Merve Aydın Yazio: Aslında Ne İstiyoruz?
Sürekli bir şeyin peşinden koşup duruyoruz; kimimiz bilginin, kimimiz paranın, kimimiz aşkın ya da başka şeylerin ama muhakkak bir şeylerin… Ve genellikle yetinmeyi bilmeyip hep her şeyin daha fazlasının peşindeyiz.
Daha fazla para, daha fazla bilgi, daha fazla aşk, daha büyük bir ben...
‘’İnsan, çevresindeki her şeye sadece nesne, kendisiyle herhangi bir teması olmayan, ancak onun işine yarayacak bir alete dönüştüğünde anlam kazanan bir nesne olarak baktığında, gerçeklik onun için hiçbir anlam kazanmaz hatta gayri insanîdir.’’
Cemal Şakar
Kişisel çıkarların olduğu her yerde çıkar çatışmalarının yaşanması da kaçınılmaz son değil zaten. Bu uğurda en sağlam ilişkiler bile bozulabiliyor. İnsanlığın var olduğu ilk günden beri bu durum hep böyle. Çünkü bizler genelde anlam aramak yerine fayda aramanın peşindeyiz. Bu durumda fayda bitince ilişki de bitmeye mahkum oluyor.
Düşüncenin doğruluğu ya da yanlışlığı tartışılır ama ondan vazgeçilmez. Kişisellikten uzaklaşıp genele baktığımızda uluslararası ilişkilerde de çoğu zaman bunu daha rahat görüyoruz. Anlaşmazlıklara hatta savaşlara sebep olsa bile sonuç değişmez. Burada da bireyin davranışlarının doğrudan ya da dolaylı olarak topluma yansıdığını görebiliriz. Dengede tutamadığımız her şey olumsuzluklar zinciri oluşturarak boynumuza dolanır ama maalesef bunun farkına bile varmayız.
Kâinatta canlı ya da cansız her varlığın, her durumun bir aksi ve çifti vardır. Bu, hem dinî öğretiler ve belgelerle ispatlanmış hem günlük yaşamda pratik edilmiştir. Madde-mânâ, iyi-kötü, doğru-yanlış, cismanî-rahmanî, fizik-metafizik, kadın-erkek ve daha birçok kavram birbirini tamamlayıp dengeler. Bizler bu dengeyi sağlayamazsak bireysel ya da toplumsal ilerleme kaydedemeyiz.
Karakteri oturmuş insanlar da ileri düzeydeki medeniyetlerde bu temeller üzerinde yaşamaya devam eder.
’Medeniyet inşa etmek, ancak madde ile mânâ, fizikî dünya ile metafizik ilke, refah ile adalet ve dünyayı imar etmek ile dünyanın ötesine geçebilmek arasındaki dengenin doğru bir şekilde kurulmasıyla mümkün olmuştur.’’
İbrahim Kalın
Kısacası dünyanın dönüşü bile belli bir dengeye bağlıyken toplumsal yaşamın bu gerçekten bağımsız olması düşünülemez.
Maddeye bakıp mânâdan uzaklaşarak birçok şeyin anlamını yitirmesine sebep oluruz. Örneğin bir çiçeğin rengi, kokusu ve şekliyle ilgilenirken ona yüklenen anlamı düşünmek çoğumuza göre gereksizdir. Oysa çiçeğin güzelliği görüntüsünden olduğu kadar taşıdığı anlamdandır. Etrafta dolaşan sinekten, böcekten şikâyet edip dururken onların yaratılış amaçlarını düşünmek istemeyiz. Sonuçta görüntüsü bizi rahatsız eden bir canlının yaşam amacıyla ilgilenmek de gereksiz gelir. Hâl böyleyken yukarda söz ettiğim kavram çiftlerinden birindeki denge bozulmuş olur. Bireylerinin dengeyi sağlayamadığı bir toplumun ilerlemesi de söz konusu değildir.
Artık hepimiz varoluş nedenimize odaklansak mı?
Çünkü ilgilenmediğimiz, üzerinde durmadığımız ya da görmezden geldiğimiz her şeyi hayat ısıtıp ısıtıp önümüze tekrar koyuyor. Kavramlara ve varlığa saygı duymadığımız sürece özden koparken, dolap beygiri gibi aynı noktada dönmekten ilerlemeye fırsat bulamıyoruz…
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Çok güzel ve günümüzü çok iyi anlatan bir yazı. Kaleminize sağlık🥰