Görüş Bildir
Haberler
7 Maddede HSYK Seçimleri

7 Maddede HSYK Seçimleri

29.09.2014 - 17:34 Son Güncelleme: 12.10.2014 - 12:48

Kobani'de IŞİD saldırıları sürüp, Ukrayna Putin yüzünden çatırdar, Hong Kong'da demokrasi ayaklanmaları devam eder ve Hindistan Mars'a araç gönderme başarısını gösterirken, Türkiye'nin en önemli gündemi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimleri. Bunun da son derece mantıklı bir sebebi var, HSYK'nın yapısı nasıl mahkemelerde, nasıl bir yargı düzeni içerisinde ne tipte bir yargılamaya maruz kalacağımızı belirleyecek. Bu yüzden Türkiye'deki bütün siyasal aktörler seçimlere karışmış durumda. Hükümet 'kendisinin daha uyumlu çalışacağı bir yargı' talebinde bulunurken, muhalefet de hükümetten bağımsız, iktidarın icraatlarını da denetleyebilecek bir yargı düzeni talep ediyor. Böyle bir portreden uluslararası hukukun evrensel standartlarına uygun, bağımsız, tarafsız bir yargı çıkar mı bilinmez ama HSYK seçimlerine dikkatli bir şekilde bakmak, nedir, ne değildir incelemek gerektiği kuşkusuz. Karşınızda 7 maddede HSYK seçimleri.

İçeriğin Devamı Aşağıda

1. HSYK Nedir? Yeryüzünde bulunmakta mıdır?

1. HSYK Nedir? Yeryüzünde bulunmakta mıdır?

Her ne kadar isminden HSYK'nın gökyüzünün üstünde, bulutların ötesinde, Olimpos benzeri bir yerde bulunduğu ve buradan hükümler dağıttığı farz edilse de HSYK esasında merkezi Ankara'da bulunan ve seçilmiş hakimlerden oluşan bir kuruldur.

Anayasa çerçevesinde mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulan ve görev yapan HSYK şu yetkilere sahiptir:

  • Bakanlığın bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak

  • Hakim ve savcıların mesleğe kabul, atama ve nakletme, geçici yetki verme, her türlü yükselme ve birinci sınıfa ayrılma, kadro dağıtma vb özlük işlemlerini yapmak,

  • Hâkim ve savcıların görevlerini kanun, tüzük, yönetmeliklere ve genelgelere (hâkimler için idarî nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetlemek 

  • Görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırmak

  • İlgili dairenin teklifi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanının oluru ile Kurul müfettişlerine inceleme ve soruşturma işlemleri yapmak.

2. HSYK Kaç Kişiden Oluşur? İlluminati Üyeleri Kurulda Yer Alıyor mu?

2. HSYK Kaç Kişiden Oluşur? İlluminati Üyeleri Kurulda Yer Alıyor mu?

Basında çıkan tevzirata bakılırsa Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri Cylonlarla İlluminati üyeleri arasında gezen bir belirsizliğe sahip. Adeta gizli bir örgüt muamelesi gören HSYK üyeleri de -şaşırtıcı ama- esasında Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı, isimleri, soyadları bilinen hakimler, savcılar, avukatlar ve hukukçulardan oluşuyor.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun internet sitesinden tek tek ismini öğrenebileceğimiz 22 asıl ve 12 yedek üyesi var. Kurul üç daire halinde çalışıyor ve kurulun başkanlığını Adalet Bakanı yapıyor.

3. HSYK Üyeleri Nasıl Seçiliyor? Ben de HSYK Üyesi Olabilir miyim?

3. HSYK Üyeleri Nasıl Seçiliyor? Ben de HSYK Üyesi Olabilir miyim?

HSYK Üyeleri kaynaklarına göre çeşitli usullerle seçiliyor. Anayasaya göre,

  • Kurulun 4 asıl üyesi yükseköğretim kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ve avukatlar tarafından Cumhurbaşkanı'nca,.

