Anayasa'da Olan, Gerçek Hayatta da Keşke Olsa Dedirten 10 Kural
Mahatma Gandhi'nin ilk İngiltere ziyaretinde bir gazeteci yanına yaklaşır 'Batı medeniyeti hakkında ne düşünüyorsunuz' diye sorar. Gandhi hafifçe tebessüm eder 'Batı medeniyeti' der 'iyi bir fikir olurdu.'
Memleketimiz açısından da anayasa iyi bir fikirdi. Böyle bir şeye sahip olduğumuzu biliyoruz ancak anayasa dediğimiz o 'şeyin' tam olarak ne olduğu hususunda kesin bir fikrimiz yok. Örneğin kızlarını evlendiren çilekeş analarımız çeyizlerine Gönül Candaş'ın 'Bereketli Olsun' kitabını ekleyip, milli mutfağımızı jenerasyonlar ötesine doğru taşıyor, somut olarak bu kitap sayesinde harikulade dolmalar yiyebiliyoruz. Gönül Candaş'ın kitabının elle tutulur, gözle görülür bir yanı var. Anayasamızsa memleket ahvali için ulaşılmaz, dokunulmaz, ne olduğu muğlak neredeyse mitolojik bir vaka. Böyle bir şeyin varolduğunu duyduk, belirli kuralları dikte ettiği hakkında da bir fikir sahibiyiz ama tam olarak nedir, ne değildir bilen yok. Anayasaya uygun hareket edilmezse 'çok ayıp' olacağı konusunda bir ortak kanaatimiz varsa da, bunun dışında ne manaya geldiği ve bir takım Anayasa Mahkemesi üyelerinin neden habire bazı şeylere 'Anayasaya aykırı' diye heyheylenip durmadan maraza çıkardığı necip milletimiz tarafından tam olarak anlaşılamadı. Halbuki anayasamız, kimse bakıp uygulamasa ve kasıtlı olarak kurallarını çiğnemeye çalışsa da 'gerçek hayatta olsa müthiş olur' diyeceğimiz fikirlerle dolu. Onlardan 10 tanesini derledik.