Görüş Bildir
Haberler
3. Havalimanı Projesi'nin CEO'su: ‘Maalesef Uygarlık ile Doğanın Çelişkisi Var’

3. Havalimanı Projesi'nin CEO'su: ‘Maalesef Uygarlık ile Doğanın Çelişkisi Var’

ATKN
02.08.2015 - 21:51 Son Güncelleme: 02.08.2015 - 22:28

3 Havalimanı projesini üstlenen İGA Havalimanları’nın CEO’su Yusuf Akçayoğlu, önemli açıklamalarda bulundu. Cengiz-Mapa-Limak-Kolin-Kalyon ortaklığı ile kurulan İGA’nın CEO’su Akçayoğlu, ormanların zarar gördüğü eleştirileriyle ilgili 'Dünyanın neresinde iş yaparsanız yapın, maalesef uygarlık ile doğanın çelişkisi var. Bunun önüne geçilemez. Mesele bunu minimuma çekmeye çalışmak' dedi.

İçeriğin Devamı Aşağıda

3. Havalimanı projesi, ihalesinden bu yana Kuzey Ormanlarına tahribatından başlayarak, bataklık zemin, kuş göç yolu, finansman garantisi, kot düşürülmesi, haksız kazanç başlıklarıyla şiddetlenen sert bir muhalefetin odağında. ÇED raporu, acele kamulaştırma davaları devam eder, tartışmalar sürerken, projeyi üstlenen Cengiz-Mapa-Limak-Kolin-Kalyon beşlisince kurulan İGA şirketi ise sahada 6 bin metrekarelik şantiye kurup 450 “beyaz yakalı” ekibiyle çalışmaya çoktan başladı.

İGA CEO’su Yusuf Akçayoğlu, Cumhuriyet'ten Çiğdem Toker'in sorularını yanıtladı. Röportajın bir bölümü şöyle:

  • Projenin, doğada, orman ve su kaynaklarında geri dönülemeyecek tahribat yaratacağı eleştirisinden başlayalım?

Bütün STK’lara saygılıyız. Ama kaçı gelip bizimle konuşmak istedi? Bize “girdiler, talan ediyorlar, su kaynakları mahvediliyor” diyorlar. Sokaktaki vatandaş olsam ben de inanırım.

  • Pek çok araştırma raporu yayımlandı ama?

(Sahanın 1984’de çekilmiş fotoğrafını gösteriyor) Göllerden bahsediyoryar. Maden ocakları çalışmaya başlamadan, coğrafi yapıda bir tane bile doğru dürüst göl yok. Maden ocakları burayı terkettikten sonra 64 tane göl denen birikintiyi biz kuruttuk.

  • Peki balçık zemin kurutulsa bile riskli değil mi?

Jeolojiyi çözdükten sonra, toprak hareketlerini küçültmek için master planda değişiklik yaptık. Eski planda kayma, kuzeye doğruydu. Güneye aldık; daha sağlam bölgeler. Terminalin yeri değişti. DHMİ onayladı. Şimdi hızlandık. Dolgu ve zemin iyileştirme metotları çözüldü. Dolgunun yapılacağı alan eski maden atıkları üzerinde. Biz önce çukurlardaki toprağın birazını atarak bazı yöntemlerle dolduralım diyorduk. Fakat baktık ki risk var, vazgeçtik. Komple çürüğü alıyoruz, söküyor, atıyor ve sıfırdan dolduruyoruz. Artık riski sıfıra indirdik. Terminal zaten kazıya oturuyor orada dolgu operasyonu yok. Sağlam zeminde çalışıyorsunuz.

Yusuf Akçayoğlu

  • Yer teslimi geç yapıldı ve siz teslimden önce fiilen inşaata başladınız? Bu gelirlerinizi arttıran bir faktör değil mi?

Fiilen değil. Binlerce sondaj, metot tespiti için deneme dolguları, etüt proje çalışması, heyelan bölgesinin derinliğini ölçmek için kazı yaptık. Bunlar işe başlamak sayılmaz. Hazırlık aşaması. Çünkü alanın, inşaata engel olmayacak biçimde teslim edilmesi gerekiyor. Gelin girin dediler, girdik. Bunların hiçbiri imalatın önünü açan konular değil. Bizi en çok yoran konu, terminali göbeğinden yaran, ağır trafikte kullanılan D100 karayolu. Bunun burada olmaması lazım. Biz girmeden önce deplase edilmiş olması gerekiyordu. Olmayınca kendi paramızla, yolu dışarıya almak için geçici deplasman yaptık. Sözleşmeye göre olsa, “Sayın DHMİ, burayı teslim almıyorum deme hakkım var. Ama baktık gecikiyor. Bu şekilde teslim aldık, şimdi zor koşullar altında iş yapmaya çalışıyoruz.

  • Bu süre size avantaj sağlamıyor mu?

Zemin tanıma adına avantaj sağlamış olabilir. Ama imalatları başlatacak bir süreç değil. Tam tersi bir şey oldu. İhaleye göre 70 milyon yolcu kapasiteli 850 bin metrekare yapacağız. Ama talebin çok yüksek olduğunu görünce, biz işleteceğimiz için riski gidermek istedik Ve 1 milyon 350 bin metrekare ve 90 milyon yolcuya yükselttik. İş yükü yüzde 40 arttı ama süre hala 42 ay.

  • Yer teslimindeki bir aylık sınırlayıcı süre nasıl uzadı?

İdare size yazı yazıyor. Ya yeri teslim alacaksınız, ya da “şunları şunları da yap öyle alayım” diyeceksiniz. Biz de “falanca engel giderilsin” dediğimizde süre uzuyor. Ama bakın mesela hala şurada orman var. Orman Bakanlığı’nın yürüttüğü işler. Orada kesim yapmış. Ağacını oraya bırakmış. Hala oraya giremiyoruz, imalat yapamıyoruz. Bizim uhdemizde değil. Orman Bakanlığı yapıyor. İhale açıyor ağaç kesimi için. bizim kontrolümüzde olan bir konu değil. Ve gecikme sebeplerimizden biri.

  • İstanbul’un akciğerleri denilen ormanların zarar görmesi size ne düşündürüyor?

Dünyanın neresinde iş yaparsanız yapın, maalesef uygarlık ile doğanın çelişkisi var. Bunun önüne geçilemez. Mesele bunu minimuma çekmeye çalışmak. Çölde iş yaptığınızda, kertenkeleleri kaktüsleri yok ediyorsunuz. Burada da başka yerleri ağaçlandırarak, başka işler yaparak telafi etmeniz gerekir. Şunu belirteyim: Burada orman diye bahsedilen ağaçlar meşe. kısa ve ince gövdeli. Kesin rakam çıkarmak çok kolay değil. Yanısıra, madenci arkadaşlar endüstriyel ormanlar yapmış. Burada sökülen her ağacın karşılığını dikme taahüdümüz var zaten.

  • Ama Kuzey Ormanları bir tane. Başka yerlerde yapılacak dikim , buradaki kaybı nasıl karşılar?

Karşılar dersem yalan söylemiş olurum. Ama neler yaptığımızı anlatabilirim: 7650 hektarın, 2750 hektarı orman. 20 bin fidanı, saha dışındaki ağaçlandırma alanlarına bozmadan taşıdık zaten. Bir kısmını yok etmeden nakil yapacağız. bir kısmını mecburen proje sonrasında peyzaj anlamında. Bire beş taahhüdümüz var. Mecbur değiliz ama yapmak istiyoruz.

  • ÇED raporuyla, acele kamulaştırmaya ilgili açılan davalardan etkilenmiyor musunuz?

Açılan davaların tamamı kamu ile DHMİ ile ilgili. Biz muhatabı değiliz.

Röportajın tamamı için buraya tıklayın.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
1
0
0
0
0
0