  • 3 asıl ve 3 yedek üyesi Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca,

  • 2 asıl ve 2 yedek üyesi Danıştay üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca, 

  • 1 asıl ve 1 yedek üyesi Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca,

  • 7 asıl ve 4 Yedek üyesi Adli Yargı Hakim ve Savcıları arasından,

  • 3 asıl ve 2 yedek üyesi İdari Yargı Hakim ve Savcıları arasından seçilir.

Adalet Bakanı ve Müsteşarı da Kurulun üyesidir.

Yani bu niteliklere sahipseniz ve necip yargımız size oy verirse evet siz de HSYK üyesi olabilirsiniz.

4. Daha Önceki Seçimlerde Ne Oldu?

4. Daha Önceki Seçimlerde Ne Oldu?

HSYK seçimleri ilk kez 2010 yılında 12 Eylül referandumundan sonra yapıldı. Adli ve İdari Yargıda yapılacak olan seçimlerde 'Tek adaya tek oy' ilkesinin iptal edilmesi nedeniyle seçimlere üstü kapalı bir şekilde liste savaşları içerisinde gidildi. 

Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in ve o dönemin Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü İbrahim Okur'un aktif bir şekilde rol oynadığı seçimlerde hakim ve savcılara çeşitli vaatlerde bulunulduğu, yoğun propaganda yapıldığı daha sonra yazılan kitaplarda ve açıklamalarda belgelendi. (bkz: Yargı meselesi hallolundu

Bu koşullarda yaşanan seçimleri varlığı daha önce reddedilen ancak seçim kazanıldıktan sonra ortaya çıkan 'Adalet Bakanlığı listesi' adıyla bilinen liste 18 Ekim 2010 tarihinde kazandı. Böylelikle 'bağımsız ve tarafsız' olması gereken HSYK tam olarak yürütme organının propagandası ve gücüyle seçilen yine yürütme organının desteklediği isimlerden oluştu. O dönem listede 'cemaate mensup' bir çok hakimin olduğu beyan edilse de bu durum hükümet için herhangi bir sorun da teşkil etmiyordu. 17 Aralık 2013 tarihinde başlayan operasyonlardan sonraysa hükümet sözcüleri HSYK'nın 'paralelcilerin' kontrolünde olduğu iddiasını sıklıkla dillendirecek, HSYK ile iktidar arasında açıklama savaşları yaşanacaktı.

5. Bugün Ne Oluyor? Ne Bu Şiddet Bu Celal?

5. Bugün Ne Oluyor? Ne Bu Şiddet Bu Celal?

Bugün bir kez daha HSYK seçimleri yaşanıyor. Yargıtay ve Danıştay'da HSYK üyeliği seçimleri yapıldı.  Adli ve İdari Yargı seçimleri ise 12 Ekim 2014 tarihinde yapılacak.

23 Eylül 2014 tarihinde Yargıtay'da yapılan seçimlerde hükümetin desteklediği adaylar HSYK üyelerine seçilemezken, Yargıtay'ın belirlediği üyeler Yakup Ata, Kerim Tosun ve Mustafa Kemal Özçelik oldu. (bkz: Hürriyet)

Bugün (29 Eylül 2014) tarihinde Danıştay'da yapılan seçimleri de hükümetin desteklediği adaylar kazanamadı.  Danıştay Büyük Genel Kurulu YARSAV'ın desteklediği Taci Bayhan ile bağımsız aday Şaban Işık'ı HSYK'nın yeni üyeleri olarak seçti. Hükümet'e yakın Yargıda Birlik Platformu destekli bir üyeyse yedek üyeliğe seçildi. (bkz: El Cezire)

Esas kritik seçimler ise HSYK'da çoğunluğu belirleyecek olan adli yargı ve idari yargı üyeleri tarafından yapılacak. Tam 10 üyenin seçileceği seçimlerde hükümetin HSYK'yı kontrol edebilmek için en az 5 üye seçtirmesi gerekiyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda

6. 12 Ekim'de Yapılacak Seçim Öncesinde Taraflar Ne Diyor?

6. 12 Ekim'de Yapılacak Seçim Öncesinde Taraflar Ne Diyor?

HSYK'yı kontrol edebilmek için tüm dikkatler 12 Ekim tarihinde yapılacak olan ve toplam 13 bin 994 hâkim ve savcının oy atacağı üçüncü kademe seçime çevrilmiş durumda. Seçim öncesinde taraflar bir çok vaatte bulunuyor.

