimizin o duyguyu yönetmeye çalışırken aldığı aksiyonları daraltıyor. Biraz daha açayım:
Northeastern Üniversitesi’nde duygu bilimi üzerinde onlarca yıl süren araştırmalardan sonrası akademisyenler şu sonuca vardı:
“Beyninizin en önemli işi düşünmek. Hissetmek ve hatta görmek bile değil. Beynin işi; hayatta kalabilmeniz ve gelişmeniz için vücudunuzu canlı ve iyi tutmaktır…
Peki beyniniz bunu nasıl yapıyor?
Yeni kelimeler öğrenin
Bazı insanların duygularını diğerlerinden daha iyi yönetebilmesinin sebebi duygusal ayrıntıları fark etmeleriyle ilgili. Duygularını son derece ayrıntılı tarif edebilen insanlar duygu uzmanlarıdır.
Çünkü hissettiği şeyin öfke mi, hayal kırıklığı mı, çaresizlik mi olduğunun ayrımına varabilen insan; hem hissettiklerinin gerçek nedenini hem de hislerini nasıl yönetebileceğini keşfetme gücüne sahiptir.
Bunu yapmanın en kolay yolu yeni kelimeler öğrenmektir. Muhtemelen yeni kelimeler öğrenmeyi duygusal sağlığa giden bir yol olarak düşünmediniz, ancak nörolojik sistem böyle çalışıyor. Kelimeler bakış açınızı; bakış açınız tepkilerinizi ve tepkileriniz de davranışlarınızı etkiliyor.
Size tuhaf gelecek ama duygularını daha net tarif edebilen insanlar üzerinde yapılan araştırmalar şunu ortaya koyuyor:
Bu insanlar, daha az doktora gidiyor, daha az ilaç kullanıyor, strese karşı daha dayanıklılar ve yaşamdan hissettikleri tatmin daha fazla. Kelimelerin gücüne ikna oldunuz mu?
Kelimeler dünyayı değiştirebilir, onların gücünü yadsımayın.
Bu nedenle, mümkün olduğunca çok yeni kelime öğrenin. Konfor alanınızın dışında kitaplar okuyun veya festival filmleri, belgeseller gibi farklı dünyalarla tanışacağınız yayınlar izleyin.
Sadece 'Mutlu' ile yetinmeyin: 'Coşkulu', 'Keyifli' ve 'Anlaşılmış' gibi daha belirgin sözcükleri arayın ve kullanın.
'Cesareti kırılmış' veya 'kederli' ile 'üzgün' kelimesi arasındaki farkı öğrenin.
Ve kendinizi ana dilinizdeki kelimelerle sınırlamayın. Başka bir dil seçin. Hollandaca birliktelik duygusu, Gezellig ve Yunan'daki büyük suçluluk duygusu, Enohi gibi..
Sizin dilinizde hiçbir sözcük karşılığı olmayan kelimeleri araştırın. Her kelime, deneyimlerinizi yeni yollarla inşa etmek için başka bir davettir.
Duygusal zekaya sahip bir insan sadece birçok kavrama sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda hangilerini ne zaman kullanacağını da bilir. Ressamların, diğerlerinin göremediği renklerdeki ince nüansları görmeyi öğrenmesi gibi, siz de kategorize etme becerinizi geliştirebilirsiniz.
Diyelim ki iş yerinde egosu yüksek bir insanın “hep ben, benim önceliklerim” tarzından çok sıkılıyorsunuz.
Yine bir toplantıda fikir ayrılığı yaşıyorsunuz. Onunla tartışabilir, işi yokuşa sürebilir veya içten içe onunla kavga ediyor olabilirsiniz.
Ancak bunun yerine kendinize gerçekten ne hissettiğinizi sorun:
- Elinizdeki projeyi zamanında yetiştiremeyeceğinizi düşündüğünüz için mi endişeleniyorsunuz?
- Sizi diğerlerine karşı başarısız göstereceğinden mi korkuyorsunuz?
- Size başka birini hatırlattığı için mi sıkılıyorsunuz?
Cevaba bağlı olarak, o kişiyle ani bir tartışmaya girmekten çok daha ustaca bir davranış sergileyebilirsiniz. Sinirlenip kendinizi tüketmekten daha iyisini yapabilirsiniz.
"Duygu Çemberi"nden faydalanın
Duyguları daha doğru ifade edebilmek için; The Gottman Institüte’den Dr. Gloria Willcox’un; 78 duyguyu tanımladığı ve bugün tüm dünyada kullanılan duygu çemberini kullanabilirsiniz.
Duygu çemberi bir duygunun içindeyken onu tanımlamanız zorlaştığında, ortadaki temel duygulardan yola çıkarak (güçlü, huzurlu, neşeli, öfkeli, üzgün, korkmuş) daha detaylı bir şekilde ne hissettiğinizi görmenize yardım eder.
Çarkın merkezindeki 6 çekirdek duygu çok yoğun hissedilen ve yönetilmesi en zor duygular. Bu duyguların kökü çok belirgin olmadığından aksiyon almak için adım atmak pek de fayda sağlamıyor.
Bu nedenle dıştaki iki halkaya dikkat etmemiz gerekiyor. Bu halkalar o çekirdek duyguyu yaratan duyguları ayrıntılı olarak anlayabilmemize fırsat tanır.
Halkanın merkezinde ana duygu ve o duyguyu çevreleyen veya o duyguya sebep olan öncü duygular var. Halkanın merkezine gittikçe duyguları yönetmek zorlaşıyor.
Örneğin kendini aptal gibi hissettiğini söyleyen biri, bu duygu durumunu düzenleyemediğinde utanç hissetmeye başlıyor ve utanç da daha da derinleşerek derin bir üzüntüye sebep olabiliyor.
Örneğin, kızgın ve hakkı yenmiş hissediyorsanız bu duygu sizin hangi değerinize işaret ediyor, onu keşfedebilirsiniz. Belki o değer “adalet”tir.
Sonrasında hakkınızı yediğini düşündüğünüz kişi her kimse kızgınlığınızın öfkeye dönüşmesine müsaade etmeden önce, onunla daha adaletli olması için konuşmayı seçebilirsiniz. Veya hayatınızda daha adil alanlar yaratmak için çaba harcamaya başlayabilirsiniz. Belki de çabanızı hak eden başka şeyler / başka yerler/ başka insanlar var?
Duyguları dinleyip anladığımızda ve söylemeye çalıştıklarıyla ilgili adım attığımızda beyin ve dolayısıyla beden rahatlar, daha iyi hissetmeye başlarız. İyi hissetmenin de ötesinde anlamlı bir adım atmanın verdiği tatmin bizi her anlamda genişletir, bir sonraki meydan okuma için güç toplamamızı sağlar.
Bu güce ihtiyacımız var çünkü hayat her zaman belirsizlik ve zorluklarla doluydu ve hep öyle olacak.
Ve bu yolda bize kılavuzluk eden duyguları anlayıp değerlerimize uygun şekilde adımlar atmak, hayatın toz pembe olmasını dilemekten çok daha cesur ve gerçekçi!
Küçük bir ekleme:
Duygularınızı yönetmekte ustalaşmanın diğer sırlarını da merak ederseniz, E Rehber’imize göz atabilirsiniz.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın