Eşini Hastaneye Götürmek Yerine Evinin Bodrum Katına Yıllarca Hapseden Patrick Henry'nin Korkutucu Hikayesi
Eski dönem Amerikan devlet adamı Patrick Henry, özgürlüğü konuşmak için ikinci Virginia Konvansiyonu'na katılırken tutkuyla “Bana ya özgürlük verin ya da ölüm!” diye haykırmasıyla tanınan kişidir. Ne yazık ki, acımasız bir olayla özgürlüğün lideri Henry, akıl hastası olan ilk karısını akıl hastanesine mahkum etmek yerine ölene kadar onu mahzene kapattı. Detaylar içeriğin devamında!
1736'da doğan Henry kendini yetiştirmiş bir avukattı, sonrasında Virginia'nın önde gelen bir vatandaşı haline geldi.
Büyük federal hükümetlere şiddetle karşıydı, öyle ki, çok güçlü bir varlık yaratacağı korkusuyla Amerika Birleşik Devletleri'nin Anayasalarını onaylamasından yana bile değildi. Ancak İngilizlerin Amerikalılar üzerindeki egemenliğini sürdürmesine daha çok karşıydı.
Topluluk önünde özellikle bağımsızlığın zirvesinde, köle sahibi olmasına rağmen, coşkulu konuşma tarzı ona büyük bir ün kazandırdı.
Geriye dönüp bakıldığında, özgürlüğün önemi konusundaki fikirleri dar bir şekilde tanımlandı.
1754'te Patrick Henry ve Sarah Shelton evlendi. O dönem Henry 18, Shelton 16 yaşındaydı.
Sarah, sonraki 21 yılını doğurduğu altı çocuğa bakmakla geçirdi. Ne yazık ki, 1771'de Neddy olarak da bilinen en küçük çocukları Edward doğduğunda, Sarah derin bir depresyona ve sıkıntılı bir zihinsel duruma girdi. Geriye dönüp bakıldığında doğum sonrası depresyonla ilişkili olabilir ancak o zamanlar bu tür rahatsızlıklar tam olarak bilinmiyordu. 1767'ye kadar uzanan zihinsel sağlık sorunları yaşadığına inanılıyor. Son hamileliği ise onun için adeta bir devrilme noktası gibi görünüyor.
Sarah'ın zihinsel sağlığı gün geçtikçe kötüye gidiyordu.
Zaman zaman şiddetli patlamalar yaşıyordu, öyle ki ilgili herkesin korunması için bazı kısıtlamalara gitmesi gerekiyordu. Tıbbi kısıtlamalara rağmen, Henry onu bölgedeki en iyi doktorlara götürdü. Ne yazık ki, en iyi tavsiyeleri, onu bir akıl hastanesine, özellikle de Williamsburg'daki Doğu Devlet Hastanesine yatırmaktı. Bu tür tesislerdeki yaşam ilkel ve acımasızdı.
Henry, kendi çıkarları için Sarah'ı hastaneye götürmek yerine eve hapsetti.
Ancak insanların içinde güvenli bir şekilde yaşayamayacağı için evlerinin bodrum katına küçük bir daire inşa etti. Burada ona göz kulak olması için bir köle hemşireyi görevlendirdi.
Henry eşinin bakımını en iyi şekilde üstlendi. Çocukları da arada ziyarete gelebiliyordu.
En büyük çocuk Martha, Sarah'ya yardım etmeye aktif olarak katılabilmek için kocasıyla birlikte aile evine geri döndü. Ailenin katılımıyla bile, zavallı kadının yaşadığı koşullar, zamanın gelenekleri ve koşulları hesaba katıldığında bile içler acısıydı.
Sarah bodrum katında yaklaşık dört yıl kadar kaldı.
Durumunun kötüleştiği ve genellikle “günlük elbise” adı verilen düz bir ceketin eski bir versiyonunda tutulduğu söyleniyor. Şubat 1775'te, henüz 38 yaşında, gizemli bir şekilde öldü. Resmi ölüm nedeni bilinmemekle birlikte intiharın neden olduğu tahmin edilmektedir. Aile evinin arazisine, son yıllarında kaldığı mahzen kapısından yaklaşık 30 metre uzağa gömüldü.
Karısının ölümü, Henry'nin ünlü özgürlük konuşmasından ve Amerika'nın 'doğuşuna' katılmasından sadece birkaç ay önce gerçekleşti.
Sarah'ın vefatından sonra Henry, özellikle de Virginia valisi olarak görev yaptığı dönemlerde önemli siyasi başarılar elde etmeye devam etti. 1777'de yeniden evlendi ve 20 yaşındaki Dorothea Dandridge'i ile hayatını birleştirdi. 1799'daki ölümüne kadar onunla birlikte yaşamını sürdürdü.
Henry, özgürlük kavramının tarihi bir sembolü niteliğindedir.
Ancak siyasi hayatında bu tür amaçlar üzerinde çalışırken kölelere de sahipti ve akıl hastalığını tedavi etmenin bir yolu olarak karısını yıllarca bodrumda kilitli tuttu. Geriye dönüp bakıldığında, genellikle insanlara kendisine verilenden çok daha karmaşık ve sorunlu bir miras bıraktı.
Bu içerikler de ilgini çekebilir diye düşündüm:
Yorum Yazın
Haber resminde dışkı irin kanla besledi yazıyor. Yanıltıcılık yapmayınız .
Haber yanıltıcı .
Haberde akıl hastalığı,nı tedavi etmek yerine bodruma kapattı yazıyor.zaten o zamanlarda bir ilaç yada tedavi yokmuş akıl hastanelerinin durumu zaten berbat... Devamını Gör