Yargıda Birlik Platformu: Cemaatçi Yapıyı Biz Etkisizleştiririz

Yargıda Birlik Platformu: Cemaatçi Yapıyı Biz Etkisizleştiririz

Hükümetin desteklediği ifade edilen Yargıda Birlik Platformu (YBP) üyesi Ankara İdare Mahkemesi Başkanı Dr. Gürsel Özkan, yargıdaki Cemaat yapılanmasına karşı “durumdan vazife” çıkaran “gönüllü” yargıç-savcılar olarak bir araya geldiklerini belirterek, yargıdaki Cemaatçi yapılanmayı ancak YBP’nin etkisizleştirebileceğini öne sürüyor. Özkan'ın görüşleri şöyle:

'Bizler muhafazakâr, milliyetçi ve sosyal demokrat olduğu bilinen bu görüşleriyle tanınan meslektaşlar olarak YBP çatısı altında buluştuk. Bağımsız, sivil, hiç kimseye yakın ve uzak durmayan bir inisiyatifiz. Yargıtay’daki HSYK seçiminin 13 Ekim’de planlandığı halde 23 Eylül’e çekilmesi tam bir algı yönetimini amaçladığı ve diğer iki seçimi de etkileme hedefi taşıdığı anlaşılmıştır. Bizim kazanmama ihtimalimiz yok. Ancak önemle belirtmeliyim ki, Yargıtay ve Danıştay üyeleri ilk derece mahkemelerindeki meslektaşlarımızı baskı altına almakta, bütün Türkiye’de adliyeleri ve Bölge İdare mahkemelerini ziyaret etme adı altında psikolojik yıldırma operasyonu yapmaktadırlar. Özellikle sosyal medyada çok çirkin iftiralar ve karalamalarla adaylarımız ve platform üyelerimiz yıpratılmak istenmektedir. YBP’nin seçimi kazanması halinde 2000 hâkim-savcının meslekten atılacağı hezeyanı yapılmaktadır. Bizden kimse cadı avı beklemesin.'

(Kaynak: T24)

YARSAV: Cemaat ve Hükümetten Kurtarılmış Bir Yargı

YARSAV: Cemaat ve Hükümetten Kurtarılmış Bir Yargı

YARSAV Başkanı, Anayasa Mahkemesi Raportörü Murat Arslan, siyasi iktidarın kendi kadrosu yeterli olmadığı için yargıda Cemaat kadrolarıyla hâkimiyet kurduğunu, ancak 17 Aralık’taki yolsuzluk operasyonu sonrası bu işbirliğinin bozulduğunu ifade ederek, “12 Ekim seçimleri bir fırsattır. Yargıyı hem hükümetten hem Cemaat’ten kurtararak, tek saiki hukuk olan, hukuk kuralları dışında bir amaçla hareket etmeyen hâkim ve savcılar HSYK’da etkin olursa o zaman geçmişe dönük Cemaat’in de siyasi iktidarın da yaptığı bütün hukuksuzluklardan hesap sorulabilir ve Türkiye’de bir normalleşme yaşanabilir” diyor.

(Kaynak: T24)

Bağımsız Cephesinden İbrahim Okur: Yargı Kamplaşma Alanı Olmamalı

Bağımsız Cephesinden İbrahim Okur: Yargı Kamplaşma Alanı Olmamalı

Seçime herhangi bir listeye dahil olmadan bağımsız olarak katılan isimlerden biri de yeniden kurul üyeliğine aday olan HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur. 2010 yılındaki HSYK seçiminde en çok oyu alarak birinci gelen Okur’un seçime ilişkin görüşleri şöyle: 

'“Dün Kurul’u eleştirenler bugün alkışlar, dün alkışlayanlar ise bugün eleştirir oldu. Benim gibi baştan itibaren bazı uygulamalara tavır koyan, yanlışları söylemekten çekinmeyenler ise tüm tarafların husumetine maruz kaldılar. Bu can bu tende oldukça adaylığım ve sonuna kadar mücadelem devam edecek. Bugün yargı keskin bir şekilde kamplara ayrıldı. Herkes bir kampın içerisinde konumlandırılmaya çalışılıyor. Oysa yargı mensupları olarak kamplaşmadan kesinlikle uzak durmamız gerekiyor. Yargı hiç kimsenin eline geçecek, el değiştirecek bir kuvvet değil. Bütün ellerin üzerinde, kuvvetler ayrılığı prensibine göre bağımsız ve tarafsız görev yapmak zorunda olan demokrasinin olmazsa olmaz kuvvetidir. Ben de bu sebeple bir liste içerisinde yer almanın olumsuzluklarını gördüğüm için hiçbir listeye dahil olmadan tek başıma adaylığımı açıkladım. Yargının tümüyle Cemaat’in eline geçmesi ne kadar tehlikeli ise yürütmenin açıkça destek verdiği platformun eline tümüyle geçmesi de o oranda tehlikeli bir durum.'(Kaynak: T24)

Hükümet Cephesi: Yargının Bağımsız Olması Demek Millet İradesinin Dışına Çıkacağı Anlamına Gelmez

Hükümet Cephesi: Yargının Bağımsız Olması Demek Millet İradesinin Dışına Çıkacağı Anlamına Gelmez

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da hükümet adına bir açıklama yaparak HSYK seçimlerine müdahil oldu. Kurtulmuş açıklamasında şunları söyledi: 'Önce HSYK'nın bütün seçimlerinin tamamlanmasını bekleyeceğiz. Herkesin kendi bulunduğu konuma göre değil, herkesin demokrasinin temel kurallarına göre meseleyi düşünmesi lazım. Evet yargı bağımsız olacaktır ama yargının bağımsız olması demek millet iradesinin dışına çıkacağı anlamına gelmez. Dolayısıyla biz yargının, yürütmenin, yasamanın hepsinin birbirinden ayrı olması, bağımsız olması ama hepsinin üstünde de milli iradenin olması gerektiğine inanıyoruz. Milli iradeyi yok sayarak Türkiye'nin bu 3 temel kurumunun hiçbirisi yapılandırılamaz, hiçbirisi bu şekilde yoluna devam edemez. Dolayısıyla HSYK seçimleri ortaya çıkar, seçimlerin ortaya çıkmasından sonra durum tekrar gözden geçirilir.'

Kurtulmuş'un bu açıklaması ve diğer Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın 'Olumlu veya olumsuz sonuç çıktığında bunu değerlendiririz, memleket için bir şey yapmak gerekirse o zaman değerlendirilir' yönündeki ifadesi HSYK seçimlerinde hükümetin memnun olmayacağı bir sonuç çıkarsa iktidarın bu sonuca yönelik bazı adımlar atabileceği sinyalini veriyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda

7. Peki Şimdi Ne Olacak?

7. Peki Şimdi Ne Olacak?

Hükümetin HSYK’ya tam olarak hakim olabilmesi için yargı seçiminde 10 üyeden en az 5'ini HSYK üyesi olarak seçtirmesi gerekiyor. Ancak yapılacak olan seçimlerin sonucu belirsiz. 13 bin 994 hâkim ve savcının oy atacağı üçüncü kademe seçimlerin öncesinde de bu yüzden farklı senaryolar konuşuluyor. Bunlardan en önemlisi hükümet üyelerinin de ifade ettiği gibi seçimler sonucunda hükümetin desteklediği listenin kaybetmesi halinde hükümetin seçim sonuçlarını etkisiz bırakabiilecek bazı yasal düzenlemeler yapması. Ancak bu düzenlemelerin ne olacağı hakkında kimsenin bir fikri yok. İlk kademede hükümetin vaat ettiği maaş artışını yapmayarak hakim ve savcıları cezalandıracağı, Yargıtay ve Danıştay'ın yapısını bir kez daha değiştirerek 'daha kontrol edilebilir' bir hale getireceği de söyleniyor.

Şu an için ne olacağını söylemek güçse de, bütün bu olanlar memlekette hukukun nasıl bir standartta olduğunu da gösteriyor. Türkiye hak ettiği bir adalet sisteminden çok uzakta.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
3
2
1
1
1
0
0